-Bilmem kaçıncı kez çatalımı savurarak canına kast ettiğim zeytine baktım. Dün gece gözüme uyku girmemişti. Hala uykum olmasına karşın sinirimde tepemdeydi. Dağ ayısı ile aynı odaya düşmüştük çünkü başka oda yoktu. Sonuç itibariyle gözüme uyku girmemişti.
Sağı solu belli olmayan bir adamla aynı odada huzurlu bir şekilde uyumam mümkün değildi. Benim aksime o gayet güzel uyumuş hatta horlayarak beni delirtmişti. Neyseki ağzına attığım yastığa sarılınca susmuştu. Sabaha kadar da sesi çıkmamıştı.
Abim zeytine ettiğim eziyeti fark etmişti ve beni izliyordu. Aldırmadım. Ne de olsa beni uykumdan eden dağ ayısının arkadaşıydı. Artık o da güvenilir değildi gözümde. Su bugün geç gideceği için kahvaltı masasındaki yerini almış ağzına yumurta tıkılmasına karşın kaderine razı gelmiş bir şekilde yiyordu.
Yengem ve abim bir şeyler konuşurken gözüm çayını yudumlayan Atakan'a kaydı. O an onunda bana baktığını fark etmiştim. Anında kaşlarım çatılmış ve ne bakıyorsun nolu bakışlarımı salmıştım. Sabır diler gibi bana baktığında göz devirdim ve çayımı yudumladım.
Eşyalarımı ayarladıktan sonra arkadaşlarıma gidecektim. Abime de söylemiştim. O ise ortama bakmamı sonra gitmemi söylemişti. Üstelemedim.
Diğerleri kahvaltısına devam ederken ben kalkmıştım. O sırada peşimden kuyruk gibi gelen Atakan ile huysuzlanmadan edemedim. O ise kendisinden beklenmeyecek bir hareketle bana kendisininde dışarı çıkacağını, taksi ile gideceği yere bırakabileceğini söyledi. Başta itiraz etsemde sonrasında çocukça davranmak istemediğimi fark ettim. Onayladığımda kafa salladı ve birlikte evden çıktık.
Taksi arayışımız biraz uzun sürmüştü çünkü geçen taksilerin bir çoğu dolu gelmekle birlikte gideceğimiz yeri pekte beğenmiyorlardı. En sonunda sinirle küfür etmeye başladım. Güneş tepemizde bizi yakarken bunlar hala yol hesabı yapıyordu. Normali bana niye denk gelmiyor arkadaş diye isyan ederek yürüyordum. Arkamda olan bedeni tamamen unutmuştum.
Öksürme sesi ile arkamı döndüğümde kendisinin bana yavaşla artık dediğini anlamıştım.
''Sen hızlan, neden ben yavaşlıyorum?''
''Arkandan atlı kovalıyor herhalde?''
''Yok ya, arkamda ayı var.''
''Serdar, siktirme ayını.''
''Sen benim ayım değilsin. Siksinler seni.''
Sabır dileyen çocuğa sırıtarak baktım ve ana caddeye çıkana kadar atışıp durmamıza karşın büyük bir zevk almıştım bu durumdan. Dediklerime bir süre sabreden beden en sonunda sabredemiyor ve patlıyordu. Bu sırada da tam bir dağ ayısına dönüşüyordu. Aksini iddia etmek mümkün değildi.
Taksi arayışlarımız biraz zamanımızı alsa bile sonunda bir tane bulabilmiştik. Ön tarafa oturmak için hamle yaptığımda o da yapmıştı ve adam ikimize de bakarken itekleyip onu arkaya oturtmuştum. Yolun bir kısmında kötü ve ters bakışlarını atmaktan kaçınmayan bedene karşı ben sırıtarak bakıyordum. Taksici ise sesini çıkarmadan gideceğimiz yeri söylememizi bekliyordu. Dünyanın yolunu gitmemiz dışında sorun yoktu.
-
Kitabımı çok seviyorum.
-Ayaz