Selamlar efendimm 😀 Nasılsınız bakalım?
İyisinizdir umarım, ben de iyiyim sağ olun. Her geçen gün daha da iyi olacağız birlikte ve tabi Mehir ve Ulaçla ❤️🔥
O zaman yeni bölüm için iyi okumalar diliyorum bebekler. 🦋
Lütfen bölümü oylayıp satır aralarına yorumlarınızı yapmayı unutmayın... 🌺
Öpüyorum hepiniziii... 💋🥀🪶🪶🪶
"Gözdeki yaş, kalbin akıttığı kan damlalarının somutlaşmış haliydi… "
༄༄༄
Neyin imkanı vardı ki hayatta? Ne tam anlamıyla oluyordu ki? Hiçbir şey değil mi?
Senin istediğin, hayatın sürprizleriyle bambaşka bir hale dönüşür. İstediğinin tersini verir sana hayat. Sen koşmak istersin, gülmek, eğlenmek… Ama onun sana verdiği bunlardan hiçbiri değildir. O sana sadece hüsran verir, senin özgürce koşmak istediğin ayaklarına prangalar vurur. Çünkü hayattır o; seni türlü sınavlara sokan, seni üzen, kıran…
Gecenin bir yarısı koştum ben de özgürlüğüme. Nereye olduğunu bilmeden, ne kadar olduğunu bilmeden sadece koştum. İçimdeki bu yangını dindirebilmek için, içimdeki bu haykırışları susturabilmek için koştum. Yorulana kadar koştum; yoruldum, yine koştum. Durmadım, beklemedim, hep koştum. Ama ne yollar tükendi ne içimdeki yangın söndü ne de içimdeki haykırışlar sustu. Ben koştukça daha da alevlendi sanki yangın, ben koştukça daha da arttı sanki haykırışlarım. Ve zaman geldi her biri birbiriyle bütünleşti. En sonunda da beni içine çekip tek nefeste boğdu…
"Mehir, dur diyorum sana artık! " Ulaç'ı dinlemiyordum. Hem ağlıyor hem de olabildiğince hızlı koşuyordum. "Mehir! "
Hayır, durmayacaktım. Kimse beni durduramayacaktı. Vicdanımın sesi susmadan duramazdım, kalbimdeki Serkan'ın sesi susmadan duramazdım…
"Mehir! " Ulaç hala adımı seslenirken yorulduğumu hissediyordum ama ona teslim olmayacaktım. Ben deli gibi koşarken o gittikçe bana yaklaşıyordu, biliyordum.
Ne kadar koştum sahil boyu bilmiyorum ama ayaklarım artık acımaya başlamıştı soğuktan. Denize girip çıktıkça bir şey batıyordu sanki, yine de dayanmaya çalışıyordum.
Belimden sarılan ve vücudumu kendisine çeken güçlü kollarla ayaklarım yerden kesildi. Dudaklarımdan firar eden ufak çaplı çığlıkla göğsüm hızla inip kalkarken Ulaç kucağında benle kumsala gitti. Beni yumuşak kumlara bırakırken bacaklarım bedenimi taşıyamadığından yere yığıldım. Dudaklarımı hıçkırıklarla dolarken Ulaç dizlerini kumlara koyup elini çeneme koydu. Yavaşça yüzümü kaldırdığında gözlerimden ardı ardına yaşlar akıyordu.
"Ağlama Mehir, yalvarırım ağlama artık. " Ulaç'ın yumuşak sesiyle daha da arttı gözyaşlarım. Daha da hızlandı kalp atışım. Ve daha da arttı canımın acısı…
Ulaç bana baktı, ben ona. İkimiz de sustuk; ben kalbimdeki mezarlığa ağladım, o da bana. Ben kaybettiklerime yandım, o da bana…
"Yapma, ne olursun yapma artık. Sen böyle ağladıkça, ben sana bir şey yapamadıkça çok kötü oluyorum Mehir. Yalvarırım yapma artık, kendine de bana da yapma bunu artık. " Yapma demek kolaydı be Ulaç, ama yapabilmek…
"Yapamıyorum… " dedim titreyen sesimle.
"Yapacaksın Mehir, anladın mı beni yapacaksın. " Ulaç çenemi bırakıp elini yanaklarıma koydu. Sıcak avuçları soğuk yanaklarımla bütünleştiğinde gözlerini gözlerime diktim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Senden Kalanlar Vaveyla (I)
Literatura Femininaİnsan önce doğar, gözlerini açar hayata, sonra gelişir, hayatı öğrenir bu süreçte, hayat onu yıpratır ve en sonunda da öldürür. Bazı insanlar vardır hak ettiği zaman, hak ettiği yerde; ama bazı insanlar da vardır hak etmediği zaman, hak etmedi yerde...