Savaş Çanları.

692 55 13
                                    




Yeni bölüm. İyi okumalar.

Daireme dönüp elçinin dediklerini düşündüm. O,  benim ve halkımın  savaşını önemsiz bulabilirdi ama bizim için her şeyden önemliydi. Ama haklı olduğu bir nokta vardı ki o da karanlıklar lordunun zararsız olmadığıydı. Bana nasıl zarar verebilirdi bilmiyordum ama öğrenmekte istemiyordum bu yüzden zor durumda kalmadığım sürece karanlık büyülerimi kullanmayacaktım.

İki saat sonra Derek balkonumda belirmişti. Saat geç olduğu için kapıdan girmesinin hoş karşılanmayacağını düşünmüş olmalıydı.

"Prenses."

Onu görür görmez kalbim teklerken ondan gerçekten hoşlandığımı düşündüm.

Uzağımda durup ne tepki vereceğimi görmek için beklemişti. Sanırım aramızda yaşananlar konusunda ikilem yaşıyordu. Hiç yaşanmamış gibi davranacağımdan şüphelenmiş olabilir miydi? Sonuçta ben Terra Lucis'in prensesi ve tahtın varisiydim, benimle olan geleceğinden endişe etmiş olabilirdi.

O öyle uzağımda durunca aramızda mesafeler varmış gibi hissettim ve bu hiç hoşuma gitmedi.

"Yaklaş koruma." Tereddüt etse de dediğimi yapıp karşımda durmuştu. Ona bakmak için kafamı kaldırdığımda gözlerinde endişe gördüm. Elini tutarken onu yanıma oturması için çektim. 

İtiraz etmeden oturdu. Elimi çekmedim ve gözlerimi ona sabitledim.

"Annen iyi mi?" Elini tutan elime baktı ve elimi sıkıca kavradı.

"Babamı sevdiğini zaten düşünmüyordum ama onunda kontes unvanının düşebileceği konusunda endişeli."

"İstersen sana babanın yerini vereceğimi biliyorsun öyle değil mi? 
Bu zaten senin hakkın."

Kafasını iki yana salladı.

"İstemiyorum, hiçbir zamanda istemedim. Benim olabileceğim tek yer senin yanın." Söyledikleriyle kalp atışlarım hızlanırken gülümsedim.

"Ama  Gök Kalesi'nin bende kalmasını istiyorum, annemin gidecek başka yeri yok."

"Elbette Derek, aksini asla düşünmedim. Babanın hataları yüzünden anneni ya da seni asla cezalandırmam."

Bana tebessüm edip diğer eliyle önüme düşen saçı kulağımın arkasına çekmişti. Sonra elini yanağıma koyup okşadı. Yavaşça hareket ediyordu sanki yanlış bir şey yapmaktan korkuyordu.

Hissettiğimiz çekimle birlikte yüzlerimiz birbirine yaklaşırken gözleri dudaklarıma kaydı. Kalbim heyecanla sıkışıyordu. Dudaklarımızın temas edeceği sırada kapım sabırsızca çalındı. 

Yanlış bir şey yapmışız gibi anında birbirimizden uzaklaştık. Belki de yapıyorduk da ama bu yine de hayal kırıklığıyla dolmama engel olamamıştı. 

İkimizde ne yapacağımızı bilemez bir şekilde ayakta saniyeler boyunca durduktan sonra Derek korkuluklara yaklaştı.

"Ben gitsem iyi olur. Bu saatte kapınızı çaldıklarına göre önemli olabilir. Diğer taraftan geleceğim."

Gitmesine izin verirken bende balkondan daireme geçip odanın ortasında durdum.

"Gel."

Steve içeriye girdi, yüzünde her zamankinden daha fazla ciddiyet vardı.

"Bir şey mi oldu Steve, bu saatte neden kapımı çalıyorsun?" Önümde reverans yaptı ve kafasını salladı.

"Sınırda hareketlilik varmış ekselansları, gözcülerimiz haber getirdi." Kaşlarım çatılırken devam etmesi için işaret ettim.

MELEZİN SAVAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin