Ve beklenen cuma gelmişti. Sevda Hanım tüm gün akşam hazırlıkları için didinmişti. Eylül'ün kendini yorma ikazları boşuna çıkmıştı. Her şey mükemmel olmalıydı. Bu misafir özeldi. Ama Sevda hanımın bir endişesi daha vardı. Halit bey, Eylül'ün babası... Eylül gelmesini istemediğini söylemişti ama Sevda hanım planları erkenden yaptığı için aramıştı. Sonradan iptal etmek istemediği için gelmemesini söylememişti. Alışması lazımdı bu duruma. Kızı onlara onun istediği veya istemediği bir damat adayı getirmeyecekti. Bu bir gerçekti. Kabul etmesi gerekiyordu. Ama Jülide'nin ailesinin durumu belliydi ve burada da kendini istenmiyor gibi hissetmesini istemiyordu. Bu yemeğin amacı başta o istenmiyor hissinin olmadığı aile sıcaklığında bir yemekti. Sevda hanım Halit beyi bu kadar yıl idare etmişti. Bu yemekte de aynısının olması umuduyla hazırlığına devam etti. En güzel masa örtüsünü, takımlarını masaya yerleştirdi.
Eylül çıkışta Jülide'nin servisine gitti. Jülide asistanlar ve birkaç öğrenci ile vizitteydi. Arada ufak bir göz teması oldu. Jülide göz kırptı ve işine devam etti. Odaları geziyordu. Eylül dışardan onları izliyordu. Eyşan'ın odasına girdiler. Öğrenci kendi aldığı öyküyü sundu. Asistan son durumlarını ekledi. Bir sorun yok gibi görünüyordu. İlaç dozlarını düşürüp çıktı. Eylül onun ismini duyunca daha dikkatli inceledi. Jülide ona bakmıyordu. Gergin değildi ama mesafeliydi diğer hastalarına göre. Kocası yanından ayrılmıyordu zaten. Ya elini tutuyordu. Ya bir şeyler söylüyordu. Jülide diğer hastalara geçti, Eylül uzaktan baktı o odaya. Eyşan ile göz göze gelince öylece dikilmeyi bırakıp başka yere geçti. Jülide viziti bitirdi. Öğrenciler etrafında dolanıyordu. Bir şeyler soruyorlardı. Jülide onların sorularını cevaplayıp, eşyalarını alıp Eylül'ün yanına geldi.
-Öğrenciler seni seviyor gibi
-En tatlı asistan benim çünkü
-Baş asistanlar uğraşmaz öğrencilerle genelde, sen iyisin
-Birinin kadın doğumu sevdirmesi gerekiyor. Kadın Doğum en seçilmeyecek bölümler listesinde, asistanlar illet ettiriyor insanları. Bunu değiştirmek lazım.
-Güzel bir değişimin başlangıcına adını yazdırıyorsun yani, ama zor iş yaptığınız çok fazla iş yoğunlupunuz, nöbetleriniz. Ben yapamazdım. Insanlar için kendimi bu kadar feda edemem.
-Mantıklı, rahatlık istiyor insan belli bir yaştan sonra bana biraz rahat battı, dedi gülümseyerek.
-Idealistsin ama sevdiğim yanlarından biriBeraber çıktılar. Jülide'nin evine geçtiler. Jülide duşunu aldı. Eylül kendine bir kahve yaptı o arada. Sonra Jülide birkaç kıyafet denedi. Beğenmemişti. Birini beğenip Eylül'ün yanına gitti:
-Olmuş mu?
-Hmmm
-Ne?Eylül gülümsedi, kalkıp yanına geldi. Beline doladı elini ve kulağına fısıldadı :
-Çok güzel olmuşsun, dedi yakındılar birbirine.
-Sen var ya sen, dedi gülümseyerek. Dudağından öptü.
-Iıhhh... Hadi gitmemiz gerekiyor. Kaldığımız yeri unutma ama bunu akşam şey ederiz.
-Hıhı şey ederiz, dedi Jülide gülümseyerek.Çıktılar. Halit beyde Sevda hanımın evine gelmişti o sırada.
-İlk gelen ben oldum galiba, dedi ve içeri girdi Halit bey.
-Evet böylesi iyi oldu.
-Gençler her şeye geç kalıyorlar artık nerede o eski...
-Bitti o eski devir şikayetlemeyi bırak. Ayrıca kızlar gelince ağzını tut. Sakın misafire bir şey deme.
-Sanki bilmiyormuşum gibi niye beni uyarıyorsun? Aklım başım yerinde benim
-Yerinde de bazen o dilinin patavatsızlığını engelleyemiyor yinede. Eylül bu kıza değer veriyor. Bu yüzden durumlar farklı olabilir bu sefer
-Ne demek farklı olabilir?
-Kızımız evlenir belki bu işler ciddiye dönebilir o yüzden uslu uslu otur.
-Kızımıza erkek mi yokta bu kızla evlenecek. Kerim mis gibi çocuktu. Nereden çıktı bu kız?
-Kızın böyle uygun gördüyse bunu demenin manası kalır mı? Ailesi olarak onu her koşulda desteklemeliyiz.
-Batsın böyle destek Sevda bu durumdan hiç hoşlanmadığımı biliyorsun.
-Yemektede böyle diyeceksen evimi şimdiden terk et Halit. Yoksa işler değişir.
-Tamam bir şey demedik...Halit homurdanarak oturdu koltuğa. Sevda içindeki sıkıntıyla mutfağa geçti. Bu gece güzel olacak diye kendini ikna etmeye çalıştı.
Eylül ve Jülide'de geldiler. Eylül zile basmadan durur.Eylül :
-Hazır mısın?
-Hazırım çal bakalım.Ve zil çaldı...