Haiii, ben geldiiiim. Aiiiyşş bir günde 2. bölüm ile gelmişim. Şu fici yazmayı seviyorum ve biraz da mini fic olmasına sığınarak ağırlığımı buna veriyor olabilirim :D
Bu arada yazdığım gibi paylaşıyorum, saat daha geç olmadan atayım dediğim için düzenleme fırsatım olmadı. Yazım yanlışlarım varsa affoluna, keyifli okumalar dilerim lokumlarım! Xx
**
Her ne kadar, itiraz edip gerek olmadığını söylemek istesem dahi iki prensin de aynı şekilde istikrarı yüzünden sessizce kabullendim.
Zaten kabullenmesem bile prens Jin askerlere çoktan yeni kıyafetler alıp getirmeleri için emir vermişti.
Jimin bana kıyafet dikiyordu oysaki. Ama bunu onlara açıklayamamıştım.
"Ee siz nereden tanışıyorsunuz? Adın neydi bu arada?" Prens Jin'in sesi, düşüncelerimin derinliğinden sıyrılmamı sağlarken, parmaklarıma düşürdüğüm gözlerimi hafifçe yükselterek prens Jin'e çekinceyle baktım. Nasıl tanıştığımız konusu... Düşündükçe yüzümü kızartıyordu. Prense yaptığım o muamele aklıma geldikçe yerin dibine giresim geliyordu.
"Jungkook, Jeon Jungkook ben. Ve biz... Şey oldu..." Düşünmeden başladığım cümlemi toparlayamayacağımı idrak edince duraksayıp hava yuttum.
Gergince parmaklarımla oynarken, prens Taehyung gerildiğimi fark ederek araya girdi.
"Hyung, Jeon çiftçi. Bir sürü hayvanları var." dediğinde prens Jin dudaklarını büzerek ıslık çaldı.
Islık çalmayı sonlandırdığı anda, "Çok iyiymiş." diye memnun bir şekilde yorum yaptı. Bu beni gülümsetirken başımı saygıyla salladım.
"Tanışmamıza gelecek olursak..." dedi ve duraksayıp bakışlarını bana çevirdi. Çakmak gibi parlayan o keskin bakışlarıyla diken üstünde gibi hissettim. Onu vurduğumu söyler miydi ki... Hadi ama, bunu yaparsa prens Jin, kardeşine zarar verdiğim için beni öldürürdü...
Alt dudağını ısırarak gülümsedi ve bana göz kırptı. Ardından dudaklarını konuşmak adına araladı. "Tesadüf eseri tanıştık biraz."
Bakışları benim gözlerimden saparak prens Jin'e kaysa da ben ona kirpiklerimin arasından bakmaya devam ettim.
"Hoş bir karşılaşmaydı, çılgıncaydı." dediğinde parmaklarımı birbirinden ayırarak tırnaklarımı avuçlarıma sapladım. Vücudumdaki tüm kan yanaklarıma pompalanmaya başlamış gibi basınç hissettim. Yüzüm cayır cayır yanmaya başlamıştı.
"Neyse, onu boşver hyung, Jeon inanılmaz iyi şarkı söylüyor, sesi muhteşem." Ama o söylemedi, gerçeği sakladı. Prens Jin'i geçiştirip konuyu değiştirdi.
"Teşekkür ederim prensim." diye mırıldandığımda çarpık bir şekilde gülümsedi.
"Aa cidden mi? Bize de bir şarkı söylersin artık Jungkook." Prens Jin'in son derece dingin sesiyle elimle ağzımı kapayarak öksürüp boğazımı temizledim.
"Siz isteyin yeter ki efendim, söylerim."
*
Beyaz ve mor ağırlıkta olan ipek kumaş kıyafetleri üstüme giyerken iç geçirdim. İlk kez hanbok giyiyordum ve bu kumaşın dokusu o kadar şahaneydi ki...
Alt dudağımı ısırarak kıyafetin kuşağını düzelttim. Tam onu bağlamak üzereyken, bulunduğum odanın kapısının tıklatıldığını duydum.
"Yardım lazım mı Jeon?" Prens Taehyung'un kapının diğer tarafından gelen sesiyle aynadan kendime bakmaya daldığım için gayriihtiyari irkildim.
"Yok efendim teşekkür ederim." diye mırıldandım. Lakin, kapının sözlerim bittikten saniyeler sonra açılması bir oldu.
Prens Taehyung kapıyı vücudu geçecek şekilde açıp içeriye girdiği gibi göz göze geldik. Kapıyı göz kontağımızı bozmadan çekerek kapattı.
Kuşağı iki yandan yakalayan ellerim sırtımda öylece kalakalmıştı. Beni göz süzgecinden geçirirken dudaklarını büzerek ıslık çaldı.
"Nasıl güzel yakışmış kıyafetler..." diye mest olmuş bir şekilde mırıldanırken, beni baştan tırnağa süzdükten sonra ışıldayan gözleri gözlerime geri tırmandı.
Başımı eğerek gülümsedim. "Teşekkür ederim prensim."
Ufak adımlarla aramızdaki bir kaç adımlık mesafeyi kapatıp yanıma geldi. "Gel, kuşağını bağlayayım." dediğinde gözlerimi irileştirerek başımı iki yana salladım.
"Ben yaparım efendim siz zahmet etme-"
Belimden yakaladığı gibi beni çevirip ona arkamı dönmemi sağladığında bakışlarımızı aynadaki yansımamızda buluşturdu.
Tökezleyerek öne doğru savsaklasam da, sabit kalmamı sağladı sıkı tutuşu. Bu atik hamlesi karşısında gafil avladı beni, nefesim tekledi.
Müthiş bir heyecan silsilesi kapladı içimi. Kuşakları tutan parmaklarımı yavaşça oradan çekmemi sağladı ve kuşağı iki taraftan kavradı o uzun, ince ve kemikli parmakları.
Kuşağı özenle düğüm atarak sıktığında, omuzlarım dikleşti. Alt dudağımı ısırarak ona bakarken, eğilip dudaklarını boynuma bastırdı.
Tenim bu öpücüğünün etkisiyle büsbütün karıncalanırken, kasıklarıma balta saplanmış gibi sarsıldım kolları arasında hiddetle.
Kuşağı kavrayan parmakları sırtımdan ayrılarak karnıma doğru uzandı burnunu boynumda sürükleyerek başını kaldırırken, ellerini karnımda sıkıca birleştirdi.
Göğsünü sırtıma yaslayarak, bedenlerimizi bütünleştirmek istercesine birleştirdiğinde soluk soluğa kaldığımı fark ettim. Bana yakınlaştıkça, çok fazla heyecanlanıyordum ve beni deliler gibi etkiliyordu.
"Pre-prensim." diye fısıldadığımda, kasıklarını öne iterek bana kendini bastırdı. Kollarının arasında kıstırılan bedenim, elektrik akımına kapılmış gibi titredi.
Bu ansızın gelen teması karşısında dudaklarımdan minicik bir inilti fırlayıverdi.
"Jeon, güzelliğin gözlerimi kamaştırıyor." Aynadan gözlerimin içine baka baka kısık sesle mırıldandığında sertçe yutkundum.
Sadece ona yaslanıp ona sığınmak istediğimi fark ettim. Bu doğru değildi, o prensti... Biz olamazdık ve benim onunla ilgili hayallere kapılmaya başlamam doğru değildi.
"Hep etrafımda dolanmanı istiyorum, gözlerimin önünden ayrılmanı istemiyorum güzelim." dedi ve başını hafifçe çevirerek dudaklarını çene çizgime bastırdığında göz bebeklerim zevk içinde kaydı. Ah siktir...
"Seni bir şekilde saraya aldıracağım. Kral ile konuşacağım, yakınımda olmanı istiyorum çünkü ciddi anlamda."
Bu sözleriyle titreşen kirpiklerimi aralayıp şok içinde soluk soluğa ona baktım. "Pr-prensim ama be-"
Başımı çevirdığım anda ağzıma dudaklarını kapayarak beni öpmesi bir olduğunda dizlerine yığılacak şekilde sarsıldım. Depremler oldu içimde sanki. Sözlerim hiçliğe karışıp gitti.
Sıcacık dudakları kapandı ağzıma mühürlenircesine.
"Taehyung bir sorun mu var?"
Tam o sırada, kapının arkasından prens Jin'in sesini duyduğumuz anda dudaklarımızı ıslak bir sesle ayırdım.
"Sorun yok hyung, geliyoruz." diye seslenerek son derece sakin ve umursamaz bir tavırla karşı cevap verdikten sonra, prens Jin'in kapıda olmasını dahi önemsemeden beni kendine doğru çevirip yüzümü avuçları arasına alarak dudaklarıyla dudaklarımı esir aldı.
**
Bölüm sonu :)
Bir de basılıyorlarmıışşşş :D Eheheh bilemedim bak şimdi jwejgewg Bir günde iki bölüm salmışım artıkın gidiyoruuum, umarım beğenmişsinizdir bölümü. Gelecek bölümde görüşmek üzere, sağlıcakla kalın. Seviyorum sizii<33
Instagram & Tiktok: Sevvyniz / Sevvy97 & Twitter: Sevvyniz
-Şevval
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEAR FARMER • TAEKOOK ✓
FanfictionPrens Kim Taehyung, çiftçi Jeon Jungkook'a gönlünü kaptırmıştı. Semetae! Ukekook! Yan ship yoonmin Mini fic, bölümler kısa kısa, çerezlik. Başlangıç tarihi: 16.05.2022 Bitiş tarihi: 22.09.2022