✨ Gerçek ✨

171 19 103
                                    

"7 kader bir araya gelecek, kaplanlara karşı gelecekler ve önleri kesilecek!"

✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨✨

Jungkook'tan:

  Şoku üzerimden atamamıştım. O adam kimdi ve ne şaçmalıyordu, ne diyordu anlamamıştım. Yaşadıklarıma bir "neyse" çekerek evime geldim. Kapının önünde durup anahtarımı kapıya soktum, anahtarı saat yönünün tersinde çevirdim. Kapıyı ileri itip açtım, ayakkabılarımı çıkarıp içeri girdim. Anahtarı, her zaman aldığım dolabın üzerine doğru attım. Ceketimi ve ayakkabılarımı dolaba koyarken az önce yaşadıklarımı düşünüyordum. O adam haklı mıydı, cidden öyle şeyler olabilir miydi? Mantıksız gelse de bir o kadar da mantıklıydı. Ne kadar tuhaf!

  Adımlarımı mutfağa çevirdim ve mutfağa doğru ilerledim, tezgaha geldiğimde elimdeki poşetleri alıp üzerine koydum. Of, fazla şey almasam da gerçekten ağırdı poşetler. Bir nefes bıraktıktan sonra poşetin ağzını açtım ve ürünleri teker teker poşetten çıkardım. Aldığım ürünlere şöyle bir baktıktan sonra elime 3-4 ürün alıp buzdolabına ilerledim, buzdolabının kapağını açıp aldığım ürünleri içine yerleştirmeye başladım. Ah ben bir harikayım! Eksiklerim kalmadı, muzlu sütüme yeniden kavuştum ve birazdan en sevdiğim diziyi izleyeceğim! Harikayım be!

  Buzdolabına ürünleri yerleştirip tezgaha döndüm, tezgahın üzerinde duran telefonumu aldım, şifremi girip telefonumdan müzik çalara girdim ve bugünü unutacağım kopmalı, enerjik bir şarkı açtım. İşte günün en sevdiğim kısmı bu.

10 dakika sonra...

  Televizyon izliyordum, en sevdiğim dizi vardı şu an. İnsanları bir kenara bırakıp kendimle ilgilendiğim, kendim olduğum, kendimi sevebildiğim zaman dilimlerinden bir tanesiydi bu zaman. Genel olarak: kitap okur, müzik dinler, film izler, şarkı söyler, dans eder ve evde kendi hâlimde yapabildiğim her şeyi yapardım. Geri kafalı komşularım bazen bu yaptıklarımdan şikayetçi olup beni Yönetici'ye şikayet ederlerdi, Yönetici Bey de her defasında beni uyarır, arada elektriğimi keser, arada polis çağırır ve beni bu yöntemleriyle uyarırdı. Yaşadığım apartmanda nefes alan her varlık geri kafalıydı, ben hariç, bundan dolayı ben de onlardan şikayetçiydim. Onun dışında apartmanımdan nefret ediyorum ve huzurum kaçıyor ama yaşamaya devam ediyorum çünkü maaşım burası kadar ucuz parayla satın alabileceğim bir ev yok ve yetmiyor da.

  Oturduğum koltukta arka tarafıma doğru gerinerek oturmaktan işlevini kaybetmeye yüz tutmuş kaslarımı açtım ama günün yorguluğunu hâlâ daha atamayan kaslarım bana sadece bir ağrı vermişti. Yüzümü buruşturarak tepki verdim ağrılarıma. Günün yorgunluğundan sonra bir yerlerimin ağrımasını sevmiyordum, çekemiyordum, hazmetmezdim. Gözlerimi açtığımda gözüm cama takıldı. Camda tam karşıda dağ vardı, bu Inwang Dağı'ydı. Apartmanım, Inwang Dağı'nı görebilecek açıdaydı.

"Inwang Dağı'nda, Japon Kiraz Çiçeği Ağacı'nın hemen yanında bulunan Pleino Kapısı'ndan arayışa geçecekler."

Haklı olabilir miydi acaba? Bunu öğrenebilirdim, oraya giderek öğrenebilirdim. Karar verdim: o dağa, o kapıya gidip bakacaktım, gerçek olamazdı ama araştıracaktım.

  Hızla oturduğum yerden kalktım ve odama ilerledim. Odamın kapısını açıp, hızla dolabıma ilerledim. Dolabın kapaklarını açıp içinden ceketimi aradım, bulduğum gibi ceketimi kaptım ve odanın çıkışına ilerlerken ceketimi de üzerime giymeye başlamıştım. Koridorlarda açık olan ışıkları teker teker kapatırken kapının olduğu koridora geldim, anahtarımı koyduğum dolabın üzerinden anahtarımı kaptım ve hızla evden çıktım. Beynimi karıştırmak yerine gider oraya bakarım daha rahat olurum.

🌌 7 Fates 🌌 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin