Hadi Yoongi, kolay gelsin bakalım. Başla hadi.
🎶🎶🎶🎶🎶🎶🎶🎶🎶🎶🎶🎶🎶🎶🎶
Yeonjun'dan:
Araçtan inip stadyuma ilerledik. Stadyumun arkasındaydık şu an, hızlı adımlarla içeriye girdik. İçeride hızla giderken bir anda karşımıza menajerimiz çıktı. Nefes nefese kaldığı belliydi, ama bizi gördüğünde bu halini pek kafaya takmadan hızla konuştu.
Huijin*¹:Ah, sonunda! Sonunda sizi bulabildim! Tanrı aşkına, nerede kaldınız? Konserin başlamasına az zaman kaldı, neredeyse geri sayıma geçiyoruz. Hızlı olun. Daha ses ekibi, stilist ve makyajörünüze uğrayıp üzerinize başınıza çeki düzen vereceğiz. Hadi!
Huijin önüne döndüğünde göz devirmeden edemedim. Bizim neden geç kaldığımızı neden bu işi yaptığımızı bilse herhalde böyle davranmazdı. Koşa koşa biz idollerin bekleme odasına yönlendirdi bizi. Önümüzde o, arkasında biz koşuyorduk.
Bizim için ayarlanan odaya geldiğimizde herkes sanki bizim gelmemizi bekliyormuş gibi hemen bizim üzerimize geldi.
Etrafımı bir anda 5-6 çalışan sardı. Birisi bana makyaj yapmaya başlarken, başka birisi de saçıma şekil vermeye başlamıştı, başka birisi de benim mikrofonumu ayarlamaya çalışıyordu. Bağırıp beni rahat bırakın desem ne olur acaba?
Çalışanlara bakmayı bırakıp uzakta benimle aynı duruma düşmüş üyelerime baktım. Hepsi çok fazla çalışıyordu, akşamları herkes odasına çekildiğinde bir daha doğru düzgün kimse çıkmıyordu. O zaman aralığında çok fazla şey düşünüyordum: bunların başını onları nasıl daha az yorulmalarını sağlayabilirim sorusu çekiyordu. Düşüncelerime dalarken hep bir çıkmaza gireceğim anda bir el omzuma dokunur ve beni hep gerçekliğe döndürürdü. Bunu hep -benden küçük olsa da tatlı liderimiz- Soobin yapardı. Uykulu gözler, hafif birbirine girmiş saçlar ama asla silinmeyen o tatlı tebessümün hediye ettiği iki gamze... Beni düşüncelerden kurtaran ve yeni sayfa açmamı haberdar eden hep o oluyordu. Ona asla yardımcı olamasam da; o, benim daimi yardımcım oluyordu...
Yeniden bazı düşüncelere dalmış olacağım ki Huijin'in sesi ile kısılmaya başlayan gözlerim açıldı.
Huijin:Tamam, herkes hazır. Koşun, sahneye! Çabuk!
Diye söyledi. Etrafımdaki çalışanlar benden uzaklaşmıştı, Huijin bir şey demeden önce. Huijin böyle dediği için grup olarak koşmaya başladık.
Ah, konser vermek mi önemliydi cidden!? Dünya'nın sonunu belirleyecek bir olay yaşanıyor ama kimse bunu bilmiyor. Ah, ama mantıklı bakacaksak; amacımız bu zaten.
Sahneye geldiğimizde son kez Huijin'e döndük, bizi saydıktan sonra olumlu anlamda kafa salladı ve sahneye doğru kolunu sallarken konuştu.
Huijin:Başarılar.
Önde Soobin, arkasında bizler sahneye çıktık. Gözlerimi etrafta gezdirdiğimde stadyumun tıklım tıklım olduğunu gördüm. Herkes bizi ve şarkılarımızı seviyordu, bize gelen yorumlara baktığımda şarkılarımız sayesinde kendilerini iyi hissettiklerini belirten cümleler ile karşılaşmıştım. Ajan olsam da insanların ruhuna dokunmak ve onlara iyi gelmek iyi hissettiriyordu bana.
Biz sahneye çıktığımız gibi hemen stadyumda çığlık sesleri yükseldi. Yüzüme gururlu bir gülümseme ile onlara baktım.
Akşam sığınakta bütün konuşmalara çalışmıştık. İlk ben giriş yapıyordum konuşmaya.
Ben:MOA, merhaba!!
Diye girdim. Benden sonra Soobin giriyordu konuşmaya. Öyle de oldu, sesi stadyumda duyuldu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🌌 7 Fates 🌌
Fiksi Penggemar7 farklı kader. Yıl 2197. Dünya'ya dev kaplanlar saldırmaya başlamıştı. Bu kaplanlara "Beom" deniyordu. Beomların saldırma nedenini kimse bilmiyordu. Aslında bunun cevabı çok basitti.... -7 Kader - BTS / Bangtansonyeondan / Bangtan - Dip Not: Bölü...