31.Bölüm

3.3K 266 148
                                    

Ediz gözlerini açar açmaz, yanında gördüğü Çelebi ile şok olurken, elleriyle şakaklarını ovalayarak dün geceyi hatırlamaya çalıştı. Üstündeki pijamalara bakınca Çelebi'nin onu duş aldırıp,giydirdiğini anladı.
Mahçup bakışlarla Çelebi'yi süzdü, üç gün boyunca çektiği sıkıntıyı düşündü.

Mustafa kafasını dağıtmak, biraz da olsa dışarı çıkarabilmek için dün geceki bara zorla götürmüştü onu. Her zaman yaptığı gibi yine kaçmak için alkole sığınmıştı. Ne zaman duyguları ile baş etmekte güçlük çekse sığındığı ilk şey alkoldü Ediz'in.İçtikçe içmiş içkileri nefes almadan su gibi tüketmişti.

O kadar çok içmişti ki, Çelebi'nin onu nasıl bulduğunu, Mustafa'nın nasıl izin verip, burda kalabildiğini hatırlamıyordu bile. Eve gittiğinde vakit kaybetmeden Mustafa ile konuşup, Çelebi'yle kaldığından babasının haberinin olup olmadığını sormalıydı.

Eninde sonunda ona bir şey demesi gerektiğini biliyordu. Düşünmekten delirecek kadar bunalmış işin içinden çıkamamış, Çelebi'yle nasıl bitireceğini bilemeden odasından çıkmadan üç gün geçirmişti.Zaten hiç düzelememiş psikolojisi Çelebi'yi kaybetme düşüncesiyle iyice çökmüştü.

Yaptığının doğru olmadığını en azından ona bir açıklama borçlu olduğunu biliyordu ama hiçbir açıklamanın ve sebebin Çelebi'yi tatmin etmeyeceğini, cevap almadan peşini bırakmayacağını da bilecek kadar tanımıştı esmer adamı. Kendi bile hala ne yapacağını babasına nasıl cevap vereceğini bilemezken Çelebi'ye ne diyecekti? Onun zarar görme düşüncesi gecelerdir kâbusu olmuştu.

Yeniden birinin hayatını mahvetme ihtimali bile Ediz'in ruh ve düşünce dünyasını tepetaklak etmişken, babasının nefreti yüzünden Çelebi'nin başına bir şey gelirse bu sefer Ediz'i düştüğü yerden kaldıracak ne ilaç ne de tedavi mümkün olurdu. Çocukçaydı, belki korkaklıktı ama Ediz, Çelebi'yi babasından ancak böyle koruyabileceğini düşünüyordu. Sessiz sedasız uzak durarak...

Ediz'in bu sebeplerini esmer adam gibi güçlü, dürüst birinin anlaması mümkün değildi. Korkularını, yıllardır babasının gözlerinde gördüğü öfkeyi... Bunları anlamazdıki Çelebi.Gerçek Basri Çelik Çelebi'nin gördüğünün daha fazlasıydı.

Yanında uzanan esmer adama iç geçirerek bakarken, ağır ağır yataktan kalktı.

Ses çıkarmamaya çalışarak sakince üstünü giyindi. Nasıl davranması gerektiğini kestiremiyordu. Çelebi o gün duyduğu şeyleri nasıl anlamıştı? Kötü düşünseydi ,gece yanında uyumaz,ilgilenmezdi diye geçirdi içinden. Başı ağrıdan çatlayacak gibi hissederken iyi gelir umuduyla banyoya girip elini yüzünü hızlıca yıkadı.

Banyodan çıkar çıkmaz öfkeli gözlerle ona bakan Çelebi ile karşılaşmayı beklemiyordu.

" Hazırlanmışsın! " Esmer adam sesinin titremesine engel olamıyordu.

Ediz ağzını açıp tek bir cevap verecek durumda hissetmiyordu kendini.

"Otur anlat herşeyi." dedi eliyle salonu göstererek.

Suskunluğunu koruyan Ediz, koltuğa doğru kafası yerde ağır adımlarla yürüdü.

"Anlat artık! Bekliyorum. "

Sessizlik uzadıkça Çelebi'nin sinirleri geriliyor, dünkü sakinliği, yerini yavaş yavaş öfkeye bırakıyordu. Alamadığı her cevapla delilik sınırına yaklaşıyordu.

"Ulan siktiğimin ağzını aç bana bir cevap ver! Delirtme beni Ediz!" diye bağırdı dişlerinin arasından.

Sessizlik yemini etmiş gibi ağzını bıçak açmayan Ediz'e bakıp, daha gür bir ses tonuyla tekrarladı.
"Ne istiyorsun oğlum sen? Hiçbir şey olmamış gibi dönüp eve gidip yemek yiyip, uyuyup, geceleri barlarda eğlenip yine hiçbir şey olmamış gibi sikik hayatına geri döneceksin yani öyle mi? Bu sessizliğinden ne anlamalıyım ben?"

Tek Tabanca(BxB) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin