59. Bölüm : 'İşkence'
Gece sessizliğine mahkum olmuşken, karanlık tüm evreni hakimiyetine almışçasına gömülmüştü. Dikkatli ve sessiz olmaya çalışarak ayağa kalktım. Ayaklarımın altına kadar gelen yanık yaraları yüzümün buruşmasına neden olurken dayanmaya çalıştım. O gecenin ardından tam yedi gün geçmişti ve Karaca ile olan son konuşmamızdan başka bir şey konuşmamıştım.
Bu süreç içinde yaralarım biraz daha iyileşirken, sadece ayağımın altındaki yaralar acıyordu. Diğer yerlerdeki yaralara bastırmadığım sürece, acısını hissetmiyordum. Geçen yedi günün ardından sessizliğimi koruyarak sadece düşünmüştüm.
Karaca gibi birine inanasım gelmiyordu ama bu süre zarfında yanıma bile gelmemişlerdi. Bazı geceler yanımda kimse olmadığında, kendimle yüzleştiğimde gerçekler tüm bedenimi sarıyordu. Bazen kalbimi, ya gerçekten yaptıysa düşüncesi sarıyordu... Sanki biri kalbime hançeri binlerce kez sokuyormuşçasına acıyordu ve kendimi teselli edebilecek cümlelerim yoktu.
Eğer gerçekten bir plan yapıp beni içeriye sokup, polislere yakalanmama neden olduysalar bu sefer her şey değişirdi... Karaca'yı delirtmek amacıyla asla böyle şeyler yapmaz, yapsa bile umurumda olmaz imajı vermeye çalıştım. Ama umurumda olurdu...
Derin bir nefes aldım ve yavaşça dolaba doğru ilerledim. Karaca deri ceketini benim dolabımda unutup gitmişti. Bu durum yüzümde gülümseme oluşmasına neden olurken yaralarıma dikkat etmeye çalışarak üzerime geçirdim. Uzun zamandır burada olduğum için hastanenin klasik elbiselerinden kurtulup, yaralarımı rahatsız etmeyecek rahat kıyafetler giyebilmiştim.
Ayağımdaki siyah küçük puanlı eşofmanım ile deri ceketim bana çok ayrı bir hava katarken bu durum yüzümdeki gülümsemeyi daha da büyütmüştü. Rahat olan terliklerim ayaklarımın acısını önleyemiyorken bunu umursamamaya çalışarak dolabın kapağını kapattım ve telefonumu alarak sessizce odanın kapısına ilerledim.
Kulağımı kapıya doğru dayadım ve kimsenin sesini duymadığım için kapıyı sessiz olmaya çalışarak açtım. Bomboş olan koridor rahat bir nefes almamı sağlarken kameralara doğru baktım. Çok kısıtlı bir zamanım vardı eğer kimseyle karşılaşmadan buradan çıkabilirsem rahat bir nefes alabilecektim. Ama sadece buradan kimseye görünmeden çıkmam önemli değildi, kamera kayıtlarını kimse izlemeden e Karaca'ya haber vermeden buradan çıkmam gerekiyordu.
Günlerdir burada durup, koridorlarında iyileşme bahanesi ile yürümem işimi biraz daha kolaylaştırıyordu. Ayaklarımız acımasını umursamadan koşar adımlarla o korktuğum merdivenlere doğru ilerledim. Çok karanlık ve hiç kimsenin kullanmadığı bir merdivende ilerlemek akıl karı değildi ama başka bir yerden gidemeyeceğim için bunu yapmak zorundaydım.
Daha önce camdan aşağıya bakarak kaçını katta olduğumu hesaplamıştım. Bu yüzden kaç kat merdiven ineceğimi biliyordum. Kapısı olmayan merdivene ulaştığımda tempomu biraz yavaşlattım ve merdivenlerden inmeye başladım. Ayaklarımın üstüne, uzun süre sonra ilk defa bu kadar çok basmam acının dayanılmaz bir hale gelmesine neden oluyordu...
Otomatik olan lambalar her gelişimde açılırken, bu korkunç merdivenlerin tek aydınlık tarafı oluyordu. Günlerdir kimsenin burayı kullanmadığını fark etmiştim. Sanırım önceden bu merdiven kullanılıyordu, sonra ön cepheye yapılan personel merdiveni buranın artık kullanılmamaya başlanılmasına neden olmuştu.
Zemin kata indiğimde karşılaştığım kapı gülümsememe neden olurken kapıyı açmaya çalıştım. Ama sadece çalışmıştım çünkü kapı açılmıyordu! Sinir tüm vücuduma yayılırken etrafıma bakmaya başladım. Nereye gideceğimi ve ne yapacağımı bilmez bir halde olamam beni ümitsizliğe sürüklüyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEMHERİ | S.Ç.Y. |
Teen FictionZEMHERİ ( SESSİZ ÇIĞLIKLARIN YANKISI) Bana bir adım yaklaşarak okyanus mavisi gözlerini, gözlerim ile kavuşturdu ve sesi olan ellerini oynatarak dilinin ucuna gelen çığlıkların yankısına bana ulaştırdı. "Aleda, hayatın bana vurduğu tekmelerde her za...