YİRMİ YEDİNCİ BÖLÜM

126 109 2
                                    

Selamlar bebekler..🌺 Şu sıralar zor zamanlardan geçiyorum, bir de sınav stresi var tabii ama buraları da ihmal etmeyi düşünmüyorum. Merak etmeyin sizleri bölümsüz bırakmayacağım ☺
O zaman iyi okumalar diliyorum aşklarım ve tabi ki bölümü oylayıp yorum yapmayı da ihmal etmemenizi rics edeceğim sizden. 🕊🕊

🪶🪶🪶

"İhanet kolaydı, peki ya vicdanı susturmak?"

                                                  ༄༄༄

Elbette herkesin hakkıydı mutlu olmak. Herkesin isteğiydi gözyaşı dökmeden kahkaha atmak. Ama imkansızdı işte, hayat her zaman mutlu etmezdi kimseyi. Etse bile gülerken dahi ağlamaz mıydı insan? Adına mutluluk gözyaşı dediği yaşlar süzülürdü gözlerinden. Üzüntü hissetmezdi elbet, ama ne de olsa ağlardı işte… 

Gözyaşlarından kaçış yoktu hayatta, hangi yöne gitsen yolun hep ona çıkıyordu işte… 

Ulaç karşımda umutlu gözlerle bana bakarken ne yapacağımı bilmiyordum. Ona bir şey desem o umudunu yıkıp atacaktım, ama demesem daha da çok umutlanmasına vesile olacaktım. Ne yapsam zarardı, neyi kabul etsem kötüydü, ne yöne gitsem sonuşları yine hüsrandı… 

"Bir şey demeyecek misin? " Ulaç'ın kırılgan sesine karşı gözlerimi kaçırdım. Ellerimi ellerinden çekerken bana şaşkınlıkla bakıyordu. 

"Ben… " dedim gözlerim yatağın üstüne dağılan kıyafetlere derken. "Ne diyeceğimi bilmiyorum. Yani… " 

"Bana sadece tek bir cevap vermeni istiyorum Mehir. Bana sadece olumlu bir cevap ver, gerisi mühim değil. " Başımı salladım. 

"Ben bir şey diyemem Ulaç. Aklında her ne varsa olmaz. Beni zorlama lütfen, yapamam. " Ulaç'ın yanından kalktım. Balkona doğru ilerlerken sesiyle durdum. 

"Evlen benimle Mehir! " Adımlarım bıçak gibi kesilirken yüzümün bembeyaz olduğunu hissediyordum. "Ben seni seviyorum Mehir, çok seviyorum. "

Kanım damarlarımda donmuştu sanki. Üşüdüğümü hissediyordum, kalbim titriyordu. Ama kımıldayamıyordum, bir şey diyemiyorum. Sadece öylece duruyordum işte. 

"Mehir… " Ulaç'ın ayaklandığını hissettim. Ellerim buz gibi kesilirken  parmak uçlarım uyuşmaya başlamıştı. Tırnaklarımı etime geçirdim

"Sana her şeyi unutturabilirim inan bana, yaşadığın onca şeyi… "

"Silebilir misin aklımdan? " Hızla ona doğru döndüğümde neredeyse göğsüne çarpacaktım. Bana bu kadar yaklaştığını tahmin edememiştim. "Tüm o yaşadıklarımı, tüm o hislerimi silebilir misin içimden? Unutturabilir misin bana her şeyi? "

"Yaparım." dedi kararlı bir sesle. 

Yapamazsın Ulaç, kendinden çok eminsin ama yapamazsın. Üzgünüm, olmaz. Olamaz… 

"Sen izin ver yaparım Mehir, sana ulaşmama izin ver unutturayım her şeyi. İnan bana yaparım. " Başımı salladım. Önünden çekilip camın kenarına gittim. Gözlerime gözyaşları akın ederken akmamaları için kastım kendimi. 

"Sorun da burada ya zaten. " Camdan yüzüne baktım. Kaşları çatılı bir halde bana bakıyordu. Devam ettim. "Sorun benim izin vermemde, verebilmemde. Ben izin versem, ki veremem, ama versem keşke de kalbim vermez ki. Veremez zira, hala onun için atarken… "

"Hala ölü biri için mi atacak kalbin? " Birden sözümü kestiğinde şaşırmıştım ama söylediği sözler yüzünden şaşkınlığım yerini öfke ve kırgınlığa bırakmıştı. 

Senden Kalanlar Vaveyla (I) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin