Tek isteğim gebermek ve yaşamak istemiyorum. Ya Tanrı alacaktı canımı ya da ben...
🌁🌁🌁🌁🌁🌁🌁🌁🌁🌁🌁🌁🌁🌁🌁
Taehyung'dan:
Jungkook ile oturmuş taş-kağıt- makas oyunuyorduk. Tamamen zaman geçmesi içindi yoksa zaman geçmiyor.
Ben:Yine yendiiiim.
Dedim Jungkook'un asılmış ama bir o kadar da sinir bulunduran yüzüne bakıp kazanmanın hazzını yaşarken. O ise bana bakmayıp sınırlarının bozulmasına izin veriyordu kendince. Çocuk, sen doğdunda ben yürüyordum; hey yavrum hey!
Jungkook:Hile yapıyorsun ama.
Dedi sinirli bir ses tonuyla. Pişkin bir gülümseme, yüzümde yer edinirken ona aynı galesizlikle cevap verdim.
Ben:Yooo.
Jungkook:Şimdi de yalan söylüyorsun.
Diye söyledi hızlıca. Kaşlarımı çatarak ona baktım. Çocuk, sen akıl mı okuyorsun; hım?
Ben:Hayır brom, hayır.
Diye itiraz ettim hızla, o da hızlıca pes etmiş ve oflamıştı bana.
Jungkook:Of.
Deyip suyundan bir yudum daha içti. Evet, onun bu huyu sayesinde bayağı mutlu oluyorum. Çabuk ikna oluyor ve bu sayede ona işimlerimi yaptırabiliriyorum. Zekiyim, yani neden olmasın ki?
Jungkook suyundan içerken ben de bu kasvetli duvalara bakındım. Burası karamsar olsa da bizim aramızda oluşan bağ bunu geride tutuyordu. Harika bir gruptuk, bunu kabul ediyorum ve asla eve giderken arkama takılan kaplanlardan birini dövdüğüm için pişman değilim. Sayılarının fazla olmasından da yakınmıyorum, çünkü ödüm kopup kaçmıştım onlardan sonra zaten minik Jungkookie'miz ile karşılaştım ve onunla beraber dövüştüm. Pişman değilim yaptığıma ama ikinci defa da seçer miyim bilmiyor- şaka, yine onları seçerim.
Tamam, belki bu yaşadıklarımızın yaşanmadığı bir paralel evreni seçebilirim. Daha iyi bir zaman geçirdiğimiz bir başka evren tercihim olabilir, mutlu olduğumuz ve kaplanlara haddini bildirdiğimiz bir başka evren olabilir ama ben bu evrende doğmuş olduğum ve şanssız olduğum için seçemem. Şanssız Kim Taehyung.
Duvarlarda gezindirdiğim bakışlarımı yeniden Jungkook'a çevirdim. Elinin tersi ile burnu ve dudağı arasında kalan su damlacıklarını sildi, aklına gelen fikri attı ortaya.
Jungkook:Şimdi ben gitsem ve uçmayı denesem kelebek mi olurum, kuş mu?
Ben:Ha?
Derken şaşırmıştım. Ne biçim bir soru bu ya? Jungkook, kafanı kontrol ettirmeliyiz. Çocuğum, insanlar uçmayı bilmiyor!
Jungkook:Sanki dev olmak istediğimi belirttim, neye şaşırıyorsun sen?
Diye çıkıştı bana alaylı ama bir o kadar da gülmekle karışık. Ben ise aynı bakışlarım ile ona bakıyordum. Yani şöyle ki, dev gördüğünü iddia etsen üzerine atlayabilirdim.
Ben:Ah, hayır. Ama ne bileyim tuhaf değil mi uçmak istemen? Senden bahsediyoruz, tavşandan?
Dedim ona sorgular bir şekilde bakarken bir yandan da sorarken. Beni olumsuz anlamda başıyla onayladı, ne?
Jungkook:Hayır, uçabilir tavşanlar da! Uçan sincap varsa tavşan da olmalı!
Diye çıkıştı sinirli sesiyle. Çocuğum, uçan sincap var diye tavşan da uçmak zorunda mı!? Doğaya aykırı çocu'm bu! Ayrıca, devrik cümle kurma!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
🌌 7 Fates 🌌
Fanfic7 farklı kader. Yıl 2197. Dünya'ya dev kaplanlar saldırmaya başlamıştı. Bu kaplanlara "Beom" deniyordu. Beomların saldırma nedenini kimse bilmiyordu. Aslında bunun cevabı çok basitti.... -7 Kader - BTS / Bangtansonyeondan / Bangtan - Dip Not: Bölü...