Küçük Asi Bebek-21-

3.4K 191 17
                                    


-

Kahvaltı yapmak için geldiğimiz mekan kendine has bir havaya sahipti. Balkona benzer bir terası vardı ve  dizaynında renkli çiçekler kullanılmıştı. Aile arasında işletilen bir kafeyi andırıyordu.

Abim sabahın erken saatlerinde plajda kimse yokken yüzüp, birazda etrafta gezinmişti. Yengem ise yanan cildi yüzünden söylenip duruyordu. Atakan ve ben hiç sesimiz çıkmadan duruyorduk. Dün gece olanları hatırlıyor muydu diye soramamıştım bile. Diğer yandan sorarsam sanki meraklısı gibi durucakmışım gibi geliyordu.

Masadakilere baktığımda Su ağzına tıkılan menemene yüzünü buruşturmakla meşguldü. Annesine yemek istemediğini demesine rağmen yengem yemek yemeden olmaz diyor ve yediriyordu. Daha sonra acıktım diye gezeceğini bildiğinden böyle bir eyleme girişmişti.

Abim bana bakıp duruyordu ve gerilmeye başlamıştım. Dikkatlerini dağıtmam gerekti. Aksi halde sorgu kaçınılmaz gibi duruyordu. Bahsettiğim sorgu, çapraz sorguları aratmayacak türdendi. Abim benim çırpındığımı anlar gibi baktı.

''Ee Serdar efendi, çıkar bakalım ağzındaki baklayı.''

Anlamaz bakışlar atmaya özen göstersem de abim yer gibi durmuyordu.

''Ne baklası? Ne oldu ki?''

''Oğlum sabahtan beri ne sen, ne de Atakan konuşmuyorsunuz.''

''Atakan'ı bilmem ama ben iyiyim sadece iştahım yok biraz.''

Yengem hayretle bakarak senin iştahın nasıl olmaz diye sorguluyordu. Bende daha fazla dayanamadım ve bir anda ayaklandım. Tüm bakışlar bana döndüğünde hava alacağım diyerek çıkışa ilerledim.

Bu sırada arkamda hissettiğim beden ile adımlarımı hızlandırdım, konuşmak istemiyordum. İlk defa gerçekten hislerim bu denli bastırılmaz bir hal almıştı. Ben hızlandıkça arkamdaki beden de hızlanıyordu. Sinirle arkamı döndüğümde Atakan durmuş  bana bakıyordu.

''Gelmesene peşimden.''

''Geleceğim, dur biraz, yavaş yürü.''

''Senden öğreneceğim zaten yürümeyi. Bir o eksikti.''

''Sabah sabah keçilerin gelmiş senin.''

''Odam da bir sığır vardı, gece üzerimde tepindi, ondan olsa gerek.''sitemli sesime karşın gülümsedi. Sinirlendim.

''Bozuk musun oğlum sen?''çattığı kaşları ile bana bakmasını umursamadım ve durmaya niyetim yoktu. Ağzıma geleni söyleyecektim. Sustukça boğuluyordum.

''Her şeye gülmene gerek yok amına koduğumun malı, gülme. İçiyorsun, gülüyorsun. Duruyorsun, gülüyorsun. Manyak mısın ulan?''

''Aksini iddia etmedim?'' dediğinde kaşlarımı bu sefer ben çattım.

''Dün gece yine aynısını yaptın Atakan. Bu kadarı fazla.''

''Ne yaptım?'' diye sorduğunda hatırlamadığını anladım. O halde hatırlatacaktım.

''Gizem ile içtin, sonra odaya geldin ve beni öptün.''

Atakan duraksadı, hemen ardından bir adım yaklaştı bana. Etrafa baktığını görünce kaşlarımı daha fazla çattım. Olduğumuz kısımda kimse yoktu. Herkes diğer tarafta kalmıştı. Kafenin ikinci çıkışıydı bu kısım. Arka tarafa bakıyordu. Ana çıkış kadar kalabalık değildi bu yüzden.

''Serdar.''

''Ne var dağ ayısı, ne var?'' dedim usanmış bir ses ile. O ise buna pek aldırmış gibi değildi. Bir adım daha yaklaştı ve kulağıma doğru eğildi. Ellerimi göğsüne koyup itmek için hazırlandığımda, sıcak nefesi boynuma oradan da kulağıma vuruyordu. Nefesinin sıcaklığı dikkatimi dağıtırken, kısık sesi ile

''Benim, küçük asi bebeğim çok nazlı.''

Kalbim ağzımda atmaya başladığı sıra gülümsedi ve çenemi sıkıca öptü. Hemen ardından fazla uzaklaşmamamı söyleyerek geldiği yoldan geri gitmeye  başladı.

-

Atakan ve Serdar  çok  güzel olmadı mı ya?

-Ayaz

İZMİRLİ+18 BxBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin