Arkadaş-2-

6.8K 346 13
                                    


-

Abimlere geleli yaklaşık üç-dört saat oluyordu. Yengem bugün işe gitmemiş benim için hazırlık yapmıştı. Gerek olmadığını söyleyip mahçup olmuştum. Aldırmadan karnımı doyurmamı söylemişti.

Yengemi çok severdim. Kalbi çok temiz bir kadındı ve abimin onunla olmasını hep desteklemiştim. Eskiden abim şu ankinden oldukça farklı bir yapıya sahipti.

Kendisi biraz çapkın bir adamdı. Genlerine güvendiği için olsa gerek daldan dala atlıyordu. En sonunda karşısına çıkan yengem onun peşinden koşmamış, aksine duruşu ve sade güzelliğiyle aklını başından almıştı.

Sadeliğin zerafeti kim diye sorsalar kesinlikle yengemi gösterirdim. Su daha iki buçuk yaşındaydı. Abime benzediği kadar yengeme de benziyordu. Yengem gibi akıllı ve düzenli, abim gibi de pratikti.

İçeceğimi alıp balkona çıktığımda havanın sıcaklığı ile bunalmaya başlamıştım. İzmir iyi güzeldi ama bu sıcak havası  bazen insanı bunaltıyordu. Gün bitmişti. Yarın ne yapabilirim diye düşünüyordum. Yol yorgunu olduğum için beynim bana yat ve uyu diyordu. İlk defa beynimle savaş verip kendisini yormadım ve yengeme uyumak istediğimi söyledim. Kalacağım odayı gösterdi ve bir ihtiyacın olursa söyle dedi. Üstümü değiştirip uzandığımda gözlerimden akan uykuya daha fazla direnmedim ve uykuya teslim oldum.

Ertesi sabah kalktığımda saat sabah ondu. Tam zamanında kalkmıştım. İşlerimi halledip hazırlandım ve kahvaltı için mutfağa geçtim. Yengem Su'yu kreşe bırakmıştı. Kendi de işe geçmişti. Bana da mesaj atmış, dolapta her şeyin olduğunu, ne istiyorsam yememi söylemişti.

Tebessüm edip cevap verdim ve dolaba baktım. Sevdiğim şeyler olsa bile tembel olan yanım yüzünden kahvaltı işine girişmedim. O sırada kapı açılma sesi duymuştum. Abim gelmişti ama yanında biri var gibi duruyordu çünkü sesler geliyordu. Kim geldi diye merak edip kapıya ilerledim ve gördüğüm beden ile hem şaşırdım hemde dünkü gibi sinirle doldum.

Karşımda duran yobazında benden bir farkı yoktu. Ancak o benim halimi komik bulmuşa benziyordu. Abim bakışlarımdaki siniri sezmiş olacak ki daha fazla sessiz kalmadı.

''Ne oluyor Serdar? İyi misin sen?''

''Bu yobazı buraya niye getirdin sen?'' dedim sinirle. Açıklama bekliyordum. Dün bu adam beni resmen dövmüştü. Üstelik İzmir'in göbeğinde rezil olmuştum. Otogar deyip geçmek olmazdı.

''Ne yobazı? Arkadaşım Atakan, Diyarbakır'dan geldi buraya.''

Gözlerimi kısıp karşımdaki bedene baktığımda valizine yaslanmış beni süzüyordu.

''Neden sana geldi?''

''Çünkü ben davet ettim, hazır sende gelmişken eğleniriz diye. Ne oldu sana? ''

İç çektim, dün dayak yediğimi bilse de böyle düşünür müydü acaba diye. Atakan daha fazla sessiz kalmadı ve içeri geçecek miyiz diye sordu. Kapıda dikilmekten vazgeçip kenara geçtim. Abime ters bakışlarımı yolluyordum elimde olmadan.

Abim aramızdaki ölümcül enerjiyi sezmiş gibi ne olduğunu sordu. Birbirimizi öldürecek gibi bakıyormuşuz.

''Siz daha önceden tanışıyor musunuz? Ne bu sinir?''

''Tanışmaz olur muyuz? Kardeşin dün benim yanımdaydı ve ağlamasın diye emzik verip buz koyduk koluna, değil mi?''

''Ben sana dalmadıysam sebebi yobaz değil medeni olmam. Hala ne konuşuyorsun lan? Dağ ayısı!''

''Hey, sakinleşin ve kendinize gelin. Olay ne anlatın.''

''Olay basit kardeşim. Sinirim tepemdeydi. Sıcak havalarda sinirli olurum bilirsin. Çatacak adam arıyordum. Kardeşin de gel bana çat dedi, bende çattım.''

''Bukalemun musun piç kurusu? Sıcağa göre renk değiştiriyor. Ben kendi yolumda gidiyordum. Sendin bana çarpan.''

''Ebem de öyle diyor zaten. Valizinle tepeme çıktın, hala konuşuyorsun. Az bile sana.''

''Abi, sen bu beyin seviyesi deniz seviyesinden düşük adamla nasıl arkadaş oldun, söylesene.''

''Serdar, sakin ol. Sende sus Atakan. Lan o daha küçük. Az alttan al. Sende biraz sus lan. Alttan al biraz.''

Abim ortamı yatıştırdığında Atakan oturduğu koltuğa yayılmıştı. Abim ise mutfağa geçip hazır şeyleri çıkarmış, ardından çay demlemişti. Bense bu sırada kötü bakışlarımı sözde abimin arkadaşı olan bu yobaza çevirmiştim. Kesinlikle yobazdı. Dünkü gibi barbar duruyordu. Bana yaptıklarından sonra ağzında kuş tutsa dahi yaranamazdı. Kinci yapım buna izin vermezdi.

Kısa bir süre sonra abim kahvaltıya gelmemizi söyledi. Aynı anda kalktık ama önden ilerledim. Mutfağa girmeden önce aklıma telefonumu salonda unuttuğum geldi ve geri dönmeye hamle yapmıştım ki arkamdaki dağ ayısı ile bu pekte mümkün olmadı. Sinirle soluyup ona baktım. Boyu benden uzundu. Ortalama yedi sekiz santim kısaydım. Ama bu bile sinir bozucuydu. Bana tepeden bakmasına daha fazla dayanamadım ve hafif ittirip salona ilerledim. Hafif ittirmiştim çünkü bu dağ ayısı ev falan dinlemez, ininden çıkabilirdi. Önlem almak şarttı sonuçta.

-

Dayanamadım ve erken bölüm attım, iyi mi yaptım bir fikrim yok-.-

Bari bu sefer  vote atıverin-.+

-Ayaz

İZMİRLİ+18 BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin