🐯 Kaplan Avcısı 🐯

100 16 53
                                    

Sonra gözlerini kapattı yavaşça, bedeni gevşedi ardından. Sonrası, sonsuz karanlık...

🐯🐯🐯🐯🐯🐯🐯🐯🐯🐯🐯🐯🐯🐯🐯

Taehyung'dan:

  Ormanda her zamanki gibi nişanları vuruyordum, yani her zaman bir hedefi vurma gibi bir alışkanlığım var. Küçüklüğümde edinmiştim bu alışkanlığı, babamın mesleği polisti, ona hayran olmam ile de mesleğine de hayran kalmıştım. Sonra babamla bu mesleğini oyun haline getirirken bir hedefi vurma gibi bir oyun bulmuştuk. Bu oyunu çok sevdiğim için bu oyunu daha çok fazla oynamaya başladık babamla. Küçükken bunu babamla geliştirdik hedefi vurma isabetimi. Gençliğimde ise bana silah tutmayı öğretmişti, silah ile hedefi vurmaya başlamıştım. Ve şimdi, bu yaşımda hedefleri en isabetli bir şekilde vurmayı biliyorum.

  Bugün canım sıkıldığı için hedef vurmaya ormana gelmiştim. Haftada 2 gün böyle atışlar yapmaya ormana geliyordum, bugün de o günlerdendi. Normalde bugün gelmeyi planlamıyordum dün, çünkü şirkette yoğunluk fazlaydı. Ama bugün şirket fazla yoğun değildi, mesai arkadaşlarım desen bugün erken çıkmışlardı. Ben niye çıkmıyorum deyip ben de çıktım, eve gittim, sıkıntı ile evde bekledim. Baktım olmuyor, geçecek gibi değil ben de kendimi buraya attım. Evet, sıkıntımı hedefleri vurarak atıyordum. Tuhaf bir insanım, ben de reddetmiyorum zaten.

  Bir hedefi daha vurup bütün hedefleri alt ettiğimde atışları rahat vurmak için yaslandığım taştan kendimi uzaklaştırdım. Vuracağım hedefleri yeniden vurmak için düzeltmem gerekiyordu, olduğum yerden kalkıp olduğum yerden 5 metre uzakta olan hedeflere ilerledim ve hepsini düzletmeye başladım. Acaba yarın da buraya gelsem mi? Yani zaten kendimi iyi hissedebildiğim tek yer burası, başka bir yer yok. Ailemle ayrı kaldığım için böyleydim, bir şey olmaz, yani zaten bunun sebebi Seul'da çalıştığım için. O yüzden bu düzenim bana normal geliyordu.

  Sonra bir anda bir ses duydum. Gürültü gibi bir ses gelmişti, az önce atış yapmak için yaslandığım taşın biraz ilerisinde kalan ağaçların arkasından geliyordu ses. Elimdeki silahın hızla tetiğini çektim, temkinli ve sessiz bir şekilde sesin geldiği yere ilermeye başladım. Sesin geldiği yere yaklaştığımda bir ağacın gövdesine sırtımı verip gizlendim orada. Kafamı biraz dışarı çıkardım ve etrafıma bakındım. Sesin geldiği bu alanda bir kaplan vardı. Tam silahımı kaldırıp ateş edeceğim sırada kaplan bir anda insana dönüştü. Bu nasıl olmuştu hiçbir fikrim yoktu. Bir kaplan insana dönüşemezdi, insan da kaplana dönüşemezdi. Böyle bir şey olmazdı asla.

  Ben, kaplandan insana dönüşen yaratığa baktım. Kaplan yaralıydı ve bir kızdı.

Kız:Ah, cidden Jack ne zaman peşimi bırakacak!? Ondan kaçarken yaralandım! Aman ne güzel!? Şimdi eve gidince Minnie'ye ne anlatacağımı merak ediyorum doğrusu!! LANET OLSUN!!!

Diyerek elini sertçe oturduğu toprağa çarptı. Sesinden ve yaptığı şey yüzünden ağaçlardaki kuşlar oturdukları dallardan havalandılar. Neye söylendiğini anlayamıyordum doğrusu. Ama yandığı şeylere bakılırsa birisinden kaçıyordu ve bunu arkadaşına söylememiş. Ve bu benim umrumda değil. İstersem öldürürdüm ama bunu yapacak değildim herhalde.

Kız:Ah, buralarda bir yerlerde iyileştirici yosunlar olmalıydı. Neredeydi ki?

Diye kendi kendine soru sorup cevap almaya çalıştı, sonra o dediği şeyin nerede olduğu hatırlamış olmalı ki benim saklandığım tarafa doğru geldiğini fark ettim. Silahı kavrayan ellerim sıklaşıp olduğum gövdeye daha çok sinerken bir anda alana başka sesler doldu.

Ses:BAKIN, İŞTE TAM OLARAK ORADA!!

Diye bir ses duyuldu alanda, ben yerimden çıkmadan sesleri dinliyordum ama.

Kız:Ciddi misiniz cidden, yine mi!? Ah, peki! Koş kızım koş koş!

  Kendi halinde bir şeyler söyledi, neden söylediğini anlayamadım. Biraz kafamı çıkardım ağaçtan ve onu anlamaya çalıştım, ben ona bakarken bir anda kaplana dönüştü. Gerçekten bunu nasıl yaptığını anlayamıyordum, sihir diye bir şey yoktu. Bu zamana kadar olmayan şey şimdi mi olacaktı? Biraz şok bir şekilde ona bakarken kaplan olduğunda yaralarını daha iyi gördüm, yaraları çok büyük ve derin. Neler olduğunu anlamadan o hızla yanımdan geçti. Ardından da birkaç tane daha kaplan geçmeye başlayınca o kaplanın tehlikede olduğuna kanaat ettim, ve yardım etmek için arkasından gelen kaplanlardan birini vurarak yardım edebilirdim.

  Silahımı havaya kaldırdım ve parmağımı tetiğe götürdüm, tam basacakken bir elle geriye çekildim. Gözlerim yerinden çıkarcasına açılırken ağzımdan da aynı zamanda ani geriye çekilmeye tepki olarak bağırıyordum.

Ben:HEY-!

  Benim bağırmama olanak sağlamadan bir elle ağzımın üzeri kapandı, aynı zamanda da bir ses duydum.

Ses:Ssssh...

Benim sakinleşmem ve susmam için söylemişti bunu. Bu kimdi ve arkamda ne yapıyordu!?

  Kendi kendime hakim olamadan paniklerken bir anda sakinleştim. Arkamda birisi vardı, beni sakinleştirmeye çalışıyordu ve bunları bana yapıyordu. Silahla arası olan birisine yapıyordu öyle değil mi? Sinsice gülümsedim, geçmiş olsun dileklerimi iletin.

  Ağzımı kapatan elden kurtulmak için hızla ellerimi yukarıya kaldırıp ağzımı kapatan elden kurtuldum. Elini büküp kendimi ondan uzaklaştırdım, sol elimde duran silahı kaldırdım ve ona doğrulttum. Tehditkar bakışlarla ona bakarken tehdit etmeyi de unutmadım.

Ben:Kimsin sen!? Cevapla çabuk!

  Elini burktuğum için biraz sıkıntılı bir durumdaydı, ama o bunu umursamıyor ve saçma bir şekilde gülümsüyordu bana. Gülümsemesi bile sinir olmama sebep oluyordu.

Adam:Sakin ol Jooan, sana zarar vermem ben...

Diye kısık bir şekilde söyledi sözlerini. Kaşlarımı çatarak ona baktım. Nüfus ismimi nereden biliyordu bu? Ben ona sert bir şekilde bakarken bir anda vücudum rahatlamaya başladı. Neler olduğunu anlamaya çalışırken o adam da bana bir şeyler diyordu.

Adam:Afedersin, kaplanların hayat akışını bozmana göz yumamam.

Ne bozması, neler söylüyor bu? Kaşlarımı çatmaya çalışsam bile yapamıyordum, vücudum sadece gevşiyordu o kadar. Ve uykum, uykumu almış olmama rağmen uykumun bir anda gelmesi çok garip. Fakat kendimi daha fazla gevşemiş bir şekilde hissettim, uykum geldi ve gözlerim bir anda kapandı...

⟭⟬

🌌 7 Fates 🌌 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin