Haiii, ben geldiiim. Gece kuşlarıma selam olsuun, ay bölümü müthiş bir şekilde hızlı yazdım, yazım yanlışlarım varsa affoluna.
Oy ve yorumlarınızı bekliyoruuum. Keyifli okumalar diliyoruuum! Xx
**
O çekildiği anda gözleri yuvalarından fırlayacak raddede açılmış, elleriyle ağzını kapayarak kilitlenip kalan Jimin'i gördüm. Beynimde şimşekler çaktı. Hasiktir... Bizi öpüşürken görmüştü...
"Ma-maje-majesteleri." Jimin şok olmuş bir şekilde küçük parmaklarını ağzından çekerek dizlerinin üstüne çöktü ve prensi tanıdığı için yere kapanarak saygıyla selam verdi.
Prens Taehyung bakışlarını Jimin'e sabitleyerek duruşunu dikleştirip ayağını hafifçe toprağı eşelercesine zemine sürttü.
"Görmemen gereken bir şeyi gördün." dedi ağır ağır, gecenin sessizliğine uyum içerisinde.
"Özür dilerim majesteleri, yanlış zamanda yanlış yerde bulundum, affedin..." Jimin'in titrek sesi kulaklarımda uğuldadı.
Dudaklarım titrerken, kucağımda sabit duran pamuk debelenerek kollarımın tutuşundan sıyrılmaya çalıştı. Tutuşumu sıkılaştırarak onun kucağımdan kaçmasına engel oldum.
"Görmemen gereken bir şey gördüğün için seni cezalandırmalıyım." Prens Taehyung'un sözleriyle ağzım kocaman açıldı. Beynime kurşun yemişim gibi sarsıldım. Ne yapacaktım... Tanrım ona ceza vermesine engel olmalıydım...
"Majesteleri, canımı bağışlayın..." Jimin ellerini yere vurarak yalvardığında gözlerim dolu dolu oldu.
Kucağımda pamukla birlikte, "Pre-prensim." diye ona seslendim çekinceyle.
Çatık kaşları eşliğinde bakışları bana doğru çevrildiğinde gözlerimi önüme düşürdüm.
"Onun yerine beni cezalandırın, lütfen..." diye mırıldandım, sesim neredeyse ağlamaklı çıkmıştı. Gözyaşlarımın bana açtığı savaşa direniyordum.
"Ne? Bu da ne demek? Onu tanıyor musun?" Arka arkaya sorularını sıraladığında, zemine yapışıp kalan Jimin'in başını hafifçe kaldırıp bana baktığını fark ettim.
"Pre-prensim, evet tanıyorum. O benim en yakın ar-arkadaşım." diyerek ona izah ettim. Prensin gittikçe keskinleşen bakışları altında konuşabilmek çok zordu.
"Hasiktir." diye fısıldadı ve ensesini sıvazlayarak bana bakan Jimin'e döndü. Jimin hızla başını geri eğip yüzünü zemine iyice yaklaştırırken, "Affedin majesteleri. Ben hiç bir şey görmemişim gibi davranırım." dedi korku içerisinde, sesi delicesine titredi.
"Jeon, bu... Arkadaşının dışarıda boşboğazlık yapmadığına emin ol. Gördüklerine dair herhangi birine ufacık bir şey söylerse sorumlusu sen olursun." İşaret parmağını kaldırıp bana doğru sallayarak ciddiyetle konuştu. Kelimelerin üzerine basa basa vurgularken gergince başımı olumlu anlamda salladım.
"Sorumluluğu üstleniyorum prensim. Eğer konuşursa beni gerektiği şekilde cezalandırmanıza razı olacağım." diye mırıldandığımda burnundan sert bir nefes çekti içine.
Başını ağır ağır olumlu anlamda salladı ve ellerini ceplerine tıkıştırarak tek bir kelime daha etmeden önümden geçip uzaklaşmaya başladı.
Korku ve gerginlik birleşerek bedenime uyguladığı baskıyla arkasından bakarak tuttuğum soluğumu yavaşça havaya saldım.
Dizlerim titriyordu. Pamuk ile birlikte ağacın gövdesinin hemen köşesine çöküp pamuğu kucağıma yerleştirdim ve başımı ağacın tırtıklı gövdesine yasladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEAR FARMER • TAEKOOK ✓
FanfictionPrens Kim Taehyung, çiftçi Jeon Jungkook'a gönlünü kaptırmıştı. Semetae! Ukekook! Yan ship yoonmin Mini fic, bölümler kısa kısa, çerezlik. Başlangıç tarihi: 16.05.2022 Bitiş tarihi: 22.09.2022