7.Bölüm

5.4K 374 126
                                    

İyi okumalar 

Koca salonun ortasında durmuş babasını beklerken bunca zenginliğe , şatafata ilk defa görüyor gibi bakındı Ediz.

Tüm bu göz boyayan lükse, nereden geldiğini sormaya şimdiye kadar cesaret edemediği ama savurup durduğu paralarla yaşadığı hayata rağmen aslında küçücük, içinde yalnız kendisi olan bir dünyaya hapsolmuştu.

Her gece kendini barlardan barlara atarken, içip dağıtırken düşündüğü tek şey annesini bu hale getirenin, babasının suçlayıcı bakışlarının tek sebebinin kendisi olduğuydu.

Ne zaman aklını,ruhunu toparlasa babasının gözünde gördüğü suçlayıcı ifadeyle içinde ince bir dal parçası gibi tutunduğu yaşam sevinci kırılıp düşüyor, kendini tekrar dönmek istemediği noktada buluyordu.

Babasının suçlayıcı bakışlarından bir nebze olsun kurtulabilmek, ondan tek bir sefer dahi 'aferin Ediz ' sözünü duyabilmek için yıllarca kendi dünyasının içinde yuvarlanıp durmuştu.

İstemediği bölümü okurken de,o bölümü dereceyle bitirirken de umduğu tek şey, babasının gözünde bir saniyeliğine dahi olsa gururlu bir bakış yakalamaktı.

25 yaşında hala yaptığı şeyleri babasına gösterip, ondan onay bekleyen koca bir çocuktu özünde Ediz.

Çelebi'yi kaçırmak, dövdürtmek, bunlar Ediz'lik değildi ki. Onun kafası böyle şeylere çalışmazdı. Herşeyi eline yüzüne bulaştırmıştı işte.

Babası gibi olmak Ediz'e mi kalmıştı? O kimdi ki babası gibi kudretli biri olabilecekti. Olsa olsa babasının kötü bir taklidi olabilirdi. Kibri, acımasızlığı babasından öğrenmişti ama babasında durduğu gibi durmuyordu ki onun üzerinde. Toparlamaya çalışsa da üstünden kayıp duruyordu bu saçmalıklar.

Ne yaparsa yapsın babasından onay alamayacak, yıllardır bakışlarında ezildiği o suçlayıcı ifadeden kurtulamayacaktı, biliyordu. Bu son olayla bunu iyice anlamıştı artık. Babasının istediği, onayladığı biri olabilmek için şuan olduğu kişi olmayı bırakmalıydı, bu haliyle babasının evladı değil utancı olacaktı belli ki.

Salonun ortasında, boğulduğu bu düşünce deniziyle dikilmiş dururken babası içeri sert adımlarla girdi.

Gelişinden tanırdı Ediz babasını, yere sert basan,korkusuz, kendinden emin ayak sesleri... Ediz de asla olmayan ve olamayacak...

Babası tam karşısına gelip durdu.Elini kaldırıp tüm gücüyle yanağına sesli ve ağır bir tokat indirirken Ediz yerinden tek bir milim dahi oynamadı. Karşısındaki adamın öfkeli gözlerinin içinde gördüğü o  tanıdık ifadeye uzunca baktı.Yıllardır içinde hapsolduğu, o nefret ifadesiyle her defasında karşılaşmak artık eskisi gibi yaralamıyordu onu. Belki de sadece kendini kandırıyordu.

" Aptal" diye gürledi Basri Çelik.

"Yaptığın bu aptallık bana nelere mal olabilirdi biliyor musun? Son anda öğrenmesem neler olabilirdi tahmin edebiliyor musun? "

Tek bir söz söylecek, cevap verecek hâli yoktu Ediz'in.Hak etmişti bu muameleyi. Büyük aptallık etmişti, ne derse haklıydı babası.

"İşi senden alıyorum. Bir daha da o mahalleye adımını attığını görmeyeceğim.İnşaatın yakınından dahi geçmeyeceksin Ediz duydun mu beni? "

"Duydum" diyebildi sadece içine titrek bir nefes çekerken.
Babasının kestirip attığı şeye itiraz edecek hâli yoktu ki. Boynu kıldan inceydi her zaman, tam aksini içten içe bağırsa da dile getirecek cesareti asla bulamamıştı. Karşı çıkabilecek gücü hiç olmamıştı. Belki de karşı çıkmayı içten içe istememişti bile. Babası haklıydı, bir çok şeyin sebebi Ediz'in bizzat kendisi, çocukça hatalarıydı.

Tek Tabanca(BxB) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin