⏳️ Dünyanın Akışı ⏳️

76 14 21
                                    

Bunların bir anda olmasına anlam vermeye çalışırken karşımda oturan adamın ne yaptığını görmek için kendimi çok zorladım, fakat uyku beni daha çok kendine çekerken bu olacak şey değildi. En sonunda savaşı ben kaybetmiştim ve gözlerim kapandı.

⏳️⏳️⏳️⏳️⏳️⏳️⏳️⏳️⏳️⏳️⏳️⏳️⏳️⏳️⏳️

Size önceden bahsetmiştim,

Biz faniler zaman akışına sıkışıp kalmış acizleriz.
Bu acizlikten kurtulmanın yolunu, zamanı durdurarak çözme yöntemini bulmuşuz.
Ama bu buluşu gerçekleştirecek ne icat bulunmuş ne de başka bir alet.
Bilinmezlik diye buna denir.

Zaman kavramını durdurmanın yolunu bulacak olsa insanoğlu, her şey kötü olmaz mıydı?
İstediği zamana gelip gidecek ve o zamanlarda yaşanmış olan olayları düzeltip/değiştirip geleceği etkilemez miydi?
Zaman kavramı insanoğlunun avcuna düşse herkes için son olmaz mıydı?

Son...

Başlangıç, süreç ve son...

Tıpkı geçmiş, şimdi ve gelecek kavramları gibi...

Her şeyin bir başlangıcı ve sonu vardır.
Peki bunu insanoğlu değiştirse sonuç yine aynı olur muydu ki?
Kesinlikle hayır,
İnsanoğlunun elinin değdiği bir şey kesinlikle aynı olmaz.
Her gün şahit olduğumuz bir örnek vereyim size,
Bundan yıllar önce gitmiş olduğunuz bir ormana yeniden gitseniz ve orada yapılar görseniz aynı ağaçları görür müsünüz?
Onlara "aynı" kelimesini teşvik edebilir misiniz?
Hayır edemezsiniz, aynı değiller çünkü...

Taehyung'ın yaptığı şey de buna benzeyecekti az daha.
Doğanın dengesini değiştirecekti neredeyse.
Ve bu belki de iyi şeyler getirmeyecekti beraberinde.
Namdae'in onu durdurmasının sebebi buydu.
Düzeni bozamazdı,
Doğa kendi içerisinde kendini korumayı ve düzenini bilir, onu kendi imkanlarınızla değiştirmemelisiniz.
Namdae, Taehyung'ın iyiliği için onu sakinleştirmişti.

Peki, dünyanın düzenini hiç merak ettiniz mi?
Belki ettiniz, belki etmediniz ama bilip bilmemenizde bir sorun yok.
Çünkü insanoğlu tarafından bozuldu bu düzen.
Bundan yüzyıllar önce; belki milattan önce belki sonra.
Ama bu düzen insanların, hayvanlara ve doğaya ait olan "Kore" diye adlandırdıkları toprakları ele geçirmeleri ile bozulmaya başladı.
Dünyanın içinde yaşam sürdüren canlıların ve fanilerin kaderinin en yoğun şekilde belirlenmiş olan bu kutsal topraklar, insanlar tarafından ele geçirilmiş ve düzen bozulmuştu...

İnsanlar, yapmamaları gerekenleri en başta yaptılar.
Hayvanlara ve doğaya ait olan tohumları çalarak büyük hata yaptılar.
O tohumları hayvanlara ve doğaya bağışlamaları gerekiyordu, çünkü onların değildi ama insanlar, tohumları sahiplendiler ve bir daha asla geri vermediler.
Kaplanların saldırma nedeni, işte tam olarak burada başlıyordu.

Tarihler 24.10.1998'i gösterirken ilk kez o zaman Kore topraklarına saldıraya başladılar Kaplanlar.
Kaplanlar, yüzyıllardır o toprakların koruyucusu olarak bilinirdi.
O gün kaplanların saldırması herkesi şaşırtmıştı, kaplanlar korucuyulardı, saldırmazlardı.
Ama bundan sonra görecekleri saldırganlar onlar olacaktı, bundan sonra düşmanları kaplanlar olacaktı, insanlar onları umursamadılar bile.
Hiçbir şeyi umursamayan insanoğlu bunu da umursamamıştı, zaten umursama duygusu asla uğramayan bu varlık için önemli değildi hiçbir şey.

Kaplanların saldırı nedenleri tam olarak belli olmasa da bu saldırılarının ardı arkası kesilmeyecek gibi duruyordu.
Ki kaplanlar belirtmişlerdi insanlara bunun devamının geleceğini.
Bunu Kore'nin ileri gelenlerinden birisi başarmıştı, kaplanlar sadece  bu adama güvenmiş ve sadece bu adama güvenmiş, ona açıklamışlardı.
Adam, topraklarına geri geldiğinde edinmiş olduğu bilgileri  Kore Halkına iletirken sözleri diken diken etmişti tüyleri.

"Beomların bize karşı düşmanlıkları yok. Sadece çaldığımız şeylerini geri vermemizi istiyorlar. Biz geri verene kadar da durmayacaklarını ve insanlara zarar vermeye devam edeceklerini söylüyorlar. Eğer inat edip vermemeye devam edersek bundan yüz yıl sonra ellerinden kurtulamayacağımızı ve bu sefer yaptıklarından kat ve kat fazla yıkım gerçekleştirecekelerini söylediler."

Korkunçtu öyle değil mi?
Katledilmek, oluşturulan düzeninizin bozulması...
Ama hepsini zaten kendileri yapmışlardı, şimdi buna karşı gelemezlerdi.
Bunlar, bu düşünceler, kimsenin aklından bile geçmemişti kimsenin.
Tek bir soru vardı:
Kim, Beomlara sataşıp bir şeylerini çalardı ki?
Bu kimsenin aklına mantıklı gelmiyordu ama bunun altında daha büyük bir gerçek vardı...

⟭⟬

🌌 7 Fates 🌌 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin