'Cesetlerin Hükmü'

171 31 15
                                    

Sessiz Çığlıkların Yankısı
ZEMHERİ














Bu bölümü güzel yorumları ile yüzümde gülümseme oluşmasını sağlayan, güzel kalpli insanlara ithaf ediyorum 🖤 Ghuseynlee RabiaOzyoruk7



29. Bölüm : 'Cesetlerin Hükmü'

Hızlı adımlar ile kutuların yanına giderken kapaklarını çıplak elle açtım. İlk kutuda büyük bir parıltı ile Ateş'in Kasırgası duruyorken ona dokunamadım. Zaten kutuların kapaklarını çıplak elle ellemem tehlikeliyken, onları tutamazdım. Etrafımda giyebileceğim herhangi bir eldiven ararken asılı duran bir eldiven gördüm.

Eldivenin asılı olduğu duvara ilerlerken bu eldivenin baskıcılarda kullanılan özel eldivenler olduğunu fark ettim. Anahtarı çıplak elle almaktansa bu eldivenler ile almak da mantıklı gelmişti. Eldivene yaklaştığımda üzerinde henüz yeni kurumaya başlayan kan lekeleri görmüştüm. Üzerindeki sıvı emici özelliği olan eldivenin bu kanı nasıl hala bu kadar taze taşıdığı aklımda soru işaretleri oluştururken, buraya en fazla iki saat önce getirilmiş olma ihtimali aklıma düştü.

Eğer bunlar taze görünüyorsa kesin bir çıkış yolu vardı! Ben yukarıdayken bile sessiz bir şekilde getirilip koyulmuş olabilirdi...Anahtarları iki guruba ayırarak pantolonumun arka cebine koydum. Umarım yan yana olmaları hem kendilerine, hem bana zarar vermezdi.

Adımlarımı bu sefer tamamen perdenin önüne götürürken yavaşça yanından açtım. Birden gözlerime hücum eden ışık haznesi gözümün kısılmasına neden olurken elimdeki telefonu kapattım. Gözlerimi biraz daha dinlendirdikten sonra gerçekten bir camın önünde olduğumu ve camın önünde korkulukların bulunmadığını fark ettim. Yanında bir kapı vardı ama oranın kapalı olduğunu farkettim.

Kocaman bir gülümseme yüzümde belirirken dışarıya baktım. Etrafımız ormanlık gibi dururken ağaçların türüne baktım. Ormanlığın biti örtüsü Türkiye'de olduğumuzu belli ederken plan yapmak için daha fazla oyalanmadım.

Camın sadece açmak için kulpu yoktu, bu kısmı elimdeki bıçakla halledeceğimi düşünürken hızla Akel'i aradım. Mesaj atarak zaman kaybetmek istemiyordum. Telefondan tekrardan ezbere bildiğim numaraları tuşlarken aradım. Uzun bir süre açmasını beklerken son anda açtı. Kurumuş olan boğazıma rağmen hızla konuştum.

"Akel anahtarları buldum, sanırım şu an Türkiyedeyiz. Beni bir odada tutuyorlar, odada iki tane ceset var. Lütfen beni buradan kurtar, hem dört anahtar da şu an bende. Telefonun sinyalini bulmaya çalışarak gelir misiniz, lütfen. Bunu benim için yapma, anahtarlar için intikam için yap. Lütfen Akel."

Heyecandan saçmalarken bir anda telefon yüzüme kapandı. Bu durum ile tamamen yalnız olduğumu hissederken gözümden akan yaşı elimin tersi ile sildim. Bana yardım etmeyecekti, Efran'ı arasam dahi onun izinde gittiği için bana yardım etmeyecekti. Sakin kalmaya çalıştım, güçlü olmam lazımdı. Asıl ben bu sefer yalnız kalmıştım, bu zamana kadar olan yalnızlığım sadece çevremin kalabalık sessizliğiydi. Ben şu anda hem ruhen hem bedenen yalnız bırakılmıştım.

Derin bir nefes aldım, bu zamana kadar nasıl tek başıma bir şeyler yaptıysam şimdi de öyle yapacaktım. Daha fazla oyalanmamam gerektiği için hemen bir şeyler yapmam gerekiyordu. Tekrardan arkamı döndüm ve bir silah aramaya çalıştım. Sadece yakınımda olan birini bıçakla yaralayamazdım, uzakta olan birine karşı savunmalı olmam gerekiyordu. Kenarda bulunan kutuyu açtım ve içinde aramaya çalıştım.

ZEMHERİ | S.Ç.Y. |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin