20: Mecnûn

1.2K 179 132
                                    

Lalaee- Ghazal Shakeri

Sen laleleri toplardın,
ve örterdin saçlarımı.
Saçlarım kendi çıplaklığında titrediğinde,
sen laleleri toplardın.
Sen yanaklarını yaslardın,
göğüslerimin acısına.
Ve ben,
söylemeye başka bir şey bulamadığımda,
sen yanaklarını yaslardın,
Göğüslerimin acısına.
Ve dinlerdin,
ağlayarak akan kanımı.
Fûruğ Ferruhzad

.......

Asi sevdam, puslu gece görünüyor ıssız tepelerin ardından. Gök küskün, yıldızlar kayıp, ben biçare, ben sensiz. Neredesin? Neredesin gözümün nuru? Geleceğim demiştin, aylar oldu. Kış gitti, bahar geldi. Analar kuzularını doğurdu. Sen neredesin? Göğsümü döven hasretim dağları aşıyor, nasır tutmuş parmaklarım sana kavuşmanın hayaliyle çırpınıyor, kokuna hasret kalmış yüreğim kopardığı her çiçeği acizce katlediyor. Seni arıyorum, her yerde, karış karış, toprakta, havada, karanlıkta seni arıyorum, Theon. Neredesin?

Dün gibi hatırımda olan o an, senden acımasızca koparılışım, bir başıma bilmediğim topraklara sürülüşüm ve aylar birbirini devirene dek sana gelmek adına yollar arayışım yüreğimden başlayıp parmak uçlarıma dek sızlatıyor her yanımı.

Geriye dönüp bakıyorum, nasıl dayanmışım bunca ay? Nasıl elimi kolumu bağlayan zincirleri söküp gelememişim sana? Söz verdin. Geleceğim dedin. Seni bekliyorum Theon. Beni, ismini bile bilmediğim bu yaban topraklardan alıp götürmeni bekliyorum. Gelecek misin, Theon? Ne zaman geleceksin?

Ve şimdi bir süre sonra saymayı bıraktığım bir gece daha çöktü üstüme. Kendi kulübemden daha küçük ama bir yandan da yeni olan bu ağaç evde devirdiğim altıncı ayla beraber senin gelmeni umut ediyorum. Yakında yaz bitecek. Korkunç kış yeniden kaplayacak her yanı. Kızgın güneş terk edecek buraları ve ben kışın ortasında senin aşkınla cayır cayır yanacağım.

6 ay oldu Theon. 6 ay, 15 gün. Çalan her kapıya sen diye koşuyorum. Dizlerimde derman kalmadı. Sen geleceksin diye, bütün gülüşlerimi, bütün ağlayışlarımı sakladım. Sana sakladım Theon. Gel de beni sar diye. İçimde kuytu köşeye sinmiş şüphem uykularımı haram ediyor. Sana oralarda bir şey mi yaptılar? Canını mı yaktılar? Bana gelen yolların önünü mü kestiler sevgilim? Neden gelmiyorsun göçmen kuşum?

Bir ömür gibi geliyor yokluğun. Sahi, en son ne zaman düştün rüyalarıma? Tanrı'm beni cezalandırmaktan vazgeçmiyor. Beni sana tutsak ediyor, gecemi gündüzümü kokunla süslüyor ardından beni bir çırpıda sensiz bırakıyor. Öyle ki, düşlerime girmene bile müsade etmiyor. Ama kimse bilmiyor ki hatırımda kalan yüzün her anımda benimle beraber. Kızarmış harelerin, ıslak dudakların, asi gölgesi yüzüne düşen gece karası saçların ve kokun. Kokun, nasıl bir derman, çaresi olmayan acıma. Nasıl işliyor inceden inceden kabuk bağlamayan yaralarıma. Hasretim ne büyük bir bilsen. Bir bilsen sensizlik ne zor geliyor bana. Adımlarım sana koşmak istiyor, seni aramak, seni bulmak. Dizlerim çökmek istiyor heybetinin uğruna.

Gece bitiyor Theon. Yeni bir gün doğuyor. Ufukta kızıl güneş, serçelerin ürkek cıvıltıları, söğütlerin rüzgarla dansı ve ürkek Jazura. Acısı boynunu bükmüş Jazura. Bir başına kalmış, anasız, babasız, vatansız Jazura.

Gün doğdu. Tepeleri aşıyorum, bayırları dolaşıyorum. Sana gelmenin yollarını arıyorum lakin altı ay önce verdiğim söz bileklerime dolanıyor. Beni bekle deyişin kulaklarımda çınlanıyor. Bekleyemiyorum Theon. Ben sensiz nefes alamıyorum. Sana geliyorum. Ölümü, acıyı göze alıyorum, sana koşuyorum. Ellerimde hiçliğim, burnumda unutmamaya ant içtiğim kokun ve hatırımda sessiz gülüşlerinle sana geliyorum.

PORTO || TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin