✴ Geçmiş ✴

127 17 75
                                    

Taemin'e baktığımda gözlerinin kapalı olduğunu gördüm, ben de kapattım onun gibi. Sonra birden beyaz bir ışık gördüm...

✴✴✴✴✴✴✴✴✴✴✴✴✴✴✴✴✴✴✴✴

Geçmiş, şimdi ve gelecek...
Zaman kavramının keskin belirteçleri.

Isaac Newton'un "Zaman; ezelî ve ebedî, öncesiz ve sonrasız bir akış olup hep ilerleyen bir şeydir. Başı ve sonu olmayan bir ırmak gibi evren ve maddeden bağımsız olarak yatağında akmaktadır. Başka varlıklar ister olsun ister olmasın, ay ve güneş ister dönsün ister dönmesin, ister uyanık isterse uykuda olalım, zaman durmadan yoluna devam eder, dakika ve anları arkada bırakır. Olay ve maddeler ister olsun isterse olmasın, zaman yine zamandır ve ebediyete kadar akışını sürdürür." sözcükleri ile zamanı çok güzel bir şekilde açıklamıştır.

Biz insanlar işte bu asla durmayan ve akmaya devam eden zamanın içinde kaybolmuş birer zaatız. Zamanı durdurmanın yolunu arıyoruz, onu durdurup kontrol etmenin yollarını arıyoruz. Çünkü  kontrol edebilirsek eğer geçmiş, şimdi ve gelecek kavramlarını bir daha duymayacaktık.

İnsanoğlu tuhaf bir yaratıktır. Geçmişe özlem duyar; ona dönmek ister, yeniden yaşamak ister. Şimdiyi değerlendirmeye çalışır, mutlu olmaya çalışır. Geleceği merak eder; neler olduğunu, neler yaşandığını, neler yaşadığını görüp bilmek ister. Ama öyle bir yaratıktır ki insanoğlu asla elindeki zamanın kıymetini bilmez, bilemez. Onu harcar, yok eder, har vurup harman savurur. İnsan bencil bir yaratıktır. Canlıların yaşamanı gözetmeyip kendisinin iyi olmasını isteyen tek canlıdır.

Tıpkı şimdi gibi...

Şimdi, 22. yüzyılda, 2197 yılında bile insan yine kendini düşündü, düşünüyor ve düşünmeye devam edecek. İnsanlar yaşamaya devam ettiği sürece bu açgözlülük devam edecek ve insandan başka canlı kalmayacak belki de dünyada...

Bundan bir yüzyıl önce 2097 yılına kadar aslında dünyada bütün canlıların arasında bir barış ve düzen vardı. Düzen, insanoğlunun açgözlülüğü ile bozuldu.

İnsanlar, kendilerine ait olmayan bir şeyi aldılar canlılardan. Canlıların doğal dengesini sağlamak için oluşturulmuş 7 tohum, insanların dikkatini çekmiş ve alınmıştı.
Bu 7 tohum ortadan kaybolduğu zaman, takvimler 24 Ekim 2097'yi gösteriyordu. Canlılarda savunmayı yapan Kaplanlar insanlara söz verdiler. Yüz yıl sonra, aynı tarihte, aynı saatte saldıraya geçeceklerini ve bir daha durmayacaklarını, bunu yapacaklarını da aralarından bir gence söyleyeceklerini belirttiler. Ama kimse, kimse onları dinlemedi ve inanmadı. İnanmamayı seçtiler ve zamanın akışını durdurmanın yolunu aramaya devam ettiler.

Ama ne insanlar zamanı durdurmanın yolunu buldular ne de kaplanlar durmayı düşündüler. Kader onları karşılaştırarak büyük gerçeği yüzlerine çarpacaktı. O zaman, işte o zaman, insanlar zamanın kıymetini anlayacaklardı. Ve o zaman, insanlar için iyi bir zaman başlamayacaktı.

Kader, sizden bir şeyler alırken bir şeyler de verir. Kader, insanların karşılarına kötülük çıkarırken onları kurtarması için de koruyucular yetiştiriyordu. Hepsinin sıradan birer insan olduğu sanılsa da onlar, bu kaplanları durdurabilecek tek kişiler.

7 kişi, birbirinden yetenekli 7 kişi. Tabii ki de herkes gibi onların da yardıma ihtiyacı olacak, onlara da yardım edecek olan birçok kişi büyümekteydi...

Bir simyacı,

Bir deha,

Bir kral,

Bir büyücü,

Bir halüsinasyonist,

Bir tanrı elçisi,

Bir kaplan temsilcisi,

HEPSİ; AKMAKTA OLAN ZAMAN KAVRAMINDA, GELECEK İÇİN HAZIRLANMAKTA.

⟬⟭

Hakîm Bakış Açısı:

  Hızla görüntüler kayboldu, bir bilinmezliğin içinde buldu kendini Jungkook. Tuhaf görüntüler görmüştü az önce, tanımadığı 6 kişi ve kendisini görmüştü. Kaplan temsilcisi denirken kendisi vardı, kaplan temsilcisi... Kendisi, kaplanlardan...

  Birkaç kişi daha görmüştü görüntülerde, herkes vardı orada. O tanımadığı 6 kişi ve kendisi vardı orada. Mutluydu hepsi, onlarla samimi görünüyordu. Herkes mutluydu o görüntülerde, nedenini merak ediyordu. Oldukları yerden uzaklaşan görüntüler terk edilmiş bir petrol ofisinde bitiriyor görüntüleri, başka anı çıkmıyor orada. Sadece son gördüğü anıda, 6 kişinin hepsi -ve kendisi de dahil- biraz yaralanmışa benziyorlar ama hepsinin üzerinde aynı kıyafetler var. Tuhafına gidiyor bu görüntü, görüntüye yaklaşacağı sırada buraya düşüyor zaten. Düşünceler bu bilinmezlikte kendini ortaya atmıyor ve öylece dikiliyor ayakta Jungkook. Bilinmezlikte, sessizce bekliyor o. Tuhaf bir duygu var bedeninde, bir şeyler oluyor bedeninde ama neler oluyor ve o ne hissediyor anlamıyor o sırada. Hepsi bir rüyaysa sorusu doluyor bilinmezliğe, ilk düşüncesi buradan oluşuyor böylece. Daha fazla düşüneceği sırada bir ses yankılanıyor bilinmezlikte.

  Ve gerçekliğe döndüğünde önünde Taemin'i gördü Jungkook. Yani, rüya değildi bu görüntüler. Bunlar, görmek istediği gerçeklerdi...

  Taemin biraz endişeli bir şekilde ona bakıyordu. Ama o sırada bunu algılayacak kadar kendisinde değildi. Sadece bir ses duydu, bu ses Taemin'e aitti.

Taemin:Sana demiştim kaldıramazsın diye. Gelecek bir insanın bilmemesi gereken bir zaman, ona göre geleceğini değiştirmeye çalışır. Ama eğer gördüklerini hâlâ daha kabul etmekte zorlanıyorsan sana açıklayayım. Zeha, sen bir kaplanların temsilcilerindensin. Kaplan ırkı ve insan ırkının arasındaki o ince çizgide olan kişisin. Ama bu bilgiyi saklaman gerekli, yoksa insanlar senin sonunu getirmeden insanlarla beraber kaplanlar tarafından öldürülürsün.

  Taemin'den duyduğu son sözler bunlardı, duyduğu son söz ve ses bunlardı, algılayabildiği son şey buydu.

  Bedeninin sert bir rüzgarla sarsıldığını hissetti Jungkook. Sert bir rüzgardı bu, daha önce karşılaşmadığı türden ve çok sert. Gözlerini kapattı bu rüzgarla Jungkook, gözlerini araladığında ise karşısında Taemin'i göremedi, Taemin yok olmuştu, Taemin yoktu. Ama o sırada bunu düşünmüyordu sadece haklı olduğunu kabul etti, bunu saklaması gerektiğini kabul etti. Bu kabul edişini ardından rüzgar şiddetini arttırdı, rüzgardan burnuna dolan tatlı koku ile mayışmaya başladı Jungkook. Sonra gözlerini kapattı yavaşça, bedeni gevşedi ardından. Sonrası, sonsuz karanlık...

🌌 7 Fates 🌌 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin