25.Bölüm

4.6K 275 141
                                    

Sabaha gözlerini açan Çelebi, yanında tüm güzelliğiyle yatan Ediz'e bakarak içine derin bir nefes çekti. Saçlarını okşuyor, içinden bir insan nasıl bu kadar güzel olabilir diye geçiriyordu.

Dün gece unutulmaz anlar yaşatmıştı ona sarışın. 30 yıllık hayatında daha önce hiçbir şeyden bu kadar zevk aldığını hatırlamıyordu. Yanında yatan menekşe gözlüsü sayesinde âdeta cenneti yaşamıştı.

Gece içi rahatlayıncaya kadar Ediz'e masaj yapmış, sonra da göğsüne çekip kokusuyla uyumuştu.

Saat öğlene geliyordu ve şimdiden Ediz'in menekşe gözlerine bakmayı özlediğini hissediyordu.

Aşk böyle bir şey miydi? Tutulmuştu yanında yatan adama. Yoksa göğsünü delip geçecek , soluğunu kesecek kadar yoğun duyguların başka bir açıklaması olamazdı. Uzun bekleyişin ardından, eve dönmüş gibi hissettiren şeyin adı aşk mıydı? "Aşık olmuşum ben " diye mırıldandı. "Hem de çok fena." Bu haline içten içe gülümsedi.

Bir taraftan altın sarısı saçlarını okşarken diğer taraftan da kıpırdamadan yatan Ediz'i uyandırmaya çalışıyordu. "Ediz, gülüm. Kalksan mı artık?" Saat öğleni geçiyordu ve tüm günü uyuyarak geçirmek istemiyordu.

Ediz huysuzca kıpırdanmaya başladığında dayanamayıp dudaklarına öpücük kondurdu." Yavrum kalk hadi dün gece de aç yattık. Midemize bir şeyler girsin. "

Ediz esneyerek gözlerini araladı. Menekşe mavileriyle ilk gördüğü şey, esmer adamın parlak bakışlarıydı." Sen ne zaman uyandın? Çok mu acıktın?"

"Çelebi'n kurban sana. Sen kendine gel, banyoya gir. Ben de kahvaltı hazırlayayım bize olur mu? " Mavilerine içi giderek baktı. İşte şimdi Çelebi için gün aymıştı.

"Olur ama ilk önce bir alt dudak almam lazım, kendime gelemem başka türlü." Çatallı çıkan sesiyle Çelebi'ye doğru yanaştı.

"Alt dudağım sana feda olsun, al ne yaparsan yap." Dudağını uzatıp öpülmeyi bekleyen bir mahalle abisi aşırı sevilesi duruyordu.

Ediz küçük bir kahkaha patlatıp, dudaklarıyla sardığı alt dudağı emerek bıraktı.

" Böyle mahalle abisi mi olur? Duyda inanma! "

"Kaşınma bence. Seni şu yataktan üç gün çıkarmam aslında ama insan oğlu işte midesine söz geçiremiyor. "

Ediz bu fikri bir tehdit olarak mı algılamalıydı? "Doğal ihtiyaçlar dışında bence bu odadan çıkmayalım.Valla bana uyar."

"Emrin olur.Madem öyle istiyorsun, seni mi kıracağım be yavrum! "
Çelebi  ona arzuyla bakan adamın yanaklarını elinin tersiyle sevip yataktan kalkarken Ediz'de banyoya doğru hızlıca adımladı.

Esmer adam mutfaktaki tüm hünerlerini göstermek ister gibi kahvaltıya dalmış,bir taraftan da aklından İstanbul'a döndüklerinde ne yapacaklarını geçiriyordu. Ediz'le oturup bu konuyu konuşmalı bir yol düşünmeliydiler . Hele dün geceden sonra değil ayrı evde, ayrı yataklarda uyuyamazmış gibi hissediyordu.

Acele mi ediyordu,çok mu hızlı gidiyordu kestiremiyordu. Emin olduğu tek şey Ediz'e karşı hissetiği duygulardı. Bu öyle gelip geçici değildi, otuz yaşında koskoca adamdı Çelebi. Kendinden ve duygularından emindi.

Önceden kimseyi seveceği ,hele de aşık olacağı aklının ucundan geçmezdi.Ömrünü geçim derdiyle,mahalle sıkıntılarıyla geçip gidecek sanarken ,şimdi ise yanından ayırmak istemediği, sürekli dokunmak istediği biri vardı.

Artık onsuz olamazdı.İstanbul'a döner dönmez bir yolunu bulup beraber yaşamalılardı fakat diğer taraftan da aklını Basri Çelik kurcalayıp duruyor, Ediz'in yaptığı şeyin hayatlarına nasıl geri döneceğini kestiremiyordu. Bildiği tek şey, Ediz'i asla bırakmayacağıydı. Babasına karşı beraber savaşacak ve Ediz'i ne pahasına olursa olsun koruyacaktı.

Tek Tabanca(BxB) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin