26

14.9K 1.6K 884
                                    

Haiii, ben geldiim. Ağğğğ Dear Farmer çiçeeeğiiim. Çok seviyorum çoook. Yeri bambaşkaaaa. Özlemişim yazmayı awww. Gece kuşlarıma selam olsun ayool jejejsjdjwje

Bölümü çok hızlı yazdım, yazım yanlışlarım varsa affoluna. Keyifli okumalar dilerim lokumlarımmm! Xx

**

Tam o sırada atölyenin kapısına gürültüyle vurulmaya başlandı. "Bu kapı niye açılmıyor yahu?!" Kalın bir erkeğin sesi kulaklarımı doldurduğunda beynimde şimşekler çaktı.

Prens Taehyung ile aynı anda bakışlarımız bir kaç metre ötemizde, köşede kalan atölyenin sarsılan kapısına kaydı.

"Yoongi hyung?" Taehyung telaşla mırıldanırken üstümden kalkıp doğrulduğu gibi kıyafetlerini düzeltip toparlandı.

Ben de aval aval ona bakmaya son verip üstümü başımı düzeltmek için ayağa kalkmak adına hamle yapacağım sırada Taehyung elimden yakalayarak ayağa kalkmama yardım etti.

Aldığım o yoğun zevkten dolayı halen daha toparlanabilmiş sayılmazdım, bu yüzden de dizlerim titriyordu. Üstüne bir de basılmış olmamızın verdiği etki de birleşince beni feci şekilde vurmuştu. Ah Tanrım...

Taehyung üstümü düzeltene kadar kapıya yaklaşmadı ve beni bekledi. Kıyafetlerimi alelacele düzelttiğim gibi tozlanan kıyafetlerimi silkeledim. "Ta-tanıyor musunuz pr-prensim?"

"Evet tanıyorum. Sen şu köşedeki dolabın içine gir ve ben sana haber verene kadar çıkma güzelim." dedi ve beni dolabın olduğu tarafa doğru çekiştirdiğinde, ayaklarım hızlıca adımlar atarak onu takip etti.

Dudaklarımın ortasına ıslak bir öpücük kondurup dolabın kapağını açtı ve girmem için bekledi. "Sessiz ol bebeğim tamam mı?"

Başımı onu onaylarcasına sallayıp yavaşça tozlanan ve örümcek ağlarıyla dolu olan dolabın içine girdim.

Taehyung eğilip alnıma dudaklarını bastırdıktan sonra geri çekildi ve dolabın kapağını yavaşça kapattı.

İçeriye vuran ufacık ay ışığının aydınlatması da böylece tamamen yerini karanlığa bıraktı.

Terli alnıma yapışan ve tenimi gıdıklayan örümcek ağlarını iki büklüm şekilde oturduğum dolabın içinde tenimden olabildiğince uzaklaştırmaya çalıştım.

Burnum kaşınmaya başlarken hapşurmamak için kendimi tuttum. Ah Tanrım, sessiz olmam gerekiyordu...

Parmaklarımın ucuyla burun kemerimi ovuşturarak hapşuruğumu geçiştirmeyi başardığımda, kapının açılma sesi ve hemen arkasındansa prens Taehyung'un sesini işittim.

"Yoongi hyung, ne arıyorsun burada?"

"Majesteleri, her yerde sizi arıyordum. Burada mıydınız? Kral sizleri bulmamı ve saraya götürmemi istedi. Ondan izinsiz çıktığınız için cezalandırılacaksınız sanırım, ama benden duymuş olmayın lütfen."

"Bir rahat yok mu ya! Bıktım! Söyle babama gelmiyorum, cezasını sonra versin. Ayrıca senin bu kıyafetinin hali ne böyle?"

"Şey, Majesteleri az önce biriyle karşılaştım. Çarşıda aldığı pirinç keklerini bir anda üstüme döktü ve deliydi sanırım. Mahvetti üstümü başımı. Ben de burada üstümü başımı silip temizlerim diye geldim. Siz de buradaymışsınız. Siz ne yapıyordunuz burada?"

"Yok ya temizlenecek bir şeyin yok, abartma Yoongi hyung. Şu yeleğini çıkar beline bağla tamam işte. Ben burada bir şey yapmam mı lazım? Sıkılmış olamam mı? Saraydan ayrı, insanlardan ayrı sıkılıp bir köşede saklanıp dinleniyor olamam mı ben hyung ?"

DEAR FARMER • TAEKOOK ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin