Karanlık. Zifiri karanlık! İşte benim hayatımın özeti.
Annemi çok küçük yaşta kaybettim. Babamı ise hayal mayel hatırlıyorum. O hatırladığım şey ise bizi öldürmek istemesiydi. Hangi baba kızını öldürmek ister ki? Ah bide Yıldız teyzem var annemin arkadaşı. Beni bu hayata mahkûm eden kadın! Bize yardım ettiği gerçeğini inkâr etmiyorum. Ama anneme verdiği sözün arkasında durmaması beni ona karşı kinlendiriyor! Evet, göründüğümden daha kinci bir insanım. Bu hayata dair bir şey öğrendiysem kendinden başkasına güvenme! Hatta bazen kendine bile!
Annemi sekiz yaşında kaybettim. Bir sene sonra Yıldız teyzem beni bu lanet! Yetim haneye bıraktı. Çocukken kullandığım adımı hatırlamıyorum bile. Bana söylenen tek şey 'senin iyiliğin için' oldu. Hangi insan iyiliği için terk edilir ki?
Neyse! Artık on sekizime girdim. Aslında yurttan kovulmama fazla bir zaman kalmadı. Böyle dememin sebebini çok yakında anlayacaksınız. Yatağımın üstünde asılı duran saate baktığımda sabahın dördü olduğunu gördüm. Yine de göz kapaklarıma meydan okumaktan vazgeçmedim. Ne zaman uyusam geçmiş kâbus olup beni boğuyordu. Dokuz senedir düzgün bir şekilde uyku uyuduğumu hatırlamıyorum.
Etraftaki insanların beni dışladığını söylememe gerek yok sanırım. Dış görünüşümden dolayı olduğunu sanmam. Kızıl saçlarım, ela gözlerim tam adımın beden bulmuş haliydim. Kapanan gözlerim işimi zorlaştırmaya devam ederken bakışlarım pencereden dışarıya kaydı. Aydınlanmaya başlayan güne meydan okuyan şey göz kapaklarım oldu. Artık karanlığa kucak açma vakti...
"Alev! Alev canım kalk artık kâbus görüyorsun!"
Mira'nın sesi kulaklarımda çınlamaya devam ederken. Araya karışan diğer sesle yüzümü buruşturma isteğiyle doldum.
"Ya kalk sana kızım ya! Her sabah seninle mi uğraşacağız?"
Al işte! Şeytana pabucunu ters giydiren Esma ve çetesi de geldiğine göre tam takım buradayız!
"Ben seni uyandırmasını bilirim!"
Derken! Ne yapacak bu bana ya?
"Esma! Yapma..."
Mira daha sözünü bitiremeden vücudumda oluşan keskin acıyla yerimden sıçrayıp çığlık attım. Şaşkın bakışlarımı önce üzerimde daha sonra karşıma dikilen şeytanlara çevirdim. Başımdan aşağıya buzlu su boca etmişlerdi. Kucağımdaki buzları yere atarken konuştum.
" Ya s-sen ne yapıyorsun ya?"
Hadi ama ne bekliyorum ki! Bunu der demez birinin saçıma asılması bir oldu. Esma'nın yandaşlarından biri saçıma tüm gücüyle asılırken yüzümü acıyla buruşturdum.
"Bana bak sürtük! O sesini bir daha yükseltirsen çıkardığın son ses olur! Duydun mu beni?"
Ondan korkmuyordum. Ama yurttan kovulmakta istemiyordum. Bu yüzden yavaşça kafamı salladım. Sanki başka bir şansım varmış gibi!
"Seda bırakın artık!"
Bunu diyen tek arkadaşım Miraydı. Seda göz ucuyla önce Mira'ya sonra Esma'ya baktı ve saçımı sert bir şekilde bıraktı. Ne yani bu kadar mı? Yani dayağa meraklı değilim ama! Esma beni kolay kolay bırakmazdı. Acaba üç günlük ömrümün kaldığını filan mı öğrendiler! Ben kendi kendime kafamda bir şeyler kurarken Esma'nın önünde diz çöktüğümü yeni yeni idrak etmeye başladım. Allah'ın psikopatları!
"Bu gün iyi günümdeyim."
Tabi canım tabii! Tabi ki içimden söyledim. Yemez çünkü!
"Bu gün sadece ayak işlerimi yapacaksın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SÖZDE İNTİKAM +18 (TAMAMLANDI)
RomanceYıllar önce oynadığı oyunları unutup! Hayatına kaldığı yerden devam eden bir adamın! Karşısına ansızın çıkan bir kadının hikayesi. SÖZDE İNTİKAM... Başlamadan biten bir intikam hikayesi. Ateş'in çocukken insanlara yaptığı acımasız oyunların elbet b...