-
Sabah kalktığımda Atakan yanımda yoktu, muhtemelen kahvaltı hazırlamak için mutfağa inmişti. Yatakta oyalanmaya bir süre daha devam ettim.
Duş almam gerekiyordu. Yataktan kalkıp banyoya doğru ilerlediğim sıra Atakan geldi. Duş almış olduğunu fark ettim. Nemli saçları çok hoş duruyordu. Yanıma gelip sarıldığında başımı göğsüne yasladım. Bu kaçamaklar çok hoşuma gidiyordu. Herkesten ve her şeyden uzak sadece onunla vakit geçirip birbirimizi seviyorduk.
Saçlarımı karıştıran bedenin sıcaklığı beni yine mayıştırıyordu. Ayıcığım bunu fark ettiği için bir yandan beni banyoya doğru yürütüyordu.
Normalde oflayıp biraz uğraştırsam bile şu an hiç halim yoktu. Dün içimden geçmişti resmen. Doyumsuz adam diye pataklamak istiyordum. Adım attıkça sızlayan zavallı deliğim beni buna itiyordu. Uke olmak bu hayatta cidden zordu. İçinize bir kazık saplayıp zevk alıyorlardı. Tabi işin garip yanı o kazık sizi de zevke itiyordu.
Kabine girdikten sonra atakan saçlarımı ıslattı. Sıcak su bedenimden aktıkça rahatladığımı hissettim. Saçlarımı yıkayan sevdiğimi izlemek istesem bile gözlerimin kıymetini bildiğimden bundan vazgeçtim. Her ne kadar dışarıdan romantik bir an gibi dursa da gözünüzü filmlerdeki gibi açık tutamıyordunuz. En azından benim gözüme şampuan kaçıyordu. Daha önce kendimi filmde gibi hissedip bu hatayı yapmış ve ders almıştım.
Gözüm kan çanağı gibi olmuştu resmen.Atakan ise tüm bu fedakarlığıma karşı, baka baka banyoda bakacağın mı tuttu demişti. İşin özüne indiğimizde kimse için gözlerimizi feda etmemeliyiz diyebilirim.
İç dünyamın yine saçmaladığını hissettiğim için kendime çeki düzen verdim ve atakan tişörtümü giydirirken ona odaklandım. Altıma baxer dışında bir şey giymeden aşağı inmiştik. Masa hazırdı. Çay içmek istemediğim için kendime portakal suyu koydum.
Vizelerden yeni çıktığım için Atakan'ın yanında vakit geçirmem sıkıntı olmayacaktı. Ama onun açısından bakılırsa yoğun zamanlarında gelmiştim. Okulumun bitmesine az kalmıştı. Yakında mezun olacaktım. Ardından avukatlık sınavları gibi halledebileceğime inandığım sorunlar kalıyordu.
Atakan'ın ise benim gibi dertleri yoktu. Gerçekten kendime farkında olmadan bir sugar daddy bulmuştum. Adam tüm Diyarbakır'da Osmanlı ayanları gibi toprak sahibiydi. Akıllıca yatırım yapması yüzünden ilk zamanlara göre şirket çok daha iyi durumdaydı.
Sessizce kahvaltımı yaparken Atakan'ın maillere bakmasına izin verdim. İşleri halletmediği zaman aklı orada kalıyordu. İkimizde kahvaltı ettikten sonra masayı toplamıştık.
Onu salonda bırakarak odama çıkmış ve giyinmiştim. Evde olmak güzeldi ama hava almak istiyordum. Atakan'ın yanına gittim ve bana bakmasını sağladım.
''Dışarı çıkalım.''
''İşlerim var bebeğim, bitsin öyle çıkarız.''
''Ne kadar sürer?''
Saatine bakıp dosyaları inceledikten sonra kafasında ne kadar süreceğini tahmin etmeye çalışmaya başladı.
''3 saat sonra hepsi biter. Dün yapılması gerekenler kaldığı için uzun sürecek.''
Sıkıntıyla ofladığımda ne yapabileceğime bakınmaya başladım. Dizi izlemek istemiyordum çünkü hep aynı şeyleri ısıtıp ısıtıp önümüze koyuyorlardı sanki. Film izleyecek havam da pek yoktu.
Evin dekorunda gözlerimi gezdirmeye başladığım sıra Atakan'ın telefonu çaldı ve konuşmalardan anladığım kadarıyla Ahmet arıyordu. Sonunda Atakan benim can sıkıntımın boyutunu anlamış olacak ki Ahmet olduğunu umduğum kişiye beni alıp konağa götürmesini dedi.
Çok geçmeden konuşmayı sonlandırmıştı.
''Kim geliyor?''
''Ahmet, seni konağa götürecek.''
''Ne yapacağım ben konakta?''
''Bir dünya iş yapabilirsin. Yeter ki iste.''
''İş yapmaya gelmedim.'' huysuz bakışlar eşliğinde konuşmamı sürdürürken Atakan güldü ve kucağını işaret etti. Omuz silkip arka cebimden telefonu çıkardım ve rastgele bir uygulamaya girdim. Karşıma çıkan saçma sapan şeylere bakmaya devam ederken birden Atakan üzerime doğru eğildi ve sırtımı koltuğa yaslamamı sağladı.
''İzmirli atarı diyorsun yani?'' diye sorup belimden kavradı. Hiç zorlanmadan kucağına çekip oturmamı sağladı. Dudakları anında boynumu bulurken yüzümde beliren tebessüme engel olamadım ve kollarımı boynuna sardım.
''Sen yanımdayken hiç iş yapma isteğim kalmıyor. 2-3 saat Ahmet gezdirsin seni, sonra gelip alırım beraber tepeye gideriz, olur mu?''
Kafamı usulca salladığımda Atakan'ın kahvelerinin koyulaştığını fark ettim, alnını alnıma yasladı. Derin bir nefes aldıktan sonra
''Bu güzelliğin sonum olacak Serdar. Yapma. "
Sanırım onda kaybolmak, bende kaybolması kadar güzeldi. Dudaklarımı dudaklarına kavuşturduğumda anında karşılık verdi. Öpüşmemiz derinleşirken elleri kalçama indi. Sertçe sıkıp bıraktığında derin bir iç çektim.
''Biraz dinlen, fazla yüklenmek istemiyorum. Nasıl olsa bolca zamanımız var.''
Gülümsedim ve kafamı salladım. Boynuna sindiğimde dudaklarım boynunda gezindi. Saçlarımı öpmesine izin verdiğim sıra, ne ara geçtiğini anlamadığım zamanı fark ettim. Ahmet gelmişti ve kapıyı çalıyordu. Ayrıldık ve Atakan kapıyı açtı. Ahmet her zamanki gibi takım elbisesiyle karşımdaydı. Selam verdi ve abisiyle konuştu. Odamızdan telefonumu ve cüzdanımı aldım.
Atakan evden çıkmadan önce Serdar bir baksana şuna diye beni yanına çağırdı. Ne olduğunu anlamak için eve yöneldiğim an belimden tutarak beni kapıya doğru çekti. Boynumdan öpüp derin bir nefes çektiğinde gözlerimin kapanmasına engel olamadım.
''Şimdi gidebilirsin.'' diye mırıldandığında yanağından öptüm. Evden çıktığımda elimin boynuma gitmesine engel olamamıştım. Ahmet araca bindiğim anda bahçeden çıkmıştı.
''Konağa gidiyoruz. Annem seni de merak ediyordu. Bir görünürsün sonra mekana geçeriz.''
''Olur, öyle yapalım.''dedim.
Müstakbel kayınvalidemi bir ziyaret etmek damadı olarak vazifemdi sonuçta.
-
Serdar ve kayınvalidesini yan yana bi hayal edin istedim ^^
-Ayaz