🔯 Kaderler 🔯

39 7 34
                                    

Kim bunu fark edecek ya da fark edecek kadar kendinde mi bilmiyorum ama eğer durumlar böyle devam ederse, ben o zaman gerçekten pes edeceğim...

🔯🔯🔯🔯🔯🔯🔯🔯🔯🔯🔯🔯🔯🔯🔯

Namjoon'dan:

  Aralıklı gözlerimle yavaşça kolumu kaldırdım ve bileğimdeki saate baktım. Saat 02.13'ü gösteriyordu ve benim yine uykum yok. Yüzümü buruşturup kolumu yavaşça geri indirdim. Ah burada olunca zaman ne geçiyor ne de çekiliyor. Resmen çekilmez bir ızdırabın ortasında gelip gidiyorduk.

  Bu insana kasvet veren odada 5 kişiydik: ben, Jimin, Taehyung, Jungkook ve Jay. Yanımızda başka kimse yoktu, bizim grup yoktu bu odada. Jin hyung, Yoongi hyung ve Hoseok yoktu. Onlar neredeydi, iyiler miydi peki? Bu sorular o kadar fazla takılmıştı ki kafama, uyandığım gün resmen bu sorularla kendimi yemiştim. Kafam, bu sorularla boğuşurken dün çok kısa bir şekilde gözlerimi kapatıp dinlenirken kafamda birtakım sesler duymuştum. Sesler bana ait değildi, sesler benim düşüncelerim değildi, hiçbir şeyleri bana ait değilken bir anda beni sarmış ve düşüncelerimi ele geçirip benimle konuşmaya başlamıştı.

  O an, o an ne bedenim ne ruhum ne de zihnim bana aitti; ben, orada acı çekmek için gönderilen mahlukattım resmen. Acı çekerken ağlamak istiyorum ama ağlama duygusunu kontrol edebilecek kadar yetkiye sahip olamıyorum, o an beynimi ben yönetmiyorum...

  Kafam bir anda gürültülerle doluyor, sonra bir sessizlik çöküyor ve vücudumun kontrolünü yine ben alıyorum.

  Yere dikmiş olduğum gözlerimi kaldırdım, yorgun olduğumu hissettiğim halde reddettiğim bu hisli gözlerimle uyumuş miniklere baktım. Hepsi uyuyordu, hepsi huzurlu hissedebilecekleri tek yer olan uykuya atmıştı kendilerini. En iyisini yapıyorlardı uyuyarak, hem bedenleri için hem de ruhları için...

Hadi ama neredeler?

İyiler mi?

Neden amcam bu kadar bencil?

Onları neden kurtaramadım?

Ben neden yaşıyorum?

Neden hayat bu kadar yorucu?

  Normal bir şekilde düşünürken kafama dolan bu seslerle kaşlarımı çattım ve oturmuş olduğum bu yerde kendimi küçülttüm.

Kes sesini, lütfen!

  Kafamda yine birtakım sesler duyduğumda gözlerimi kapattım sıkıca. Avuç içlerimle kulaklarımı kapatıp duymamayı denedim. Gerçi komiktim, ses beynimin içinden geliyordu. Ama dışarıdan ya da içeriden artık onu duymak istemiyorum, beni yordu çünkü. Kendimi gevşetmeye çalışıp olduğum yere uzanıp kollarımla etrafımı sardım ve yeniden sıkıca gözlerimi kapattım. Uyursam geçer miydi, rüyama girer miydi? Girse bile uyanırdım öyle değil mi?

  Cidden uyumak benim daha temiz kafayla düşünmemi sağlardı, uyumak insana yeni bir başlangıçtı: insan sonsuz uykusundan dünyaya gelince yeniden başlamıyor mu zaten?..

⟬⟭

Jimin'den:

  Uyuyordum, vücudum yorgun olduğu için kendisini dinlenme moduna almıştı ama benim yapmam gereken birçok iş vardı. Bu işlerimi uyuyarak halledebilirdim.

🌌 7 Fates 🌌 Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin