İsmi ROCK F*CK MUSIC olan bir kanalda anonim yayın açtığımda bu kadar büyüyeceğim aklıma bile gelmezdi. Ünlülerin ses analizlerinde ne kadar kötü yorum yaparsam yapayım, ne kadar kötü yorumlara maruz kalırsam kalayım ben değil 'biz' büyümüştük.
Ben...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Olması gereken her zaman olması gerektiğinde oluyordu. Doğru zaman denen bir gerçek vardı ve bu, kaderde işleyen zamandı. Bütün planlarımız, bu zamanın hareketine göre değişiyor ya da sabit kalıyordu. Beklemediklerimiz, bu zaman sayesinde bir anda gelişiverebiliyordu. Bilinmezlik ve olacakları bilememek korkunçtu. Sabretmek, zordu. Hepsini yaşayan bir kişinin durumuna vahim diyebilirdim.
Durumum vahimdi.
"Sakın sesini çıkartma."
Sesimi çıkarmadım. Fakat bana söylendiği için değil, bu sesi tanıdığım ve tuhaftır ki hala güvendiğim için. Kollarımdaki baskısı sertti ama canımı fazla yakmıyordu. Etrafa kısaca göz atıp beni apartmanın içine çekiştirmesine, yukarı çıkan merdivenlere tezat, aşağı inen merdivenlere çekiştirmesine izin verdim. Deponun havasız kötü kokusu umurumda bile olmamıştı. Takılmam gereken bambaşka nokta vardı. Belki de isyan edip bağırmalıydım.
"Geç." dedi beni ahşap bir sandalyeye doğru yürütürken. Filmlerde veya dizilerde, bildiğim kadarıyla bu sandalyeler rahatsız ediciydi ve de nedense halat iple güzel bir uyum taşıyordu. Fakir kaçırması gibi bir şeydi. Tara, böyle bir durumda senin düşündüğün şey, fakir kaçırması mı? Bence daha iyisini hak ediyordum. Tara, kimsenin seni kaçırdığı falan yok! Beni kaçırmaları için talepte bulunmalıydım bir ara. İyi değilsin Tara! Hiçbir zaman iyi olduğumu düşünmemiştim de.
"Burada mı konuşacağız?" Sorgulamam gereken bambaşka şeyler varken benim bu sorduğum sanırım en saçma ve yersiziydi, fakat benim de elimden bir şey gelmiyordu. Diğer sorularımı da elbet soracak ve de cevaplarını alacaktım.
"Evet." dedi. Bir şey demedim. Cevabımı almıştım. Sorduğumuz sorunun cevabını aldıktan sonra istemsiz bir şey deme ihtiyacı hissediyorduk ve bu ne kadar saçma olsa da bir gerçekti ancak ben, buna tezat bir şey demeyecektim. Beni buraya getiren kendisiydi. Konuşur, konuşur ve konuşur... Tara, senin de konuşacak çok şeyin birikti!
"Neden peşimdesin? Zarar mı görmek istiyorsun? Abin de zaten saçma bir şekilde beni araştırıyor!" Kızgındı. Haklı mıydı? Yoo.
"Peşinde olsam da olmasam da illaki zarar göreceğim." Başımla onayladım sakince. "Bu her zaman böyleydi. Zarar gören daima ben olurdum, oluyorum ve olacağım." Sağ bacağımı sol bacağımın üstüne atıp sandalyede yayıldım. Kollarımı da bağlarken ne kadar tepeden baksa da bana, ben daha çok tepeden bakıyormuşum gibiydi.