O gece Jülide ve Eylül yine nöbetteydi. Nöbete başlamadan bir kahve içmeye karar verdiler. Aşağı indiler beraber. Eylül'ün morali bozuktu, yüzünden okunuyordu.
"Bir şey mi oldu? Durgunsun." dedi Jülide.
"Yok bir şey" dedi Eylül. Anlatıp Jülide'nin moralini de bozmak istemiyordu. Ama Jülide kolay kolay peşini bırakmayacaktı.
"O zaman o güzel gülümsemeni neden benden esirgiyorsun?" dedi Jülide. Eylül'ün yüzünde buruk bir gülümseme oluştu. "Ben bundan bahsetmiyorum o bir numaralı güzel gülümsemeni söylüyorum. Bu biraz sönük olan. İlk beşe girer ama diğerlerinin yerini dolduramaz" dedi Jülide.
"Gülümsemelerimi numaralandırdın sen?" dedi Eylül.
"Belki..." dedi Jülide gülümseyerek. "Konuyu değiştirme, neyin var dökül hadi" dedi.
Eylül derin bir nefes aldı :"Kerim" dedi durdu. Hala söyleyip söylememek arasından gidip geliyordu.
"En sevmediğimiz exin olacak olan Kerim... Evet dinliyorum." dedi Jülide.
"Sabah sana verdiğim sweatshirtin benim olduğunu anlamış. Gereksiz cümleler kurdu." dedi oflayarak.
"Her kıyafetini biliyor yani... Ne gibi gereksiz şeyler dedi acaba" dedi. Merakla bekliyordu cevabı.
"Senin tekin olmadığını, hayatıma yanlış kişileri alıp yanlış kişileri çıkardığımı söyledi." dedi gözlerini kaçırarak, bunları söylemenin ne kadar doğru ne kadar yanlış olduğundan emin değildi.
"Yani dengesiz olduğumu söylerler. Ama sana zararım dokunmaz bundan emin olabilirsin" dedi.
Eylül araya girdi:"Biliyorum tabi, söylediklerine zerre katılmıyorum. Bundan şüphen olmasın" dedi.
"Şüphem yok zaten, ayrıca hayatına kimi alıp çıkaracağını bilecek kadar zekisin. Buna onun karışmaya hakkı yok. Ve benim orada hep kalacağımı senin yanında olacağımı bil. Ne olursa olsun." dedi elini tuttu. Nazikçe okşadı. Etrafına bakıp geri çekildi sonra.
"O son sözcüğü sevmedim, ne olursa olsun ne demek?" dedi Eylül.
"Her şey olabilir bu hayatta. Hiçbir şeyin garantisi yok. Helede aşkın. En sevdiklerimiz zamanla bir yabancıya dönüşebilir. Aşk dediğimiz duygu bitebilir. Ama benim sana duyduğum şey aşkın ötesinde. Sevgi, saygı ne dersen... Ve bunları sana karşı kaybetmeyeceğimden emin ol. " dedi.
"Aslında onlarda aşkın bir parçası değil mi? Hatta aşkı devam ettiren en önemli taşlar bence. Onları kaybetmediğimiz sürece aramızdaki bu bağı kaybetmeyiz Jülide" dedi. Ve Jülide'nin geri çektiği eli tuttu.
Jülide onun bu hallerine hayrandı. Hayranlıkta denemezdi aslında. Hayranlık kötü yanlarını görünce zayıflardı. Ama Jülide'nin bu hisleri zayıflamayacaktı. Eylül'ün cesurluğuna, merhametine, diğer insanlara olan bitmek bilmeyen sevgisine hep imrenerek bakacaktı. Dünkü o haketmediğini düşündüğü hisleri kaybolmuştu sanki. Hayatında ilk defa böyle saf, temizlikte birini bulmuştu. Jülide kalbindeki siyahlıklara veda etmeye hazırdı. Eylül için ama en başta kendi için daha iyi birine dönüşebilirdi. Eylül'de olan sevdiği özellikleri kaybettiğini düşünsede onlar hala içinde bir yerdeydi. Onların geçmişten sıyrılıp tekrar onun içinde eskisi parlayabileceğini biliyordu. Gülümsedi Jülide.
Eylül konuyu değiştirdi : "Bu arada annemle konuştum. Cuma akşamı seni bekliyor. Sana da uygunsa eğer" dedi üç numaralı gülümsemesiyle. Hafif çekingenlikte vardı bu gülümsemede.
"Büyük gün geldi demek. İstek annenden geliyor nasıl hayır derim." dedi.
"Bir sorun daha var babamda orada olacak. O yüzden hazırlıklı ol. Ve rica ediyorum dedikleri şeyleri düşünme bile. O senin üzerine geldikçe annem onu susturur ama sen yinede onu boşver." dedi Eylül. Babasından utanıyor gibiydi. Ama Jülide buna gerek olmadığını biliyordu. Bizi ailelerimiz tanımlanıyordu. Jülide bunu deneyimlemişti. Ve acı yoldan öğrenmişti.
"Merak etme. Babanın bizi anlamasını beklemiyorum. Sözleride benim umrumda olmaz senin sözlerinin yanında." dedi gülümseyerek. Eylül rahatlamıştı biraz. Kahvelerini bitirip yukarı çıktılar.Gecenin ilerleyen saatlerinde Jülide bir hastasının yanındaydı. Bebeğine bir şey olacağından dolayı çok endişeliydi. Nu yüzden Jülide onun odasına birkaç kez uğramıştı. Onu tekrar sakinleştirip doktor odasına ilerlerken telefonu çaldı. Acile bir hasta gelmişti 3 aylık hamileydi ve kadının kanaması vardı. Jülide apar topar aşağı indi. Acilde her yerden bir ses geliyordu. Ama o kadının bağırışlarını duymamak imkansızdı. "Bebeğim... Kurtarın onu..." diyordu. Jülide o sesi duyduğu anda acilin ortasında donakaldı. Oydu sesin sahibi. Sedyede uzanmış onun yardımını bekliyordu. Jülide "Gününü buldun tam. Neden ben? Neden şimdi?" diyordu. Hipokrat yemini geçiyordu aklından. "Asla kimseye zarar vermeyeceğim." bunu diyip duruyordu içinden çünkü içinde bir savaş veriyordu. Öfkesi onun önüne geçiriyordu. Şu an bu çığlıklara kulağını tıkayıp burayı terk edebilirdi. Ama masum bir çocuğu ölüme terk edebilir miydi?
Acildeki doktor Jülide'yi sarstı."Sana diyorum Jülide. Durum acil kendine gel!" dedi. O anda kadınla göz göze geldiler. Kadının gözlerindeki korkuyu görüyordu. Jülide'nin kafasında geçenleri az çok bilecek kadar onu tanıma fırsatı olmuştu. Bağırışları sonlanmıştı kadının.
Kader... Kötü oyunlar oynuyordu ama sonunda yaptığın her kötülüğün bedelini ödüyordun. Kadın bunun olacağını hissetmişti. Korkunun yerini teslimiyet almıştı.
Kadının gözlerindeki korku Jülide'ye yetmişti. O, kadından çok farklıydı. Verdiği yeminede, hayattaki kendi kuralarınada uyacaktı. Eldivenini giyip "Geri çekilin" dedi ve yapması gereken tedaviyi yaptı.
Kanama durmuştu bebeğin durumuda, annenin durumuda iyidi. Odanın dışında kocası onu bekliyordu bunu biliyordu. Yanındaki hemşireye döndü. "Kadın doğum servisine yatıralım hastayı. Biraz misafirimiz olacak her an her şey olabilir. Hastanın yakınlarınada bilgilendirmeyi sen yap." dedi. Hemşire "Tamam doktor hanım" diyince çıktı odadan. Kocası yanına doğru gelecek gibi oldu ama Jülide hızla ilerledi.
Kafeteryaya gidip bir çay aldı eli titriyordu. Döke döke masaya getirdi. Eli kıpkırmızı olmuştu ama onun acısını bile hissedecek halde değildi. Masaya oturdu. Çayla bakışıyordu sadece. Aklındaki sözlerin zindanındaydı. Bir yanı orada dikilirken düşündüklerinden pişmanlık duyuyordu. Doktordu o, yapması gerekenleri insan ayrımı yapmadan yapmalıydı. Ama o nefret onu bundan alıkoymuştu. Bu nefret fazlaydı katlanamıyordu. Derin bir nefes aldı, bu arada arkada konuşan iki kişinin lafını duydu. "Doktormuş... Bizim vergilerimizle maaş alıyorlar. Sonra da yatıyorlar. Yaptıkları bir iş varmış gibi şikayet ediyorlar. Bi dövüp kendine getireceksin bunları" dedi adamlardan biri. Jülide bi anda sinirle kalkıp arkasına döndü. "Ne diyorsun sen be?" dedi Jülide anlık sinirle. Adamlar beklemediği tepkiyle şaşırdı. Kekelediler. "Gel karşındayım" dedi Jülide. Adam ayağa kalkıp "Bayan gece gece sinirimi bozma benim. Git işine" dedi rahat bir şekilde. Jülide daha da sinirlenmişti "Sinirlerini bozuyormuşum siz bende o siniri bırakamadınız. Sabahtan akşama kadar çalışıyorum ben gecem gündüzüm yok. Kim için senin gibiler için mi? Yazık!" dedi Jülide sinirle. "Dua et bayansın yoksa ben yapacağ.... " diyecekti araya Mert girdi. Mert uzun boylu iri yarı bir adamdı. Adam onu görünce söyleyeceğini bitiremedi bile. "Ne olur kadın olmazsa. Gel bana konuş." dedi. Adamın bir anda konuşması değişti "Abi o geldi..." diyecektiki Mert araya girdi. "Neyse ne uzatma... Hadi gidelim bi hava alalım Jülide" dedi Jülide'yi kolundan tutup dışarı çıkardı.
"Ne oluyor ne bu hal" dedi Mert endişeyle.
"İçeridekini diyorsan dayanamadım söylediklerine" dedi Jülide.
"Sen iki saçma salak adamın sözünü niye taktın başta? Dayanamamaktan çok bela arıyormuş gibiydin Jülide" dedi. Jülide bir şey demedi. Mert haklıydı bu sefer. Kontrol edebileceği durumda kontrolden çıkmıştı. Mert devam etti: "Mesajını alır almaz geldim. Ne oluyor niye aniden gel diye mesaj attın?" dedi merakla.
"O burada." dedi Jülide.
"Kim? "
"O işte..."
"Niye buradaydı ne oldu? Seninle konuşmaya falan mı geldi? Eğer böyleyse beni durdurma birinin ona haddini bildirmesi gerek." dedi sinirle.
"Hamileymiş" dedi Jülide. Banka oturdu. Mert bir şey demedi. Gidip yanına oturdu. "Lanet olsun böyle hayata" diye mırıldandı Mert. Cebindeki sigara paketini çıkardı. Jülide'ye uzattı. Mert'in bu duruma diyecek bir şeyi yoktu. Diyeceği hiçbir şey bunu düzeltmezdi. Sessizce oturdu öylece.
![](https://img.wattpad.com/cover/297844378-288-k822776.jpg)