Derekle Yolculuk.

1.1K 85 0
                                    




Derek ben sınırdan geçecekken beni geri çekti. Biraz gecikse ne olurdu yani?

Dengemi kaybettiğimde ona çarptım. Kalp atışlarımın hızlanması normal mi?

Ay ışığının aydınlattığı yakışıklı yüzünde korku görüyordum. Sesimi geri kazandığımda bu kadar yakınlığın yeteceğini düşünüp elimle onu ittim, bir adım geri çekildi ama hala aklımı meşgul edecek kadar yakınımdaydı.

''Ne yaptığını zannediyorsun?''

''Asıl sen ne yaptığını zannediyorsun? Halkını yine terk edip gidecek misin?''

Benimle senli benli konuşması tam raylarına oturamayan sinirlerimi raylarından daha da çıkardı.

Ben izin vermeden hiç kimse benimle böyle konuşamaz!

''Ses tonuna dikkat et koruma! Bana nasıl hitap ettiğini algılayamıyorsun sanırım?''

Gözlerindeki korku kayboldu ve asker duruşuna geçti.

''Ben sadece yapmak üzere olduğunuz şeyi hazmedemiyorum.''

''Ne yaptığım hakkında en ufak bir fikrin yok. Beni neyle itham ettiğini sanıyorsun?''

''Peki ne yapıyorsunuz prenses Elena! Buradan kaçmaya çalışmanızın mantıklı bir açıklaması var mı?''

''Ben kaçmaya çalışmıyorum koruma!''

Sinirli sözlerim gözlerindeki şüpheyi yok etmeye yetmedi.

''Bulunduğumuz konum hiç öyle demiyor ama.'' Bana gerçekten hiç güvenmiyordu.

''Bak Derek, dışarıda almam gereken bir emanetim var. Onu alıp gün doğmadan döneceğim, o yüzden ayak altından çekil!''

''Size inanmalı mıyım?''

''Geçmişte ne yaşandıysa onlar geçmişte kaldı Derek. Halkımı asla terk etmem.''

''Öyleyse size mani olmayacağım prenses.''

Bana güvenmesi neredeyse gözlerimi yaşartacaktı!

''Öyleyse gidebiliriz.''

''Gidebiliriz?'' Ne diyordu bu?

''Sizi yalnız göndereceğimi düşünmediniz herhalde?'' Kafamı anında sağa sola salladım.

''Ne? Olmaz gelemezsin.''

''Prenses Elena ya bende gelirim ya da...''

''Ya da? Seni kolayca atlatıp gidebileceğimi biliyorsun öyle değil mi? Sınırdan geçemezsin Derek buna iznin yok denemeye çalıştığın an küle dönersin.''

''Evet prenses ama siz gelmeme izin verirseniz geçebilirim.''

''Öyle bir şey olmayacak!''

''Öyleyse saraya kaçtığınızı haber vermek benim görevim böylece dört konsey üyesinin ben ve muhafızlar için oluşturacağı kan izniyle birlikte sınırı geçebilir ve sizi aramaya gelebiliriz.''

Bu çocuk niye bu kadar zekiydi? Bu zekasını benim için kullanmalıydı bana karşı değil!

''Kararınızı verin ya sizinle gelirim ya da daha çok muhafızla peşinize düşerim. Ne de olsa bağ sayesinde sizi bulmam kolay olur.''

Galiba daha fazla uzatmak sadece zaman kaybına sebep olurdu. Beni gerçekten yendiğini kabul edip sıkıntıyla nefes verdim.

''Pekala Derek benimle gelmene izin vereceğim ama soru sormayacaksın.''

''Kabul ediyorum Prenses.''

''Öyleyse dizlerinin üzerine çök.'' Birine sınırdan geçmesi için izin tanımak büyük bir ayrıcalıktı ve sadece çok özel durumlarda yapılmalıydı. Elbette bu izin tek seferlikti, benimse izine falan ihtiyacım yoktu soylu kanım bana hem sınırsız geçme hakkı veriyor hem de istediğim kişiye de bu hakkı tanımamı sağlıyordu. Bu, çok ince ve mavi ışık kümesi duvar şeklinde görünen sınırla bir bağlantım vardı.

MELEZİN SAVAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin