Derek Ryoto'nun boğazını sıkarken Ryoto kızarmaya başladı. Kollarıyla Derek'e vuruyor ama tabi ki de bu Derek için sinek ısırığı gibi kalıyordu. Steve ve diğer muhafızların düşmanca bakışları arkadaşımın üzerindeydi, normal bir insanın bana zarar veremeyeceğini bilmelerine rağmen neden bu kadar düşmanca davrandıklarını anlayamıyordum.
Şoktan çıktığımda Derek'i kolundan tutup geriye çektim. Ona baktığımda vampir içgüdülerinin onu ele geçirdiğini anladım. Beslenmemiş olabilir miydi? Vampirler uzun süre beslenmezlerse eğer gördükleri ilk insana saldırabilirlerdi. Şimdide Derek'in göz çevresindeki siyah damarlar ortaya çıkmış kıpkırmızı gözlerle Ryoto'ya bakıyordu.
Ryoto öksürük krizine tutulurken hala ona bakmakta olan Derek'in kafasını iki elimle tutup bana bakmasını sağladım.
Ben kızgınlıkla onun gözlerine bakarken o da bana baktı ve yavaşça sakinleşmeye başladı, gözleri eski haline dönerken derin bir nefes alıp onu bıraktım. Hemen Ryoto'nun yanına gelip onu omuzlarından tutup ayağa kaldırdım.
Bunu yaptığım an Derek'in gözleri tekrardan kırmızıya dönüştü ve yanımıza gelmek için harekete geçti. Steve ve diğer muhafızlar sonunda onu tutarken sinirlenmiştim, hepsi ayrı hatalıydı ve bunun için hesap vereceklerdi.
Ryoto'ya iyi olup olmadığını sordum.
"Şuan iyiyim ama ne olduğunu anlamıyorum, neden bana saldırdı?" Onu yan taraftaki bir banka oturttum neyse ki geç bir saat olduğu için etrafta kimse yoktu.
"Sanırım beslenmemiş, onun adına ben özür dilerim." Ryoto'nun benim kim ve ne olduğumdan haberi vardı ve ben onun için efsanelerin vücut bulmuş haliydim. Hatta benden aldığı bilgilerle fantastik bir roman bile yazmıştı. O yüzden benim dünyama ve içindekilere meraklıydı, fazla sorun edeceğini sanmıyordum.
"Pekala beni onun ellerinden kurtardığın için bu sefer görmezden geleceğim." Ona gülümsedim gerçekten gerçek bir dosttu. Uzun boyu ve çekik gözleriyle tam bir Japon modele benziyordu.
"Bağışlayıcı kalbin için teşekkür ederim." Onu orada bırakıp muhafızlarımın yanına gittim, Derek ve Steve sessiz bir şekilde konuşurlarken diğerleri beni gözlüyordu. Ryoto'ya odaklandığım için ne konuştuklarını duyamamıştım. Yanlarına gittiğimde Derek yine eski haline dönmüştü.
"Ne yaptığını sanıyorsun Derek? Hemen bir açıklama istiyorum. Yoksa beslenmedin mi?" Derek sakin bir şekilde bana baktı.
"Besleneli çok olmadı." Tek kaşımı çattım.
"O zaman neden kendine hakim olamayıp saldırdın ona?" Kafasını sinirle başka tarafa çevirip konuştu.
"Çünkü size sarılmaya cüret etti ve bende kedimi tutamadım." Derek'in bu tavrını Benignus lisesinde benim kimliğimi öğrendiğinden bu yana görmemiştim.
"Ne, sırf bunun için mi onu neredeyse öldürecektin?" Steve'e döndüm.
"Hem sen neden buna engel olmadın? Bir tezahürat yapmadığınız kaldı!" Steve'e ilk defa böyle çıkışıyordum. Başta neye uğradığını anlamadığı için kafası karışık bir halde baktı.
"Ama koruma Derek'in yaptığı doğruydu. Hiç kimse size dokunmaya cüret edemez ve bizlerde buna izin veremeyiz bu bizim öğretilerimizde ilk sıralarda yer alıyor. Okullarda bile bu yasak anlatılır." Elimi saçlarımdan geçirdim gerçekten aptal kurallar yüzünden bana yardıma gelen bir arkadaşımı öldüreceklerdi, bu kadar takıntılı olduklarını bilmiyordum.
"Burası Terra Lucis değil buradakilerin böyle bir kuraldan haberleri bile yok. Hem o benim arkadaşım ve bana yardım için geldi o yüzden kimse ona yada buradaki herhangi bir insana zarar vermeyecek!" İkisine de cevap bekleyerek baktım ama istediğim cevap gelmeyince konuştum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEZİN SAVAŞI
VampireGüvenliği için daha bebekken sarayından kaçırılmıştı. Bu süreçte krallığı büyük darbeler almış ve çoğunluğunun doğa üstü yaratıkların oluşturduğu halkı kendi içinde anlaşmazlığa düşmüştü. Onun yokluğunda her şey karışıkken artık geri dönmesinin vak...