'Zemheri Soğuğu'

235 34 35
                                    


Sessiz Çığlıkların Yankısı
ZEMHERİ

















36. Bölüm : 'Zemheri Soğuğu'

Göz bebeklerimize yansıyan ateş, gözümüzün şaşkınlıktan büyüdüğü gibi büyüyor ve etrafa yayılıyordu. Önüne gelen her şeyi içine alıp yangını daha da büyük hale getiriyordu. Gözlerimizin önünde büyüyen ateş sadece evi yakmamıştı. Hayallerimizi, düşüncelerimizi, planlarımızı... Akel şoku ilk atlatan olmuştu. Arabanın kapısını o kadar hızlı açmıştı ki sanki estirdiği rüzgarın o yangını dindirecek kadar sertti.

Arabanın arkasından mektubu bulmak için hazırda beklettiğimiz kürekleri çıkartırken yangına doğru ilerledi. Büründüğü karakter o kadar sinirliydi ki, yangının içine her an atlayacak gibi duruyordu! Küreklerin birini benim elime tutuştururken yanan evin yanına hızla gitti. Yeryüzünü tabaka halinde sarmış olan karları, kürek ile evin üstüne atmaya başladı.

Yangın bütün evi sarmamıştı ama her geçen saniye daha da büyümeye devam ediyordu. Bu denli bir yangını küreklerle kar küreyerek dindirmek ilk başta bana mantıksız gelirken itfaiyeyi çağırmak bizi büyük bir çıkmaza sokacaktı. Onlarla uğraşmak ve soracakları sorulara yanıt aramak bizim işimizi çıkmaza sokacağı için hızla evin henüz yeni yanmaya başlayan kısmına doğru ilerledim. Küreğe sapladığım karları çevik bir şekilde yangının üzerine atmaya başladım. Çatının alev almaması bizim için büyük bir avantajdı, sadece küreğimizin boyunun yeteceği yerler söndürmek işimizi biraz daha kolaylaştırmıştı.

Yangının sıcaklığı ve hızlı bir şekilde hareket etmemiz sıcaklamama neden olurken üzerimdeki montu çıkardım ve yangından uzak bir yere fırlattım. Hafiften ağrımaya başlayan kolum ve diğer dikişlerime dikkat ederek uzun bir süre bu kar atma işlemine devam ettik. Yüzümüzde beliren sıcak terler, gözlerimizdeki yorgunluk perdesinin ardına gelirken evin son haline baktım.

Ne kadardır burada yangını söndürmeye çalıştığımızı bilmiyordum ama evin çoğunu söndürmeye başarmıştık. Bu başarı yüzümde buruk bir gülümsemenin oluşmasına neden olurken Akel' e doğru baktım. Evin hala yanan son kısmını umursamadan söndürdüğümüz kapıdan içeriye girdi.

"Akel, dur!" Sesim boş bahçede yankı haline gelirken Akel bunu umursamamıştı. Elimdeki küreği bıçkın bir şekilde yere attım ve ardından eve girdim. Küle dönmüş olan evde sıcaklık hala hakimken, gecenin karanlığından dolayı etrafımı net bir şekilde göremiyordum. Evin içinde oluşan is kokusu tüm ciğerlerimi tek nefeste etkisi altına alırken ciğerlerim bu havaya daha fazla katlanamayacak gibiydi. Sert öksürüklerim ardından etrafa bakmaya çalıştım. Hafif gördüğüm ışık ile Akel'in telefonunun flaşını açıp evdeki sandığı aramaya çalıştığını anlamıştım.

Sert öksürüklerimi dindirmeye çalışarak cebimden zor da olsa telefonumu çıkardım ve flaşı açtım. Flaşın ışığı görüş açımı biraz daha netleştirirken Akel'in bulunduğu yere daha dikkatli bakmaya çalıştım. Delirmiş gibi etrafında sandığı ararken boğazlı olan kazağımın uzun kısmını burnuma kadar çektim. Beni içerdeki zehirli dumandan koruyacağını düşünerek küçük bir önlem almıştım ama hiçbir etkisi olmayacaktı. Zehirli duman gittikçe ciğerlerimi talan ediyordu.

Tehlikeli adımlarla biraz daha Akel' e yaklaştım ve etrafa bakmaya başladım. İki kişi daha hızlı bir şekilde bulabilirdik. Gözlerim zehirli dumanın etkisinden kendini açamazken daha fazla burada durmamın ikimiz içinde zararlı olacaktı. Son kez etrafıma baktım ve adımlarımı kapıya doğru yönelttim. Flaşımın ışığı yürüdüğüm alanı aydınlatırken yarı açık gözümün alanına bir yer takıldı. Hafif boyumun aşacağı bir yerde duvara gömülü olarak duran bir dolap gibiydi. Adımlarımı oraya çevirince demirden yapılma gömme bir dolap olduğunu anlamıştım.

ZEMHERİ | S.Ç.Y. |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin