10

222 21 1
                                    

Jülide çok geçmeden ikinci seansta bulmuştu kendini. Psikoloğun ona verdiği ödevden başladılar. Kendini iyi hissetmediği durumları yazmıştı bir kağıda. Psikoloğa uzatmadı bile, doktor yazısı malumdu. O bile okuyamıyordu yazısını bazen. Onlar üzerinde konuştular. Daha çok konuşan Jülide oluyordu. Anlatmak istediği çok şey biriktirmişti içinde. Normalde sessiz sakin çok konuşmayan biriydi ama Elçin onun güvenini kazanmıştı.
Jülide anlattı. Üzüntülerinden, endişelerinden rüyalarından konuştular. Elçin dinliyordu.
"Ben ne yaptım bilmiyorum. Onu çok sevmek miydi suçum ya da gerçekten bir suçum var mıydı?" dedi Jülide.
Elçin araya girdi:
"Jülide biraz duralım burada. Bunlar  suçlayıcı cümleler. Alternatif bir düşünce koysak bunun yerine nasıl olur?"
"Nasıl bir alternatif düşünce?" dedi umutsuzca.
"Anlattığına göre aslında karşı tarafın diğer ilişkilerinde de aynı tavrı sergilediğini söyledin. Sence bu onun suçu olmuyor mu? "
"Bilmiyorum" dedi Jülide. "Bunu daha öncede konuştuk. Aslında bende biliyorum suçun kimde olduğunu. Bu sona ben getirmedim durumu ve yaptığım hiçbir şey bu sonu değiştirmezdi. Kendime kızdığım nokta bu değil galiba. Ona güvenmem buna izin vermem..." dedi Jülide.
"Ama bunun senin hayatındaki en mutlu dönem olduğunu söylemişsin aldığım notlara göre. Mutlu olduğumuz şeye tutunmak istememiz normal değil mi?"
"Öyle galiba... " dedi Jülide.
Haklıydı Elçin. Jülide bunu biliyordu. Ama bu mutluluğun en ağır bedelini o ödemişti. Bu mutluluk onu değiştirmişti. İnsanlara olan azıcık güvenini de onla kaybetmişti. Duvarları hiçkimsenin giremeyeceği kadar kalınlaşmıştı. Ama yinede girenler olmuştu. Bu ışığın mı yoksa yeni bir karanlığın habercisi miydi bilmiyordu Jülide.

Görüşmeleri bitince hastaneye geçti Jülide. Öğle arasını bu seansa ayırmıştı hala biraz zamanı vardı. Kahve arası iyi olacaktı. İki tane kahve aldı ve her zamanki yerine gitti. Eylül'de beş dakika sonra oradaydı.
"Gizli saklı buluşmalar... Sevdim bunu" dedi gülümseyerek ve Jülide'nin yanına oturdu. Jülide Eylül'ün kahvesini uzattı
"Sadece arkadaşız canım" dedi Jülide.
"Öyle mi dersin?" dedi Eylül. İmalı bir bakış attı.
Jülide kahvesini bir kenara koydu.
"Öyle olsa seni bu kadar özlemem galiba." diyip başını Eylül'ün omzuna yasladı Jülide. Eylül'de başını Jülide'nin başına yasladı. İkiside mutlu ve huzurluydu. Sessiz kaldılar bir süre. Sonra sessizliği Jülide bozdu:
"Kalbin seninde beni özlediğini söylüyor sanki?" dedi kafasını kaldırıp gözlerinin içine bakarak.
"Yani keşke sadece onu söylese" dedi gülümseyerek. Jülide bakışlarını kaçırdı. Aklındakileri toplamaya çalışıyor gibiydi. Tekrar gözleri birleşti. O gözler ona öyle güzel bakarken kafasının karışması çok normaldi ama kendini toplayıp :
"Ben nereden başlayacağımı bilmiyorum. Biraz eski kafalı biriyim belki. O yüzden şu an ne nasıl yapılır bilmiyorum ama şunu biliyorum ki sende anlatamadığım bir şey var  ve ben sana fena halde çekiliyorum. Sana demiştim ya Jülide karmaşa demektir diye. Senin orada üzülmeni kırılmanı kesinlikle istemiyorum..."
Eylül Jülide'ye yaklaştı. Jülide söyleyeceklerine devam edemedi ondan sonra. Eylül alnını alnına yasladı. Ellerini onun boynunda birleştirdi. Yutkundu. Bu yakınlıkta öyle durmak kolay değildi.
"O karmaşa beni korkutmuyor. Onu beraber çözebiliriz bence" dedi.
Jülide Eylül'ün gözlerindeki deli cesaretini görebiliyordu. Bu onu Eylül'e çeken özelliklerden biriydi ve ona inanıyordu. Onun yakınındayken her şey çözülebilirdi. Jülide'nin çatlayan duvarları orada yıkılmıştı ona. Direnmemişti bu sefer. Gözlerini kapadı ve bıraktı kendini. Dudakları birleşti. Ruhları değdi sanki birbirine... Hayatının eksik olan parçasını bulmuştu ve bırakmaya hiç niyeti yoktu...

Kaldılar o çatıda bir süre. Ama ayrılık zamanı gelmişti. İşleri onları bekliyordu. Merdivenden bir kat aşağı inip asansöre bindiler.
"Bu arada annem seninle tanışmak istiyor." dedi Eylül bir anda. Jülide beklemiyordu bunu:
"Annen beni biliyor yani?" dedi.
"Yaniiii hastanenin huysuzu ve belalısı olarak biliyor" dedi gülerek.
"Tamam lezbiyen dünyası daha hızlı ama bu biraz fazla hızlı değil mi?" dedi gülümseyerek.
"Evet farkındayım ama istersen sadece arkadaş olarak tanışabilirsin. Tanışmayabilirsinde. Zorlama yok sana kalmış bir durum." dedi.
"Tamam ayarlarız bir gün" dedi.
"Görüşürüz" dedi Eylül yanağından öpüp indi asansörden.
"Görüşürüz" diyip geriye yaslandı.

Jülide Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin