21.Bölüm

5K 358 209
                                    

İyi okumalar

"Çelebi in arabadan! "

Sesli bir soluk alıp elleriyle sakalını sıvazlayan esmer adam, ateş saçan mavilere döndü."İnmem! Ediz sür artık yarım saattir burda böyle duruyoruz. İnadına yandığım tamam artık. "

"Söylediğin onca şeyden sonra bir şey olmamış gibi arabaya binip o eve geri dönmem ben."

"Yaa tamam senin kaldığın yere gidelim o zaman.Ben kalayım seninle. Ama ayrı olmaz,mümkün değil. "

Ediz sinirden titreyen ellerini kontrol etmekte güçlük çekerken direksiyonu sıktıkça sıkıyordu." Bana diyene bak! Asıl bu neyin inadı yaa! Güvenli bir evde olacağım, nefret ettiğin Mustafa da yanımda olmayacak üstelik. Kapıda adamlar olacak. Neyden endişe ediyorsun daha. İn artık uykum geldi, müsade edersen eve gidip yatacacağım. "

"Mesele artık sâdece babandan kaçma meselesi değil Ediz...Konuşmamız lazım." dedi Çelebi bıkkın bir sesle.

"Sen düşündüğün her şeyi bu akşam bir çırpıda yüzüme söyledin. Bitti gitti. Kapandı mevzu. "

"Kapanmadı daha yeni açılıyor."
Ellerini ayağını nereye koyacağını bilemez halde mavilerin bir kere de olsa ona değmesini bekliyordu." Özür dilerim tamam mı bak, eşeklik ettim. Söylediklerimde ciddi bile değildim, sinirle çıktı ağzımdan. Dilimin ayarını sikeyim ben, tutamıyorum ağzımı sinirlenince işte."

Ediz kafasını çevirip menekşe mavilerini nihâyet zeytin gözlere dikti." Yani beni kibirli zengin piçi olarak görmüyorsun? Eski kırıklarımı insan yerine koymadığım, itip kaktığım konusunda da böyle düşünmüyorsun ama sinirle söyledin öyle mi? "

"Ediz bak sen kibirli birisin, insanları aşağılayarak konuşuyorsun. Hala böyle düşünüyorum. Bu huylarından vazgeçmeni her şeyden çok senin için isterim. Ama seni böyle tanıdım ve bu konuda sana yüklenmekte haksızdım. Eski kırıklarınla alakalı söylediklerim konusunda ise ağır konuştum kabul. Ne desen haklısın, boynum kıldan ince..."Kelimeler ağzından zar zor çıkıyordu. Gözlerinin içine kırgınlıkla bakan bir çift mavi göz ona böyle bakarken odaklanması oldukça zordu.

Kıskandım dese belki mantıklı bir açıklama olurdu ama diyemezdi ki! Çelebi hayatında ilk defa duygularıyla ne yapacağını bilemiyordu. Şimdiye kadar kimseye açılmamış, duygularını ifade etme ihtiyacı duymamıştı. Tecrübesiz ve mahçuptu. Karşısında ona menekşe mavileriyle bakan herife ne dese kendini affettirirdi bilemiyordu.

Oktay'ın da söylediği gibi ya beğenmediği huylarıyla Ediz'i olduğu gibi kabul edecekti ya da şimdi burda veda edip binip arabasına gidecekti. Ama bu saatten sonra da artık Ediz'den ayrı kalabileceğini düşünmüyordu. Hele de içine işleyen menekşe gözlerle kendisine böyle bakarken.

"Sür hadi be Ediz soğuk, valla dondum. Hasta olunca daha da çekilmez olurum bak, hadi! "

Ediz uzunca sayılabilecek bir süre düşündü, yarım saattir inmeye ikna edemediği adamı mecburen kaldığı yere götürecekti. Kapıdaki adamların Mustafa'ya haber uçuracağına da adı kadar emindi. Ama Ediz babası dışında şimdiye kadar kimseye hesap vermemiş, işine karışılmasından da nefret ederdi.Hele Mustafa'ya hiç hesap vermek zorunda hissetmiyordu kendini. Dostuydu evet ama dostluk ayrı bu durum apayrıydı.

Bu düşüncelerle kontağı çevirdi.
"Arabanı adamlara aldırırım ben. Kaldığım yere sürüyoruz. Ama Çelebi daha fazla bu konuda konuşmak istemiyorum. Yarın sabah da erkenden İstanbul'a döneceksin. "dedi sert bir sesle.

"Eve bi'gidelim de düşünürüz. " Elbette yanında oturan sinirli sarışını bırakıp hiçbir yere gitmeyecekti.

Sarışın adam Çelebi'nin bu cevabına gözlerini devirip baktı."Üşüyorum hadi."diyen esmer adamın dediğini yapıp kalacakları yere doğru sürdü.

Tek Tabanca(BxB) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin