28.Bölüm

3.2K 251 143
                                    

Ediz'in götürülme anından başlayarak.

Ediz perişan bir halde camdan arkasında bıraktığı Çelebi'ye baktı. Sevdiği adam kollarını tutanların elinden kurtulmak için mücadele verirken, Ediz zorla bindirildiği arabada suçluluk ve öfkeyle mücadele ediyordu.

Babasının Çelebi'nin önünde ettiği sözler bir kez daha kalbine bıçak gibi saplanmıştı.
Basri Çelik bilerek yapmıştı bunu biliyordu Ediz. Bilerek Çelebi'nin önünde bunları söyleyip Ediz'in ona göre ne mal olduğunu öğrensin diyeydi bu sözleri.

Abisinin öldüğü o geceden sonra Ediz hiçbir zaman suçluluk psikolojisinden çıkamamış eski hayatına bir daha asla geri dönememişti. Kaç kere keşke ben de ölseydim dediği kazadan sonra günlerce komada kalsa da sapa sağlam yeniden dönmüştü hayata.Sebep olan ben iken yaşayan neden benim deyip intihar etme denemeleri her defasında annesi tarafından durdurulmuş,beni bir evlat kaybıyla daha sınama diyerek vazgeçirilmişti. Aldığı desteklerin , ilaçların bir süre yardımı olduysa da zamanla hepsini azar azar bırakmıştı.

Aklına getirmek istemediği ama bir kıymık gibi beynine batan o gecenin anıları yeniden zihnine düştü. Kalbi ve ruhunu kanatarak hücum etti unutmak istediği gecenin anıları yeniden.Ne zaman düşünmeyi, vicdan azabı çekmeyi bırakabilmişti ki zaten. O gece hayatının en büyük parçasıydı. Söküp atamadığı, yakasına yapışan kanlı bir parça...

Ehliyetini aldığı gün, annesi ve abisinin olduğu arabayı kullanıyordu Ediz. Niyetleri ufak bir kutlama yapıp eve geri dönmekti. Fakat Ediz'in yaptığı dikkatsizlik sonucu bir tırın altında kalmışlar, abisi hemen orada ölürken annesi ve kendisi uzun hastane günlerinden sonra hayata dönmüşlerdi.

Ediz'in kırılan kol ve bacakları aylarca gördüğü fizik tedavilerle  sağlığına  kavuşmuştu. Annesi ise yoğun bakımda geçen uzun günlerden sonra iyileşmiş fakat o gecenin travmasını, oğlunun kaybını atlatamamıştı. Yıllardır doktor kontrolleri ve ilaçlarla ayakta duran kadının tek tesellisi Ediz'in yaşıyor olmasıydı.

Fiziksel olarak eskisi gibi olsa da ruhsal ve psikolojik olarak gerçek Ediz'i o gece o kazada bırakmıştı. Eski neşeli, hayatı seven Ediz yerine; huysuz, inatçı ,insanları yanına yaklaştırmayan bir  maske takmıştı kendine.Zamanla o  maske  Ediz'in kendisi oluvermişti.

Madem ölemiyorum hayatı kendime zehir ederim diyerek kendi elleriyle , cezası olarak düşündüğü bir dünya yaratmıştı. Yıllarca o cezanın ve yalancı dünyanın içine hapsolmuşken Çelebi giriverdi hayatına. Belki ömrünün sonuna kadar böyle yaşar giderdi Ediz, Çelebi karşısına çıkmasaydı.

Bu anıların sıkıntısıyla arabanın camından bakarken, her şeye rağmen hayatındaki tek güzel şey düştü yine aklına.Bunca yaranın arasında şifa gibiydi onu düşünmek.Onunla  başka bir dünyanın,samimi yalansız bir dünyanın kapısını araladığını hissediyordu. Yaşadığı kâbus dünyanın içinde bir umut ışığı gibi geliyordu ona.  Önceleri şefkati, sevgisi belki beni de iyileştirir diye  düşünmüştü.Yanılmamıştı, üç gündür iliklerine kadar hissetiği Çelebi şefkati ve sevgisi onu umduğundan daha çok haklı çıkarmıştı.

Esmer adamla geçirdiği son bir kaç gün sanki o günler yaşanmamış gibi, eski neşeli Ediz gibi hissetmişti kendini. Ama ona bu kadar mutluluk bile fazlaydı. Kendisi öyle düşünmese de babasının öyle düşündüğü kesindi. Zira her fırsatta, her iyi olmaya, ayağa kalkmaya çabaladığı zamanlarda  ilk çalımı babası atıyordu ona. Hakkı vardı oğlunu, herşeyin başına geçeceği umuduyla yetiştirdiği oğlunu elinden almıştı Ediz.Yerine kendini  koymaya çalışan, ama bir türlü yerini dolduramayan beceriksiz bir evlattı o.

Tek Tabanca(BxB) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin