54. Bölüm : 'Kızıl Öpücük'
Rüzgardan dolayı hafif sallanmaya başlayan tekne midemi bulandırmaya başlarken, rahatsızca yerimde kıpırdandım. Büyük bir teknede, büyük bir kalabalığın arasında davete gidiyorduk. Büyük bir kalabalığın içinde yalnızdım...
Gözlerimi denize çevirmemeye çalışmak, katlanılması zor bir durumken dayanmaya çalıştım. Uzun elbisemin kuyruğunu ayaklarımın altında kalmasına izin vermeyerek arkaya savurdum. Bu gece için giydiğim elbisenin iddialı olduğunu düşünürken, teknedeki kadınların giydiği kıyafetlerini görmem bu düşüncemin yersiz olduğunu ispatlamıştı.
Siyah satenden yapılmış olan uzun elbisemin, iki bacağımdan da baldırıma kadar uzanan yırtmacı vardı. geniş kesimden yapılmış, dökümlü bir elbise olması yırtmaçları sadece yürürken belli ediyordu. Küçük bir göğüs dekoltesi vardı ama en çok sırtımda dekolte vardı. sırtımın büyük bir kısmı V kesim halinde açıkken, o açık olan kısmı kızıl uzun saçlarım kapatıyordu. Kızıl olmayı ruhum bile benimsemişken, onunla uyumlu olan tenim kıyafetlerim ve kırmızı rujum mükemmel bir ahenkte olmamı sağlamıştı.
O gece Akel'in söylediği cümlelerden sonra oradan hemen ayrılıp otele geçmiştik ve Karaca'nın aniden oluşan siniri bütün planımı alt üst etmişti. Spontane gelişen bir kararla Akel'in yanına gitmeye karar vermiştik ve yine spontane gelişen bir kararla otele geri dönmüştük. Şimdi ise Akel'in yapacağı bir davete gitmek için onun özel tuttuğu tekneye binip, davet alanına gidiyorduk.
Çok zengin olanlar ve her an Akel'den kendilerine bir zarar geleceğini düşünenler bu tekneye binmemişti. Kendi özel tekneleri ile gitmeye karar veren birkaç kişiyi bindiğimiz teknelerin yanında ilerlerken görmüştüm. Karaca ve Gökhan'da bu davete gelmek için tekneye binmişlerdi ama çok göze batmamak amacıyla benden uzakta bir yerde duruyorlardı. Ama göz hapsinde olduğumu, üzerimde olan baskıcı bakışlardan dolayı anlayabiliyordum.
Gideceğimiz yeri dört gözle beklerken, içimdeki merakı duran tekne ile bastırabileceğimi anlamıştım. Hızla davetin gerçekleşeceği yere baktığımda gözlerim şaşkınca açıldı. Normal bir binanın içinde olacağını düşünürken dört bir yanı açık olan ve etrafı denizle kaplı olan karanın üzerinde olacağını asla tahmin etmiyordum!
Kare halinde olan alan, deniz ile bağlantısını çok zayıf bir şekilde koruyordu. Çok büyük ışıklandırmalar beklerken yapılan ışıklandırma gözüme az gelirken, böyle bir yer seçiminin altında muhakkak bir şey yattığına emindim...
Büyük kalabalığın davet alanına geçmesine beklerken, alanı daha da çok incelemeye çalıştım. Çalışanların küçük ikramları ve içkileri hazırlamak için kullandığı bir odanın dışında etrafta hiçbir şey yoktu. Deniz'in ucu bucağı görünmüyorken, bu karanlık ürkmeme neden olmuştu.
Kısa bir sürede önümdeki herkes davet alanına doğru dağıldığında ben de ilerledim. Akel'in nerde olduğunu merak ederken, kaçamak bakışlar ile etrafı incelemeye devam ettim. Birkaç yüzün bana doğru dönüp, tanımak istiyormuşçasına incelemeye başlaması ile telefonumu açıp oyalanmaya çalıştım.
Uzun zamandır bu mecrada olan insanlar tek başına dolanan ve yeni bir sima olan kadına bakmaları garip gelmiyordu... Kurtlar sofrasında bu denli yalnız kalmam iyi değildi... Etrafta oluşan uğultu birden kesilirken, Akel'in henüz yeni alışmaya başladığım sesi kulaklarımı doldurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEMHERİ | S.Ç.Y. |
Novela JuvenilZEMHERİ ( SESSİZ ÇIĞLIKLARIN YANKISI) Bana bir adım yaklaşarak okyanus mavisi gözlerini, gözlerim ile kavuşturdu ve sesi olan ellerini oynatarak dilinin ucuna gelen çığlıkların yankısına bana ulaştırdı. "Aleda, hayatın bana vurduğu tekmelerde her za...