27

167 19 4
                                    

Sabah Eylül fena bir baş ağrısıyla uyandı.. Jülide'yi gördü. Doğruldu. Nasıl bu hale gelmişti. En son Kerim'leydi. İçiyordu. Konuşmaların birazını hatırlıyordu. Düşündükçe baş ağrısı artıyordu. Kalktı. Mutfağa gidip onu kendine getirecek bir şeyler içti. Leş gibi içki kokuyordu. Duşa girip kendine geldi biraz daha. Hala birçok boşluğu vardı ama Jülide'ye olan sinirini hatırlıyordu. Odasında üstünü değiştirirken Jülide uyandı.

-Günaydın (dedi Jülide ama bir cevap alamadı. Eylül sinirliydi.) Küs müyüz?
-Sence?
-Neye sinirlisin?
-Bunu anlamayacak kadar aptal değilsin Jülide. Sorularla çıkış yolu bulmaya çalışma.
-Öyle bir şey yapmıyorum. Evet dün öyle gitmem hoş değildi. Senin bunu içerek tolere etmende değildi aynı şekilde.
-Suçunu beni suçlayarak mı kapatıyorsun? Gerçekten mi?
-Hayır yapmıyorum. Özür dilerim Eylül.
-Bu kadar mı sadece özür dilerim? Jülide sana anlayış gösterdim. Tamam her insanın yaşanmışlıkları var ama bunun bizi bu kadar etkilemesi saçma değil mi? Bana güven diyorsun ama ne yapıyorsun bunun için?
-Haklısın. Sadece boğuluyorum gibi hissediyorum anlıyor musun? Nefes alamıyorum. Her şey üstüme üstüme geliyor. Sana olan hislerimde netim. Ama onun böyle bir yerlerde olması dengemi alt üst ediyor.
-Dürüst olsana bana, ona aşık mısın hala?
-Hayır
-O zaman nasıl kafan karışıyor anlatsana. Niye hala o hastanede yatıyor mesela? Sevk edebilirdin bir şeyler yapabilirdin ama yapmadın
-Bana ihtiyacı vardı
-Tek kişi sen değildin ona yardım edebilecek, sen bunu istedin ama değil mi?
-Belki
-Gider misin?
-Efendim
-Evimden git diyorum
-Eylül, dedi ona yaklaşarak, Eylül müsaade etmedi ama.
-Jülide git ve beni yalnız bırak sadece. Şu an seni ne görmek ne duymak istiyorum.
-Tamam, dedi Jülide

Jülide'nin gözleri dolmuştu. İstenileni yapıp çıktı evden. Çıkar çıkmaz Eylül'ün çığlığını duydu. Eylül eline gelen her şeyi kırıp dökmüştü. Bu kadarı ileri miydi? Bilmiyordu. Duygularını dışarı vurmaya ihtiyacı vardı. Yere çöktü. Ağlamaya başladı "Lanet olsun" dedi. Bu hale gelmeyi beklemiyordu ama olanlar olmuştu. Ağlayıp içindekileri dökünce kalktı. Kalkarken cam parçası elini kesti. Küçük bir pansuman yaptı kendince. Sonra makyajını yapıp kendini topladı. Aynada baktı kendine, çöktü göründüğünü hissetmesede güçlüydü ve öyıe kalacaktı.

Jülide öğleden sonra Eyşan'ın taburculuk kağıtlarını imzaladı. Sonra onun odasına geçti. Annesi vardı. Onu görünce homurdanmaya başlamıştı.

-Bize biraz izin verir misiniz?
-O niyeymiş?, dedi annesi
-Anne lütfen (diye araya girdi Eyşan. Annesi çıkınca Jülide'ye baktı) İyi misin? Pek iyi görünmüyorsun.
-Değilim hayatıma bu kadar dahil olmandan yoruldum.
-Hayatının kıyısında köşesinde bile değilim Jülide.
-Hep oradaydın. Hiç gitmedinki (Eyşan gülümsedi başını eğip, Jülide ona bakmadan konuşuyordu.) Gidişine anlam veremedim hiç, biliyor musun? Bıraktın beni öylece ne yapacağımı bilemedim. Sana çok öfkeliydim. Kafamın içinde sürekli seninle kavga ediyordum. Rüyalarıma da taşıyordum bunu. Ne gündüzüm ne gecem vardı. Kendimi kaybetmiştim. Ama en çok acıtan neydi biliyor musun? Sen hiçbir şey olmamış gibi hayatına devam ediyordun. Sanki senin hayatında bir hiçtim.
-Öyle değildin bunu biliyorsun. Seni seviyordum.
-Yalvarırım şu yalanı bırakır mısın? Sen beni hiç sevmedin. Ben senin için ne kadar istiyorsan o kadar hayatında kalacak önemsiz biriydim.
-Değildin bunu düşünmedim biliyorsun
-Bilmiyorum, yaptığın her hareket bunun aksini gösteriyordu. Eğer birazcık bana değer veriyor olsaydın beni o halde bırakmazdın
-Bırakmasaydım gitmezdin Jülide
-Bama birazcık dürüst olabilseydin giderdim. Ama sen hep ihtimaller bıraktın. Böyle olsaydı böyle olurdu. Böyle olsaydı biz birlikte olurduk dedin. Benimle oynadın Eyşan. Ve hiçbir şey yapmamış bu hikayenin masumuymuş gibi gittin. Benim gitmeme izin vermedin ama sen gittin. Bana hala aynı şekilde bakıyorsun
-Nasıl?
-Hala sözlerinle etkileyecek gibi, beni inandırmak istiyorsun. Sana inanmıyorum hiçbir sözüne güvenmiyorum. Kontrolüm sende değil artık.
-Beni yanlış anlıyorsun
-Ben seni anlıyorum ama sen kendi kötü yanlarını kabullenemiyorsun. Egoistsin, bencilsin ve kendini beğenmişsin. Eskiden olsa kendine güveni olan müthiş bir insan olarak tanımlayabilirdim. Ama değilsin sadece maskeni güzel koruyorsun.
-Sana saçma biri olduğumu söylemiştim. Senin aslında müthiş biri olduğunuda söylemiştim.
-Sana olan aşkım bitti Eyşan tükettin onu. Bunu söylemek için çok bekledim bundan zerre şüphe duymuyorum şu an.
-Senin adına sevindim.
-Nefretim hiç gitmeyecek ama
-Arkadaş olmamızı beklemiyordum
-Hiç isteöedinki
-Jülide
-Elveda Eyşan
-Jülide!
-Git ve bir daha karşıma çıkma, Jülide kapıya yöneldi.
-Bunu istemediğini ikimizde biliyoruz, dedi Jülide durdu.
-Senin oyunlarını oynamak istemiyorum diye mi bozuldun?
-Ben oyun oynamadım, dedi Eyşan. Jülide sinirden gülmeye başladı.
-Bir şeyi çok merak ediyorum kendinde buna inanıyor musun? Hayatımın içine ettin. Her gel gitinle beni mahvettin her defasında ve hala iyi biri olduğuna inanıyor musun?
-Bunları canımı yakmak için söylüyorsun
-Ben senin canını yakamam Eyşan. Keşke yakabilseydim ama kendini hiçbir şey yapmadığına, melek olduğuna inandırıyorsun görmek istemediğin şeyleri kaldırıyorsun. Ben senin canını yakamam. Seni affedememde. Tek isteğim iki yabancı olalım, duvarlarımın dışına çık ve gelme.
-Nasıl istersen, kendine iyi bak Jülide

Jülide odadan çıktı. Onunla konuşmak imkansızdı. Bu konuşmanın böyle olacağını biliyordu ama içindekileri atmalıydı. Eyşan'ın canını yaksa biraz rahatlardı belki ama onun umursamazlığı, egoist duvarları darbelerini hafifletip hiçliğe dönüştürüyordu. Şaşıyordu böyle bir insana nasıl aşık olduğuna. Hayat...  İr şekilde yanlış insanları onun gibilerle birleştiriyordu. Ve sonucunda yanlış insanlar onların en güzel duygularını çekip alıyordu. Yerini acı kaplıyordu ve adı aşk oluyordu. Saçmalıktı...

Çatıya çıktı. Sigarasını yaktı. Aklındaki tek şey Eylül'dü. Onu en sinirli haline çarpmıştı. Ne yapacağını nasıl davranacağını bilmiyordu. Korkuyordu. Onu bu saçmalıktan ötürü kaybetmekten, doğru insan yanlış zaman olmaktan korkuyordu. Keşke yaşanmasaydı bu acılar, girmeseydi Eyşan hayatına. Keşke önce Eylül'ü tanısaydı. Keşke...

Jülide Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin