'Mezar'

206 29 4
                                    

Sessiz Çığlıkların Yankısı
ZEMHERİ

















38 Bölüm : 'Mezar'

Görüş alanıma çıkmaz sokak yazısı girince, zihnim eski anları gözümün önünden bir film şeridi gibi geçirdi. Akel ile ilk karşılaşmak üzere olduğumda gözlerimin önüne bu yazı çıkmıştı. Çok farklı duygular içindeydim. O zaman her şey çok farklı ve masumdu... Şu an ise planımızın büyük bir kısmını başarmış ve hayatın sert rüzgarının bizi nerelere sürüklediğini bilmeden, planlı adımlarımızın bizi kurtaracağı düşüncesiyle ilerliyorduk...

Rusya'dan dönmüştük ve sandığı bir şekilde güvenlik görevlilerinin dikkati altında olmadan Türkiye'ye getirebilmiştik. Şimdi ise Akel'in evine gelmiş, çıkmaz sokak yazısının önünde Efran'ın kapıyı açmasını bekliyorduk. "Kapı üflesem açılacak derecede eski ve sen hala kapıyı açamadın!"

"İki dakika sabretsen asla olmuyor, kaç aylıksın sen, annen seni erken mi doğurmuş." Söyledikleri gözlerimin dolmasına neden olurken açabildiği kapıdan içeriye girdik. Gözlerimin dolmuş olduğunu yeni fark ederken elindeki poşetleri bir kenara bıraktı ve bana hızla sarıldı. "Özür dilerim ben lafın gelişi olarak söyledim, bir şey ima etmeye çalışmadım."

"Sorun yok."

Ondan ayrılıp, dudaklarından başka bir söz çıkmasına izin vermezken adımlarımı Akel'in açtığı kapıdan içeriye yorgunca attım. Efran'ın sözcükleri kalbime batırılan bir hançermişçesine acı verirken Akel'in okyanus mavisi gözlerine baktım. O okyanustan bir damlasının bile beni kendime getirmesi dileğiyle...

"Hazırlan seni çok önemli bir yere götüreceğim."

"Sandığa bakmayacak mıyız? Anahtarları deneyelim hemen vakit geçmeden."

"İlk önce seni bir yere götüreceğim, daha sonra eve geldiğimizde anahtarları denemeye başlayacağız."

"Sandık tehlike altında olabilir, ilk önce denememiz gerekiyor."

"Sandığı aşağıdaki gizli kasa odaya koyacağım. Biliyorsun ki oraya şifreyi bilmeyen kişiler giremez."

"Peki bana ne zaman şifreyi söyleyeceksin?"

"Zamanı gelince." Verdiği yanıt beni tatmin etmezken onun adımlarını bir gölge misali takip ettim. Adımları merdivenden aşağıya doğru ilerlerken bu durumu yadırgamadan merdivenlere doğru ilerledim. Topuklularımın altında tok ses bırakan eski merdivenler her an yıkılacak gibi sallanırken, ortamda bulunan ölü sessizliğini topuklu ayakkabılarımın bir bıçak misali bölüyordu. Yerin altına bir kat indikten sonra merdivenler bitmişti ve bizi yukarıda bulunan kapı ile aynı olan bir kapı karşılamıştı. Orası biraz karanlık dururken aslında sensörlü lamba ile aydınlatıldığını, kapının önüne geldiğimizde anlamıştım. Adımlarımı daha temkinli atmaya dikkat ederken Akel önümüzdeki kapıyı tek bir hareket ile açtı ve içeriye girdik. Biraz aralıktan sonra yine bizi bir kapı karşılarken oda içinde odaya mı giriyoruz düşüncesi dudaklarımın arasından bir fısıltı halinde döküldü.

Bu sefer bu odanın kapısını kapının sağ tarafında duvara monte edilmiş bir ekrana şifre girerek açmıştık. Akel şifreyi buraya ilk kez geldiğimizde ki gibi hızlı girerken, şifrenin ne olduğuna tam olarak bakamamıştım. Kapı açıldığında tekrardan karşımıza bir kapı açılmıştı. Akel hemen duvarın yanında bulunan anahtara basınca bulunduğumuz ortamı kırmızı bir ışık aydınlatmaya başlamıştı.

ZEMHERİ | S.Ç.Y. |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin