Krala teşekkürlerimi sunup ve Astrid'e onları ziyaret edeceğime dair söz verdikten sonra bilekliği denemeye karar vermiştim. Gözlerimi kapatıp gölü düşündüm hafif bir esintinin ardından gözlerimi açtım.
Muhafızlarım gölün başında nöbet tutuyor ve konsey üyesi James ve iki cadı donmuş göle büyü yapıyordu komutan Jim ve Sam ise hararetle kitap karıştırıyordu. Hepsinin arkası bana dönüktü ve endişeyle hareket ediyorlardı. Ormandan Derek elinde ucu alevle yanan bir mızrakla çıktı ve göle batırmaya hazırlandı. Ne yapmaya çalıştığına dair en ufak bir fikrim yoktu lakin karşımda olduğu için beni fark etti ve mızrağı yavaşça yere attı.
''Prenses!'' Şaşkınlıkla adımı söylemiş ve diğerleri ne olduğunu anlayana kadar vampir hızıyla yanıma gelmişti. Ellerini iki koluma da koyup iyi olup olmadığımı anlamak için endişeyle beni inceledi. Onun bu endişeli tavırlarına şaşırmıştım demek ki görevini gerçekten çok ciddiye alıyordu.
Üye James'in boğaz temizleme sesiyle ne yaptığının farkına vardı ve kolumu bıraktı. Endişeli yüz ifadesini sildi ve ciddiyete büründü.
''Sizin için çok endişelendik.'' Komutan Jim Derek'e hiç olmadığı kadar ters bakışlar atarken yanıma yaklaşmıştı.
James''Ekselansları neredeydiniz? Göl sizi yutmuş ama siz gölden bile çıkmadınız, neler oluyor?'' Hepsinin kendi kafasında çeşit çeşit senaryo kurduğunu tahmin edebiliyordum ama bunun için vakit yoktu akşam oluyordu.
''Bunun için vaktim yok cadıların davetine gitmem gerek.'' Hepsinin suratı düşerken meraktan kıvrandıklarını görebiliyordum çok soru sormayan muhafız liderim Steve'in bile cevap bekler gibi bir hali vardı.
Onları ardımda bırakıp saraya doğru yürümeye başladım. Hepsi yavru ördek gibi peşimden geldi. Daireme girip yardıma gelen hizmetlilerle birlikte hazırlanmaya başladım.
Kalp yaka bordo bir elbise giymiştim elbise hafif kabarık bir şekilde ayak bileklerime kadar uzanıyordu. Kafama tacımı taktım, prenseslik unvanımı temsil eden zarif bir taçtı.
Saçım spreylenmiş bir şekilde arkaya taranmış ve marjinal bir görüntü veriyordu. Hazır olduğumda dairemden çıktım, Derek beni gördüğünde durup öylece bana baktı. Ona doğru bir adım attım çünkü başka şansım yoktu çıkışı kapatıyordu.
Karşısına geçip gözlerinin içine baktım buz mavisi gözleri dikkatle bana bakıyordu. İçimden bir his bakışmayı sürdürmek istiyordu ama arkamda hizmetçi kızlar çıkmak için bekliyor diğer muhafızlarda Derek'in biraz gerisinde duruyorlardı bu yüzden o hissi duymamazlıktan geldim.
''Gidelim mi?'' Derek ağır ağır kafasını salladı.
''Gidelim.'' Herkes sarayın girişinde durmuş gelmemi bekliyordu. Jim'in neden hala burada olduğunu bilmiyordum sonuçta gelmesine izin vermemiştim. Ağzı hafifçe aralanmış bir şekilde giriş holündeki kocaman merdivenlerden yavaşça inmemi izliyordu. Yanından hiç ayrılmayan Sam saygılı bir ifadeyle bakıyordu. Ben onu bağışladıktan sonra hiç olay çıkarmamış taşkınlık yapmamıştı Benignus Lisesindeki hoyrat çocuk uslu bir kurda dönüşmüştü.
Burada komutan Jim ile çalışmasına rağmen genç kurtların alfalık görevine devam ediyordu. Ve bu görev Sam ölene yada biri onunla alfalık için meydan okuyup onu yenene kadar devam edecekti, çünkü kurt adamların yazılı olmayan ve sadece iç güdüden ibaret olan yasaları bunu gerektiriyordu.
Konsey üyesi James ve muhafız liderim Steve ise benimle gelmek için hazırdı. Arkamda Derek ve diğer iki muhafızla birlikte yanlarına vardım.
''Ekselansları çok güzel olmuşsunuz.'' James'in iltifatına tebessümle karşılık verdim. Konseyde cadıları temsil etmesi dışında cadılar üzerinde de büyük etkisi vardı ve o güçlü bir büyücüydü. (Büyü yapabilen erkeklere büyücü, büyü yapabilen kadınlara ise cadı denilir.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEZİN SAVAŞI
VampireGüvenliği için daha bebekken sarayından kaçırılmıştı. Bu süreçte krallığı büyük darbeler almış ve çoğunluğunun doğa üstü yaratıkların oluşturduğu halkı kendi içinde anlaşmazlığa düşmüştü. Onun yokluğunda her şey karışıkken artık geri dönmesinin vak...