Yeni bölüm. İyi okumalar.
Kraliyet büyücü ve cadılarımla çalışmış ve kara büyücüleri etkisiz hale getirebilecek büyüler öğretmiştim. Bunlar elbette ki kolay değildi ama büyücülerim hızlı öğrenmişti ve bende onları cadıların bölgesine yollamıştım, ne kadar kişiye öğretirlerse o kadar kara büyücüyü etkisiz hale getirebilirdik.Güçlü büyücüler zaten kara büyücüleri alt edecek büyüler yapabiliyordu ama bu kişilerin sayısı oldukça azdı, bu yüzden benim öğrettiğim büyü yöntemiyle aşırı güçlü olmayanların bile kara büyücülere karşı bir şansı olabilirdi.
Geri dönmemin üzerinden iki gün geçmişken gezginlerin saldırmak için neyi beklediklerini artık tahmin edemiyordum. Benim geri döndüğümü ve savaşı kolayca kazanamayacaklarını biliyor olmalılardı. Bu yüzden bekledikleri şeyin ne olduğu konusu beni geriyordu.
En büyük hamlelerinin beni manipüle etmek olduğunu düşünüyordum ve o planları başarısız olduğu için bekleyişlerinin daha büyük bir hamle olmasından endişeleniyordum.
Balkonumdan etrafı izlerken Derek geldi.
"Beni istemişsiniz prenses." Beni kurtarmak için gelenlerin arasında en çok onu görünce sevinmiştim. Bunun sebebini biliyor ama bununla ne yapmam gerektiğini bilmiyordum.
"Steve, benim yerimi bulabilmek için babandan yardım istediğini söyledi." Bana bakan gözlerini başka tarafa çevirirken konunun açılmasından memnun olmadığını anladım.
"Önemli bir şey değil ekselansları, küçük bir şey karşılığında yerinizi söylemeyi kabul etti." Kaşlarım çatılırken yüzündeki ifadeyi okuyabilmek için adeta gözlerimle mekik dokuyordum.
"Neymiş bu küçük şey?" İhtiyacı olmamasına rağmen derin bir nefes alırken omuzlarındaki kaslarının gerilmesini izledim.
"O sadece, benim eve dönmemi ve onun varisi olarak görevlerimi yapmamı istedi."
Oturduğum koltuktan kalkarken onun karşısına geçtim.
"Peki sen bunu yapmak istiyor musun?" Kafasını kaldırıp gözlerime baktı ve kalbimi titreten sözlerini söyledi.
"Ben sadece, sizin yanınızda olmak istiyorum." Gözleri gecenin karanlığında parlıyordu. Teni bir insanda göremeyeceğiniz kadar beyazdı ama bu onu daha da çekici yapıyordu.
Ona bir adım yaklaştım ve aramızdaki mesafeyi yok denecek kadar kısalttım. Elimi yanağı koyarken nabzım hızlanmıştı. Bunu yapmamın yanlış olduğunu biliyordum ama kendime engel olamıyordum. Baş parmağımla yanağını okşarken fısıldadım.
"O zaman gitme, yanımda kal." Ona dokunduğumda gözleri kapanırken konuştu.
"Yapamam prenses." Elimi indireceğim sırada elini elimin üzerine koyup indirmeme izin vermedi.
"Neden yapamazsın?" Cevabını beklerken tuttuğum nefesi bırakamıyordum.
"Çünkü vampir lordu çok tehlikeli bir adam ve eğer ona verdiğim sözü çiğneyip gidersem bunun sebebi olarak seni hedef alacak. O zaman seni bitirmek için her şeyi yapacak kadar gözünün döneceğini biliyorum. Gezginlere destek bile verebilir." Diğer elini kaldırmış ve saçımı okşamıştı.
"Senin için tehdit olmasına izin veremem." Beni korumak için gitmek istiyordu, bana olan bakışlarından şuan ona karşı hissettiklerimi paylaştığını düşünebilir miydim? Ona sevinç ve kederle gülümserken konuştum.
"Hayır Derek, asıl ben onun senin için tehdit oluşturmasına izin veremem." Suratı endişeyle kasılırken kolumu tuttu.
"Ne yapacaksın." Kolumu nazikçe elinden kurtardım ve terastan çıktım. Üzerimde geceliğimin olduğunu hatırlayıp fısıldadığım bir büyüyle siyah bir pantolon ve bluz, üzerine de kraliyet arması olan bir pelerin yaratmıştım. Kıyafet değişimimle birlikte bilekliğim sayesinde açılan portaldan kendimi bıraktım. Derek ne yaptığımı anlayıp portala yetişmeye çalıştı ama çok geçti saliseler içinde kendimi büyük, dört sivri kulesi olan bir kalenin önünde buldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEZİN SAVAŞI
VampireGüvenliği için daha bebekken sarayından kaçırılmıştı. Bu süreçte krallığı büyük darbeler almış ve çoğunluğunun doğa üstü yaratıkların oluşturduğu halkı kendi içinde anlaşmazlığa düşmüştü. Onun yokluğunda her şey karışıkken artık geri dönmesinin vak...