45

9.2K 1.1K 461
                                    

Haiii, ben geldiiim. DF bebeğimi çok özlemişim awww. Nasılsınız, okullar açıldı nasıl gidiyor, nasıl geçti günleriniz bakalıım?:)

Finale doğru adım adım yaklaştık, çok az kaldı haberiniz olsun güzellerim. Belki 50 olmadan bitebilir, emin değilim, son olayları kaç bölümle anlatırsam artık. Bir macera daha bitiyor hüüüğ <3

Yazım yanlışlarım varsa affoluna, çok hızlı yazdım düzenleyemedim çünkü. Keyifli okumalar dilerim lokumlarım! Xx

**

"Gel sevgilim, önce seni ata bindireyim." dedi Taehyung. Tam eğilip beni kucağına alıp havaya kaldıracağı sırada, prens Namjoon'un tok sesi kulaklarımın pasını sildi geçti, geceye kazındı.

"Nereye gittiğinizi zannediyorsunuz siz?!"

Başımdan aşağıya kaynar sular dökülmüş gibi endişeyle kavrularak sarsıldım. Lanet olsun, yakalanmıştık!

Taehyung beni gerisinde bırakacak şekilde önüme geçtiğinde dizlerimin zangır zangır titrediğini fark ettim.

Başımı prens Namjoon'un olduğu yöne çevirsem bile gözlerine bakmaya cesaret edemedim. Gözlerimi sımsıkı yumarak dudaklarımı kanatmayı amaçlarcasına gergince kemirmeye başladım.

Terleyen ellerimi yumruk haline getirirken vücudumun her bir uzvunun kaskatı kesildiğini hissettim.

"Kaçıyoruz, engel olmaya kalkışsan bile kaçacağız." Prensim kendinden emin bir sesle söze atıldı. Dikkat çekmemek için sesini kısık tutmaya çabalamış, bağırmamıştı. Buna rağmen gecenin sessizliğinde sesi kulaklarımda yankılandı. Ya da benim panikten ve gerginlikten dolayı kulaklarım deli gibi çınladığı için en ufak bir sesi bana müthiş yoğunlukta ulaşmıştı.

"Her şeyi bir kenara atıp, sarayı terk etmeyi göze alacak kadar mı seviyorsun onu?" Prens Namjoon'dan hiç beklemediğim bu soru, bir cesaretle kirpiklerimi titreştirerek aralamama yardımcı oldu.

Taehyung bir an bile tereddüt yaşamaksızın başını olumlu anlamda salladı. "Sadece onunla mutlu olmak istiyorum. Başka hiç bir şey zerre umrumda değil." dedi derin ve kendinden emin sesi eşliğinde, prens Namjoon'un karşısında dik bir duruş sergiledi.

Bense her an bayılacakmışım gibi, omuzlarıma görünmez yükler biniyor gibi hissediyordum, her nefes alışımda bu yük çoğalıyor, dizlerim bedenimin ağırlığını taşımakta güçlük çekmeye başlıyordu.

"Lütfen engel olma ve geri çekil hyung." Taehyung elimden yakalayarak parmaklarımızı iç içe geçirecek şekilde birbirine kenetledi.

Prens Namjoon ağzı aralansa bile tek kelime edemedi. Ensesini sıvazlayarak bir Taehyung'a bir bana bakarken başımı önüme eğecek ve onunla göz teması kuramayacak şekilde bakışlarımı kaçırdım gözlerinden.

Taehyung, prens Namjoon'dan bir karşılık gelmeyeceğini ve sessiz kaldığını fark edince bana çevirdi başını. "Bin güzelim, gidelim ." dedi kulağıma doğru mırıldanarak.

O sırada prens Namjoon kolunu kaldırarak, "Durun durun." diye çıkıştığında mideme sert bir yumruk yemişim gibi sarsıldım.

Bayılacak gibi titrediğimde Taehyung belimden sıkıca tuttu. "Korkma güzelim, yanındayım." diyerek kulağıma doğru fısıltısını bıraktı.

"Saraya geri dönün, krala bir şey söylemedim, söylemeyeceğim de. Kaçarsanız daha çok şüphe çekersiniz üzerinize." Prens Namjoon'un sözleri beynimde çalkalanırken gözlerim faltaşı gibi açıldı. Siktir. Bu... İlişkimize karşı çıkmadığı anlamına mı geliyordu yani? Prens Jin gibi o da bizi kabulleniyor muydu?

DEAR FARMER • TAEKOOK ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin