48 Bölüm : 'Kod adı Efran'
Kalbimin sanki yıllardır hissetmek istediği ses, dışarıda duyduğum ses gibiydi. Gerçekten dışarıda Akel mi vardı? kapıya bir adım daha yaklaştım ve onu görmeye hazır olmadığım halde ilerledim. Adımlarım tıpkı cehennem ateşine, çıplak ayaklarla yürüyormuşçasına tereddütlü ama istikrarlı ilerlerken kolumdan nazik bir şekilde çekildim.
Karaca o yöne gitmemi istemiyormuşçasına beni engelleyerek oyalamaya çalıştı. "Zemheri eğer böyle söz dinlememeye devam edersen iyileşmen çok geç olur. Lütfen bizim söylediklerimizi iyileşene kadar yap!"
"Dışarıda biri var, o kim?"
Sesim uzun süredir konuşmamaktan dolayı kısık çıkarken, küçük bir cümle kurmam bile boğazımda ağrı oluşmasına neden olmuştu. Bu ağrı yüzümü buruşturmama neden olurken, Karacadan gelecek cevabı sabırsızca beklemeye başladım.
"Gökhan'ın hastalarından biri, burası klinik her an birileri gelebilir. Çok normal bir şey, bu yüzden her gelen kişiye bakman hem etik değil hem de senin için iyi değil. Sana kahvaltı hazırladım odana geçelim!"
Sesi sona doğru hafif sert çıkarken son kez arkama baktım. Tam o anda Gökhan dışarı çıkıp kapıyı kapattı. Kapının ardından uzunca bakmam hiçbir şeyi ifade etmeyeceği için, yavaş adımlarla odaya ilerledim. Gerçekten dışarıdaki Akel ise ben nereye ilerliyordum? Onu görmeye hazır mıydım? Ya da en önemlisi niçin onu görmek beni bu kadar heyecanlandırıyordu.
Derin bir nefes aldım ve hiçbir şeyi düşünmemeye çalışarak yatağa yavaşça oturdum. Karaca rahat bir şekilde yemek yiyebilmem için yatağa bağlı olan küçük masayı açtı. Hareketlerini küçük bakışlar ile incelerken o da yatağa oturdu ve yemek yememe yardım etti. Aramızda uzun süre sessizlik hakimliğini sürdürürken Karaca'yı incelemeye başladım.
Beyaz tenliydi ve gözleri yeşilin en güzel tonuydu. Yüz hatları bütün kızları kıskandıracak şekilde mükemmel duruyorken, beyaz teninin bütünlüğüne eklenen uzun düz siyah saçları onu daha da güzel bir kız yapıyordu. Gözüne yaptığı farklı makyaj onu sıradan kızların güzelliğinden ayırıyordu. Onu dikkatli bir şekilde incelediğimi fark edince küçük bir gülümseme ile yüzüme baktı.
Beni fark etmesi utanmama neden olurken sessizli, hafif çıkan sesim ile böldüm. "Neden bana yardım ediyorsun?"
"İyileştikten sonra anlatmayı tercih ediyorum."
"O zamana kadar dayanabileceğimi düşünmüyorum."
"Ben de şu an söylemek istemiyorum."
"Çıkarların için bana bakıyorsun değil mi? Bunu en başından beri biliyordum ama çok fazla kendimde olmadığım için bunu yapmana izin verdim, yoksa asla beni yöneltmene izin vermezdim!"
"Çok akıllı bir kızsın Zemheri. Bin sinyorun sevgilisi olmandan zaten belliydi ama hasta olmana rağmen ve beyninden kurşun çıkarılmasına rağmen aklını çok iyi kullanıyorsun. Hem güzelsin hem zekisin, Akel'in neden sana aşık olduğunu şimdi daha iyi anlayabiliyorum."
"Henüz bir şey yapmadığım halde zeki olduğumu nerden çıkardın?"
"İşte henüz başlangıçta olmamıza rağmen bunu sezebildim, çok tehlikeli bir zekan var ve bu beni korkutmasına rağmen seninle bir şeyler yapmak istiyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZEMHERİ | S.Ç.Y. |
JugendliteraturZEMHERİ ( SESSİZ ÇIĞLIKLARIN YANKISI) Bana bir adım yaklaşarak okyanus mavisi gözlerini, gözlerim ile kavuşturdu ve sesi olan ellerini oynatarak dilinin ucuna gelen çığlıkların yankısına bana ulaştırdı. "Aleda, hayatın bana vurduğu tekmelerde her za...