-Yol boyunca Atakanla kavga etmiştik. Tahmin edersiniz ki dağ ayısı uyumlu olmayı becerememişti. İlle de türkü dinleyelim diye tutturmuştu. Türkü sevdasına soktuğumun pis çocuğu diye söverek gelmiştim onca yolu.
Bir yandan da eğlenmiştim. Eğlenceli yanı açtığım yabancı şarkıları dinlerken ki o tipiydi. Yüzünü buruşturup ben bunlardan bir şey anlamıyorum, olmaz bunlar diye diretmişti. Çok geçmeden elimden aldığı telefonumda kendi tarzı olan üç dört tane şarkı bulmuş, sevinip onları art arda dinlemişti.
Büyümeyen bir dağ ayısı gibiydi. Elbette bebek demem pekte mümkün değildi kendisine. Abim arabayı park ettiğinde eşyaları taşımasına yardımcı olmuştuk. Yengem Su ile ilgilendiği için ondan bir beklentimiz yoktu.
Denize girmek için can atan yeğenime baktığımda gülmeden edemedim. Su sevdası kesinlikle babasındandı. Abim de denizde yüzmeye aşıktı.
Atakan sıcağa bağışıklığım var benim edasıyla etrafta gezinirken bu haline güldüm. Çok geçmeden iki şemsiyeyi de kurmuşlardı. Oturmak için getirdiğimi sandalyeler ile birlikte masada ortaya çıktığında gerçekten güzel bir tatilin başlangıcı olmuştu.
Yengem Su'ya mayosunu giydirirken abim de bu civardaki otellere bakıyordu. Ortalama üç gün kalacağımız bir yer bulması gerekti.
Yanıma gelen huysuz beden ile ne olduğunu anlamaya çalışarak baktım. Çatmış olduğu kaşları ile hemen yanıma oturdu.
''Sakıza bastım.'' demesiyle gülmüş ve gerçekten bebek olduğunu düşünmüştüm.
Yanında kaldıkça bu ayının çocuk olduğunu görebiliyordum.
-
Bok gibi hissediyorum.
.