'Yara'

402 113 148
                                    


Sessiz Çığlıkların Yankısı

ZEMHERİ














9 Bölüm; Yara


Ruhumdaki yüklerin ağırlığı altında ezilen kuru dalın kırılma sesi kulaklarımı doldururken, ani bir refleks ile hafif bir şekilde arkamı döndüm. Ormanın büyüleyici sessizliğini, hızlı koşmamdan dolayı aldığım sert soluklar bir bıçak misali kesiyordu. Kimsenin olmadığını görmem sadece gözlerimdeki ihtimali kanıtlamak amacıyla olurken, içimdeki fırtınaları dindirmeye yetmiyordu. Sanki bir arkamda bir gölge misali dolanıyor ve benim bütün adımlarımı sinsi bir şekilde takip ediyordu. Burnumun ucu hafif soğuktan dolayı kızarırken elimde bulunan kuru ağaç dalını iyice sıkı tutmaya başladım. Zaten hızlı olan adımlarımı daha da hızlandırırken ani bir rüzgar beni gizlemeye çalışan kapüşonumun açılmasına neden oldu.

İçimde yankılanan tehditkar cümleler, birinin beni görmüş olma ihtimalini körüklerken çevik bir hareketle tekrardan kapüşonumu kapattım. Saçlarım kendi bağımsızlığını ilan ederken elimin tersi ile kapüşonumun içine tepmeye çalıştım. Botlarımın kırdığı dal tanelerine bir tane daha eklenirken bir an önce dağ evine varmak ve bu paranoyak hallerimden kurtulmak istiyordum.

Görüş açıma küçük dağ evi girince yüzümde hafif bir tebessüm belirdi. Son kez arkama baktıktan sonra demirden yapılmış ama bir çok yeri paslanmış olan bahçe kapısını itekledim. Sağ elimdeki odun parçasını bırakmadan dikkatli bir şekilde evin anahtarını çıkardım ve hafiften buz tutmaya başlamış olan ellerim zorlayarak kapıyı açtım. Kapıyı açar açmaz burnuma gelen tanıdık koku ile bu durumun evrenin bana karşı oynadığı akıl oyunu olarak nitelendirdim ve emin olmak amacıyla derin bir nefes aldım.

Burnuma gelen iğde yaprağı kokusu ile elimdeki odun parçasına daha sıkı sarıldım ve emin adımlar ile zaten küçük olan evin odalarında gezinmeye başladım. Hava henüz kararmadığı için evin içinde ışık yakmadan devam edebiliyordum. Son olarak mutfağa girdiğimde hiçbir değişikliğin olmadığını ve kimsenin gelmediğini anlayınca aklımdaki sorular ile atkımı çıkardım. Montumu çıkardıktan sonra kapüşonumu da çıkardım ve özgürlüğe kavuşmak isteyen kısa saçlarımın isteğini yerine getirdim. Eşyalarımı evin rastgele kısımlarına atarken aklımdaki dağınık soruları bir araya toplamaya çalıştım.

Akel'i en son yedi gün önce görmüştüm, tam bir hafta olmuştu. İşler yolunda gittiğini zannediyorken aslında o yolun benim üzerimden geçtiğini anlamamıştım. Ya da anlamak istememiştim. Ne kadar zor da olsa bir işe başlamıştım ve son demleri beni tatlı bir mehtabın içine sürüklemiş gibiydi. Ama Akel'den yedi gün on iki saat önce duyduğum kelimeler yüreğimin sıkışmasına ve beni kendime getirmeye neden olmuştu.

"Baban ile olan iletişimi tam anlamı ile kesmediğine emin misin!" Bu cümle bir çok manayı içinde barındırıyordu... Benim babamdan bağımsız bir şekilde onun yanında olup, ona yardım etme ihtimalini göz önünde bulundurmadan, aklında sadece ajan olma ihtimalini barındırıyordu. O geceden sonra evimden uzakta, her şeyden uzakta kalmanın en mantıklı yol olacağını düşünüyorken sadece sorunlarımdan kaçmıştım. Ve evren bana oyun oynuyormuşçasına onun kokusunu burnuma büyük esintilerle getiriyordu. Ya da o koku hafızamdan hiç silinmemişti... Son günlerde dışarıya yürüyüşe çıktığımda sürekli takip ediliyor hissine kapılıyordum. Bugün ise onun kokusunu ilk defa bu kadar derinden hissetmiştim.

Derin bir nefes aldım ve hafif dolu olan gözlerimden yaşlar düşmemesi için tavana doru baktım. eski ev her an yıkılacakmış gibi dururken burada daha fazla kalamayacağımın belirtisini veren çıtırtılar eve dönmem için birer işaretti. Peki ne yapacaktım? Hiçbir şey olmamış gibi ona gidip kendimi ispat mı edeceğim? Yoksa tanrının yollarımızı bir daha birleştirmemesi için dua mı edeceğim? Bir aptal gibi saklanmak hiç hoş değildi ve çözmem gereken önemli gizemler, davalar varken daha fazla burada kalamazdım.

ZEMHERİ | S.Ç.Y. |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin