Lanet Yaratıklar.

1.1K 82 1
                                    







Boğazımı saran buruşmuş parmaklardan iğrenmeye vaktim olduğunu düşünüyordum.

Boğazımda ki parmakları kendimden uzaklaştırdım. Arkamı dönüp bana neyin saldırdığına baktığımda buruşmuş vücutlu ve iğrenç suratlı yaratığın beni öldürmek için tekrardan saldırdığını gördüğümde iki kolunu da tutup kopardım.

İğrenç sesler çıkararak yere yığıldı ancak hala ölmediğini görünce kurt peçelerimi çıkarıp kalbine sapladım. Öldüğünden emin olunca Derek'in sürüklendiği kapıya döndüm. Ona ne olduğu korkusu tüm benliğimi sararken kapıyı tekmeyle kırdım.

Yerde hareketsizce yatan iki yaratığı gördüğümde Derek'in kendini savunabileceğini hatırladım. Yine de diğer üçüyle savaşan Derek'e yardım edebilirdim.

İleri atıldım ve arkadan saldıran yaratığı etkisiz hale getirdim. Derek de diğer ikisini halletti.

"Yaşadığına sevindim koruma."

Yandan bir gülüş attı bana.

"Benden o kadar kolay kurtulamazsınız prenses."

Kurtulmak isteyen kim diye düşündüm. Aklıma gelen şeyle.

"Bu yaratıklar da ne?"

"Gezginlerin evcil hayvanları."

Bu cevap beni pek tatmin etmedi. Yine de konuyu uzatmadan kapattım.

"Pekala işimize bakalım."

"Tam olarak ne arıyoruz?"

"Bir tılsım."

"Peki onu nasıl bulacağız?"

Tılsımın enerjisini hissedebiliyordum. Ve o enerjiyi takip etmeye başladım.

"Beni izle."

Koridordan geçip son kapıya yöneldim. Kapıyı açamadan Derek yine beni arkasına aldı. Bana bakışlarıyla bekle dedi ve içeri daldı.

Ne kadar beni korumaya çalışmasını taktir etsem de elbette onu dinlemeden bende girdim odaya.

Derek'i pencereden aşağıya bakarken buldum. Neye baktığına bakabilmek için bende yaklaştım pencereye işte o zaman siyah ceketli birinin elinde tılsımla kaçtığını gördüm.

Hiç beklemeden bende atladım pencereden ve beşinci kattan zemine kolay bir şekilde indim. Derek'in dur diyen sözlerini takmadığım için o da peşimden atladı. Kollarımı yakaladı ve beni kendine çevirdi.

"Prenses bu çok tehlikeli bizi tuzağa çekmeye çalışıyor olabilir. Sınıra geri dönüp yardım almalıyız."

Gözlerimi o endişeli gözlere çevirdim.

"Buna vakit yok koruma. Tılsımı almalıyım."

Bir şey demesini beklemeden onu duvara ittim ve tılsımın enerjisinden onu takip etmeye başladım.

Hızlı koşuyordu ama benim kadar değil. Şehirden çıkıp ormanlık alana saptı, Derek'in kokusundan peşimden geldiğini anladım.

Hırsız daha da hızlanınca bu kadar spor yeter diye düşündüm. Büyü gücümle çocuğun geçtiği yerde ki ağaçların köklerini üzerine saldım. Kökler hırsızı sıkı sıkı sarınca önüne geçtim.

Hala debelenmeye çalışıyordu. Yüzünü kapatan ceketin şapkasını indirdim ama gördüğüm sima hiç de tanıdık gelmedi.

Sarı saçlı ve kırmızı gözlü bu vampirin tılsımla ne işi olabileceği hala merak ettiklerim arasındaydı. Derek de gelip yanımda durdu ve hırsızı incelemeye başladı.

O debelenirken elimi ceketinin cebine soktum ve tılsımı çıkardım.

"Niye çaldın onu?"

"Senin almana izin veremezdim."

"Benim kim olduğumu biliyor musun?"

"Bilmez miyim 'Melez Prenses' bizim oralarda çok ünlüsün."

Derek "Gezginlere mi çalışıyorsun?" Diye sordu.

"Evet ama size hiç bir şey anlatmayacağım."

Bunu dedikten sonra sadece benim anlayabileceğim bir şeyler mırıldandı.

"Sampos mirana otkumple."

Ne dediğini anladığım da "hayır" diyerek üzerine atladım. Ama geç kaldığım gerçeği kara bulut gibi çöktü üzerime.

Sarışın vampir patlayarak parçalara ayrıldı. Derek'in şaşkın bakışları arasında yüzüme sıçrayan kanları sildim.

Yanaklarımı şişirdim ve ofladım.

"O bize lazımdı."

"Demin tam olarak ne oldu?"

Dereke baktım ve açıkladım.

"Cadılar sayesinde yapabildiği bir intihar büyüsü.
Bu demek oluyor ki gezginler için çalışan cadılar var!"

"Onları bulacağız prenses."

"Elbette bulacağız ve bulduğumuz zaman bunun bedelini ağır ödeteceğim."

"Pekala artık dönme vakti."

"Evet gitsek iyi olur."

Tılsımı baktım adeta beni çekiyordu.
Onu boynuma geçirdiğim an inanılmaz bir huzur hissettim.

Ama yer ayaklarımın altından kaymaya başladı.
Ve sonra her yer karardı.

Derek

Prenses tılsımı takarken neden bu kadar önemli olduğunu düşünüyordum.

O tılsım ne işe yarıyordu? İşte bunu öğrenmeliydim.

Daha ne olduğunu anlayamadan dengesini kaybetti yere düşmeden yakaladım onu.

Kalbim göğüs kafesimden çıkacak gibi atıyordu. Ona ne olduğu konusunda en ufak bir fikrimin olmaması beni daha da korkutuyordu.

Hiç vakit kaybetmeden onu kucağıma aldım ve koşmaya başladım ne kadar koştum bilmiyorum ama sonunda sınırdan geçip saraya geldim.

Gizlice pencereden girip onu yatağına yatırdım.
Bağa yoğunlaşmaya başladım.
İşe yaradı ve prensesin iyi olduğunu hissettim.

Derin bir nefes aldım ve onu dinlenmesi için yalnız bırakma kararı aldım. Kapıya yöneldim ama kapı açılmadı bunun nedenini düşünürken geldiğim pencereye yöneldim.

Pencereden çıkarken aklımdaysa onunla ilgili bir sürü bilinmezlik vardı.



Bölüm Sonu.

MELEZİN SAVAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin