35

263 15 17
                                    

Jülide uykusuz bir gecenin sabahına uyandı. Erken uyanan oydu bu sefer. Eylül'ü izledi öylece. Bir insanın ona bu kadar iyi olması garipti. Acı, dram eskisi kadar hayatının yapı taşlarından değildi. Buna alışamıyordu galiba. Acıların kadını mutluluğa adım atmıştı. Bu farklı dünyayı keşfediyordu. Afallıyordu orada. Bu kadar mutluluğun bedeli olmalıydı ona göre. Mutsuzluğun ne zaman geleceğini düşünüyordu. Uzakta olamazdı. Çok yakında olmamasını umuyordu sadece.

Eylül gözlerini açtı yavaş yavaş. Uykulu ses tonuyla :

-Günaydın, dedi. Daha yaklaştı Jülide'ye. Jülide düşüncelerinden sıyrılıp gülümsedi.
-Günaydın bitanem, dedi saçlarını okşadı. Alnından öptü.

Biraz tembellik ettiler öyle. Sonra kalkıp iş için hazırlanmaya koyuldular. Jülide'nin enerjisi yükselmişti Eylül'ün yanında. Bir müzik açıp Eylül'ün etrafında dans ediyordu. Onuda dahil etti. Elinden tuttu. Etrafında döndürdü. Sonra belinden tutup kendine çekti. Gözlerinin içine baktı. Şarkıya eşlik etti:

"And I see forever in your eyes
I feel okay when I see you smile, smile"

-Güzel tarafından kalktın galiba bugün, dedi gülümseyerek.
-Sana bakan her tarafım güzel benim
-Vay
-Bendeki en iyiyi çıkarttığının farkındasındır umarım.
-Öyleyse güzel bir yoldayız.
-Güzel yanında hafif kalır. (Durdu) Eylül
-Efendim
-Sen mükemmel bir kadınsın, dedi Jülide. Eylül hafif kızarmıştı.
-Sende öylesin hayatım
-Değilim ama sana bunu içtenlikle söylüyorum sen mükkemmel bir şeysin. Rüya gibisin. Uyanmak istenilmeyen bir rüya gibi.
-Uyanmayalım o zaman çünkü sende benim için öylesin, dedi ve sımsıkı sarıldı Jülide'ye.
-Seni seviyorum
-Bende seni seviyorum, dedi Eylül. Jülide kokusunu içine çekti. Böyle güzel bir koku yoktu. Kalabilirdi burada bir ömür.
-Eveett hadi gidelim yoksa beni buradan çıkartamazsın.
-Dur daha hazırlanmadım ben
-Nasıl? Çok güzelsin şu an bence
-Geç içeri ben geliyorum iki dakikaya
-2 dakika ayrı kalmak. Yapabilirim bunu yapabilirim, dedi Jülide. Eylül güldü.
-Bencede yapabilirsin şampiyon.
-Geçme dalganı zor bir şey bu
-Yürü yürü

Beraber çıktılar evden. İkiside sakin bir gün geçiriyordu. Jülide kendini oyalamak için iş buluyordu kendine sürekli.  Boş bulduğu her dakika Eylül'e mesaj atıyordu. Bakıyordu boşluk çok, arayıp sesini duyuyordu iki dakika bile olsa. Eylül bu ilgiden memnundu. Her şeyin yoluna girdiğine inanıyordu.

Jülide iş çıkışında Eylül'ü beklemedi bu sefer. Arabasına binip geciktirdiği terapisinin yolunu tuttu. Bekleme salonunda biraz bekledikten ismi söylenince kalkıp odaya geçti. Elçin hanım gülümseyerek:

-Hoşgeldin Jülide
-Hoşbulduk, dedi sandalyeye oturdu ama bir o tarafa dönmüş bir o tarafa dönmüştü. En sonunda ayakkabısını çıkartıp rahat bir pozisyonda oturduktan sonra Elçin hanım konuşmaya başladı.
-Arayı uzattın yine
-Öyle oldu işler yoğun malum
-Anlıyorum. Nasılsın görüşmeyeli?
-İyim, siz?
-İyim bende. Pekii seni buraya getiren özel bir neden var mı? Ondan başlayalım konuşmaya istersen.
-Yok aslında, sizi görmeyi seviyorum ben, dedi gülümseyerek.
-Kaçamak bir cevaptı sanki
-İnanmıyor musunuz bana?, dedi üzgünmüş gibi yaparak
-İnanıyorum orasıda bir gerçektir ama gergin gibisin. Yanlış mıyım?
-Belki
-Neden?
-Ne konuşacağımı bilemiyorum galiba bu bende genel olarak bir gerginlik oluşturuyor.
-Tamam ben sorayım. Hayatında biri vardı en son nasıl gidiyor?
-Beklediğimin aksine çok iyi gidiyor. Bu hayatta gördüğüm en iyi insanlardan biri diyebilirim.
-Mutlusun yani?
-Mutluyum... Mutluyum...
-Duraksadın
-Fazla mutluluk acıyı getirir beraberinde.
-Neden öyle olsun?
-Bilmem benim için öyle oldu galiba hep
-Biraz daha açar mısın?
-Hayatımdaki insanları mutlu etmek için elimden gelenin fazlasını yaptım hep. Belki yapmamam gerekenleri yaptım ve hep bir şekilde beni bıraktılar. O neden kalsın? Onunla durum biraz daha farklı evet. Elimden gelenin fazlasını yapmıyorum. Bir şekilde oluyor olacaklar. Ama kafamda bir soru var. Ben ona layık mıyım?
-Her insan farklıdır. Herkesin tepkileri bir değildir. Aynı yanlışı bir çok kez yaşamış olman tekrar olacağını göstermez.
-Olmayacağınıda göstermez.
-Ama bu insanın az önce çok iyi olduğunu söyledin. Ve farklı olduğunu söyledin.
-Söyledim. Kendi içimde çelişip duruyorum. Garip. Böyle dengesiz biriyim.
-Kendine böyle davranmaman konusunda anlaşmıştık sanıyordum.
-Yanlışlarımı, doğrularımı görüyorum ama bazen bu döngüye girmekten alıkoyamıyorum kendimi bilmiyorum.
-Şu açıdan bakalım. Eğer arkadaşın senin yerinde olsaydı ona ne derdin?
-Kendime söylediğimden güzel şeyler derdim galiba.
-O zaman o sözleri biraz kendimize desek. Başkalarına gösterdiğimiz sevginin birazını kendimize göstersek
-Denenebilir.

Jülide Elçin hanımla biraz daha konuştu. Konuştukları onu rahatlatıyor muydu bilmiyordu. Ama inanmak istiyordu.

Elçin hanımın ofisinde çıkınca biraz yürüyüp hava aldı. Yürürken pastanenin önünden geçti. Eyşan'ı orada çalışırken görünce durdu. İçeri girmek ile girmemek arasında kaldı.  Derin bir Off çekip girdi içeri. Eyşan onu görünce yaptığı işi bıraktı.

-Yakalandım galiba, dedi
-Öyle oldu, burada olmaman gerek
-İşimi sevdiğimi biliyorsun
-Bebeğinden daha mı çok?, dedi Jülide. Eyşan karnını okşayıp
-Bence iyiz değil mi ufaklık? İyiz diyor.
-Ben uyarımı yaptım, dedi kapıya yönelerek.
-Otursana biraz. Yeni yapılmış tatlım var. Trileçene karşılık vermek gerek, göz göze geldiler. Jülide oturdu. Eyşan bir tabak tatlı ve kahve getirdi.
-Teşekkürler, dedi
-Ne demek, dalgın gibisin bugün bir sorun yok umarım.
-Önemsiyor musun?
-Öylesine soruyorum tabi.
-Bencede
-Hala gudubetlik var biraz
-Sana bıraktım çoğunu birazıyla idare ediyoruz, (dedi Jülide. Eyşan güldü. Jülide'nin telefonu titreşti. Eylül mesaj atmıştı. Jülide ayaklandı) Gitmem gerek.
-Geçen yanında gördüğüm kadın galiba
-Belki
-Güzel bir kadındı. Senin adına mutlu oldum (Jülide bir şey demedi.)  Tatlınıda yemedin bir ara uğra yine
-Bakarız, dedi buruk bir gülümsemeyle. Ve çıktı oradan.

Ve şimdi gitmesi gereken bir yemeği vardı. Nil onları bekliyordu.

Jülide Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin