🖤16. BÖLÜM

55 10 0
                                    

Bindiğim taksiyle hızla oradan uzaklaştım. İstanbul'un boğaz manzarasını izlemeye koyuldum. Elimdeki telefonu çevirmeye devam ederken kolumun acısını artık hissetmiyordum bile. Aklıma taksicinin bakışları gelince gülmeden edemedim. Kan o kadar çok akmıştı ki artık kıyafetimin rengi bile seçilemez durumdaydı.

Telefona son kez bakıp çantama attım. Eğer Cansu'nun dedikleri doğruysa! Başından beri haklıydım. Ateş ve arkadaşları saplantı derecesinde bizi kafaya takmışlardı. Oturduğum yerden kalktım. Artık bu oyunu bitirmenin vakti çoktan gelmişti.

Hira'nın verdiği adrese geldiğimde barın ismine gözlerimi devirdim 'SAFKAN BAR!' hiç tereddüt etmeden içeriye girmek için hamle yaptım. Ama kapıdaki adamın kolumdan tutmasıyla durdum. Gözlerimi devirip cüzdanımdaki kimliği gösterdim. Yetim haneden kovulmama ön ayak olan o meşhur sayı. On sekiz! Başıyla onaylayıp kapıyı açtı.

Yüzüme çarpan sıcak havayla yüzümü buruşturdum. Barın kalabalığı göz önünde bulundurulursa yine iyi koku yoktu. Kalabalığı yararak içeri doğru ilerlerken, aynı zamanda etrafa bakmaya çalışıyordum. Lanet olsun! Çok kalabalıktı!

 Başım dönmeye başlayınca kendimi kalabalığın içinden çekip kurtardım. Nihayet sakin bir yere geçince kendimi koltuklara bıraktım. Anlımdan akan teri silip derin derin nefes almaya devam ettim. Lanet olasıca yaranın acısı artık katlanılmayacak seviyeye geldiğinde yüzümü buruşturdum. 

Bana doğru gelen garsona bakışlarımı dikitim. Gürültüden dolayı kulağıma doğru eğilip yüksek sesle konuştu.

"Senin burada olmaman gerekiyor! Hemen içeri gel!"

Garsona kaşlarımı çatarak baktım. Gözlerini devirip kolumdan tutuğunda beni ayağa kaldırdı. İşte oradaydılar! Hepsi burnumun dibinde keyifle sohbet ediyordu. 

Garsonun beni çekiştirmesiyle kaşlarımı çatıp kolumu ondan kurtarmaya çalıştım. Garson sinirle konuştu.

"Güneş derdin ne senin?"

Gözlerimi devirip kimliğimi çıkardım. Adam kimliğe bakıp mahcup bir şekilde konuştu.

"Özür dilerim hanımefendi. Ben sizi bir arkadaşıma benzettim. Çok üzgünüm."

Dudaklarım yukarı doğru kıvrılırken konuştum.

"Bu söylediğin çok saçma! Benim gibi doğal kızıl bir kadın görüyor musun burada? Git bir göz doktora görün! En azından iletişim kurmayı öğren!"

Garson karşımda mahcup bir şekilde dikilmeye devam ederken konuştum.

"Benim için bir iyilik yapar mısın?"

Bakışları beni bulurken hala dikkatle bana bakıyordu. Bakışlarından rahatsız olunca tek kaşımı havaya kaldırdım. Garson başını onaylarcasına sallayınca memnun bir şekilde gülümsedim.

...

 Ateş yüzünden bir türlü silemediği gülümsemesiyle kalabalığı izliyordu. Masalarına doğru gelen garsonla bitmek üzere olan sigarasından son bir nefes alıp havaya üfledi. Biten sigarayı küllüğe basıp içkisinden büyük bir yudum aldı. Kendisine uzatılan zarfı göz ucuyla süzüp konuştu.

"Ne bu?"

Garson çekingen bir tavırla konuşurken o çoktan zarfı açamaya koyulmuştu.

"Kızıl saçlı bir kadın bunu size bıraktı."

Ateş zarfı açtığında önce gözlerini kısıp etrafa baktı. Hemen sonra garsona. Garson ne soracağını tahmin ettiği için hemen konuştu.

"Size çok selamı varmış. En kısa zamanda o kanın hesabını soracağını söyledi."

SÖZDE İNTİKAM +18 (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin