Hislerim bir kez daha beni şaşırtmadan odama yönlendirdi.
Burasının muhteşem olduğunu kabul ediyordum. Dört kişinin sığabileceği ve her halinden rahat gözüken gösterişli yatağım, üzerinde Terra Lucis'in haritası olan kocaman bir masam ve bir prensesin ihtiyacı olabilecek her şeyin bulunduğu kraliyet giyinme odası.
Odamı baya bir karıştırdıktan sonra acıktığımı hissetmişim. Odamdan çıktım ve mutfağı aramaya koyuldum hemen bulmam tabi ki beni şaşırtmadı. Mutfakta çalışan aşçılardan birine seslendim, beni görünce reverans yaptı. Eski çalışanların bu kadar hızlı bir şekilde yerleşip işlerinin başına geçmesini yadırgamadım sonuçta sarayda çalışmak bir ayrıcalıktı.
''Bir isteğiniz mi var ekselansları?''
''Çok açım bana kan verecek besleyici var mı?'' Besleyici, isteyerek kanlarını vampirler için veren insanlardı. Bunu yapmalarının sebebi diğer türler kadar güçlü olamadıkları için çoğu insanın yoksulluk çekmesiydi. Kanlarını vererek hem para kazanıyor hem de vampirlerin tatlı zehriyle kendilerini iyi hissediyorlardı. Ama bu zehrin tek zararı uzun süre alınınca bağımlılık yapmasıydı.
''Evet ekselansları bir saat önce gönüllü olanlar arasından iki tane seçtik. Mutfağın arka bölümünde ki odada beslenebilirsiniz. Ben hemen birini gönderiyorum.''
''Pekala bekliyorum.''
Mutfağın arkasındaki son derece konforlu olan geniş bir odaya girdim. Rahat koltuklarla döşeli odada bir tur attım. O sırada içeriye genç ve ufak tefek bir kız girdi. Reveransından sonra siyah deri koltuğun yanında beklemeye başladı.
''Otur.'' Emrime uyarak hemen oturdu. Bende karşısındaki koltuğa oturarak sorularımı sıralamaya başladım.
''Neden buradasın?''
Korktuğunu hissedebiliyordum, derin bir nefes aldıktan sonra konuşmaya başladı.
''Saraya besleyici alınacağını duyduğum için geldim.'' Kafamı yavaşça sağa sola salladım.
''Onu sormadım kanını sunmanın sebebi nedir? Ana yemeğim olmayı istediğini sanmıyorum.''
''Ben sadece burada, sizin yanınızda dışarıda olduğumdan daha güvende olurum diye düşündüm sonuçta er yada geç buna mecbur kalacaktım. Hem buradan ayrılınca bir isteğimi gerçekleştirebileceğinizi duydum eski geleneklere göre.''
''Hmm doğru duymuşsun bazı geleneklerin gereksiz olduğu kadar bu da gerekli bir gelenek. Peki buradan ayrılınca ki isteğin nedir?'' Bana hayatının sorusunu sormuşum gibi baktıktan sonra yanıtladı.
''Sadece insanların yaşadığı dış dünyaya geçmek istiyorum ve bunu sadece sizin gerçekleştirebileceğinizi biliyorum.''
''Eğer besleyicim olduğun süre boyunca bir sıkıntı çıkarmazsan zamanını doldurduğunda seni göndereceğim.''
''Çok çok teşekkür ederim ne diyeceğimi bilemiyorum .''
''Bir şey demene gerek yok yeterince acıktım.''
Kafasını salladı, onun yanına oturdum korktuğunu biliyordum ama buraya kendi hür iradesiyle gelmişti ve bunun geri dönüşü yoktu.
Ensesini kavradım ve dişlerimi boynuna geçirdim kanını içmeye başladığımdan itibaren acısının geçip zehrimin etki ettiğini hissettim.
Karnımı doyurduktan sonra onu serbest bıraktım. Sersemlemişe benziyordu onu orada bırakıp çıktım nede olsa onunla ilgilenirlerdi.
Odama çıkıp üstümü değiştirdim deri pantolon ve üzerine krem rengi krop giydim. Taht odasına geçince Sam ve komutan Jim'i konuşurlarken gördüm iyi anlaşmışa benziyorlardı. Tahtım da yerimi aldım reverans yaptılar. Sam ayaklarımın dibinde diz çökerek benden af dilemeye başladı, dilemeliydi de!
Ancak o kadar uzattı ki müdahale etmem gerekti.
''Sam kalk seni affediyorum. Ama bir yanlışını bile görürsem senin için iyi olmaz.'' Kafasını sallayıp teşekkür etti.
''Prenses Elena hazırlıklar tamam siz ne zaman uygun görürseniz başlayabiliriz.'' Tahtımdan kalktım bir an önce bitirmek istiyordum.
''Tamam gidelim.''
Jim ve Sam muhafızlar eşliğinde beni arka bahçeye yönlendirdiler. Cadı lideri James ile birlikte büyü yapabilen cadı ve büyücülerden oluşan küçük bir grup daha bizi karşıladılar.
''Başlayabiliriz.'' diye teşvik ettim onları hepsi kararsız gözüküyordu.
''Efendim Derek daha gelmedi.''
''Neden onu bekliyoruz, bir faydası olacağını sanmıyorum.''
''Laneti bozduktan sonra çok güçsüz kalacaksınız. Derek'i size özel koruma olarak seçtim. Bildiğiniz üzere buna yetkim var.''
İtiraz edecektim ki vazgeçtim belki bir işe yarardı. Sonunda Derek havalı bir şekilde teşrif ettiğinde gözlerimi devirdim.
''Geciktiğim için özür dilerim prenses Elena.''Neyse gibisinden kafamı salladım.
James ''Size bağlanacak kişide geldiğine göre başlayabiliriz.'' dedi.
''Buda ne demek?'' Jim benden önce soruyu havlar gibi sormuştu. Bende tek kaşımı kaldırdım.
''Derek'in prensesin nerede olduğunu bilmesi ve başının belada olup olmadığını hissetmesi için ona bağlanması gerek, prenses güçlerini topladığında bağ kopacak yani endişelenmenize gerek yok.'' diye açıkladı James.
Jim ''O zaman onun koruması ben olabilirim. Yeni gelmiş ve tanımadığımız birine prensesi emanet edemem.''
James ''Sen ordunun komutanısın buna zamanın yok hem ben Derek'e güveniyorum. Konu burada kapanmıştır.''
James'in yaptığı açıklamayla Jim kızarıp bozarırken ben neden bu kadar tepki verdiğini anlayamamıştım. Olaya karışmadım çünkü benim korunmaya ihtiyacım olduğunu düşünüyorlardı ve melezlerin güçleri hakkında bilgileri yoktu.
Onlara aksini düşünmeleri için bir sebep vermedim, sonuçta benim güçlerimin sınırının ne olduğu gizli kalmalıydı.
Cadı lideri James beni ortaya aldı ve etrafıma bir çember çizdi. Çemberi etrafına daha önce görmediğim ama tuhaf bir şekilde tanıdık gelen şekiller çizerek çemberi büyüttü. Büyüyü yapabilen diğerleri etrafıma geçerek garip sözler söylemeye başladılar. Etrafımda hafif bir rüzgar eserek saçlarımı uçurdu.
Derek'in o güzel gözlerinde bir endişe yakaladım. Cadı lideri eline kitap alarak diğerlerinin söylediğinin aksine sesli bir şekilde büyüleri dile getirmeye başladı. Karnımda bir sancı hissettim ve iki büklüm oldum. Jim ve Derek endişeyle yanıma yaklaşmaya başladılar. Ama çemberdeki görünmeyen bariyer onları engelledi.
Artık acıya dayanamadığımdan bağırarak dizlerimin üzerine düştüm. Bu lanet bana pahalıya patlayacak gibi duruyordu.
Bölüm Sonu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MELEZİN SAVAŞI
VampireGüvenliği için daha bebekken sarayından kaçırılmıştı. Bu süreçte krallığı büyük darbeler almış ve çoğunluğunun doğa üstü yaratıkların oluşturduğu halkı kendi içinde anlaşmazlığa düşmüştü. Onun yokluğunda her şey karışıkken artık geri dönmesinin vak...