43

10.3K 1.2K 1K
                                    

Haiii, ben geldiiim. Hıaaağğğ özlemişim DF'yi yahu. Bölümü biraz hızlı yazdım, yazım yanlışlarım varsa affoluna lütfen <3

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum, keyifli okumalar dilerim lokumlarım. Xx

**

2 gün sonra|

Muhafız Hoseok, 2. prens Namjoon ile benim için atış dersleri veriyordu.

"Bak Jungkook, yayı gevşek bırakırsan isabet etmesi mümkün olmaz." Muhafız Hoseok, okun yayını kavrayan elimi tuttu. "Gerdir, gerdir iyice gerdir."

Muhafız Hoseok bana yardımcı olurken gülümseyerek dediğini uygulamaya geçtim. Yayı biraz daha gerdirerek oku, o yayın ucunda sabit tutmaya çalıştım.

Metrelerce ötemizde dizili şişeleri okla vurarak devirmem gerekiyordu. Başlayalı henüz yeni olmuştu ama şimdiden prens Namjoon atış konusunda müthiş yetenekli olduğunu göstermişti. Tüm hedefleri vurup şişeleri devirmişti.

Atış çizgisi olarak belirlenen noktadan ayrılmadan bakışlarımı hedefteki şişeye odakladım. En son, soldaki şişeyi hedef alıp gözüme kestirmiştim.

"Evet, sıkma kendini. En rahat hissettiğin ve hedefe odaklandığın an, elinden kolayca çıkar." Hoseok bana yardımcı olmaya çalışırken 2. prens Namjoon'un destekleyici, motive edici sesi kulaklarımda uğuldadı.

"Yaparsın sen Jungkook, güven kendine." dediğinde başımı olumlu anlamda salladım lakin odak noktamdan bir an bile ayırmadım bakışlarımı. Hedefe kilitlenmiştim.

Pür dikkat, gerdiğim yayı sakince bırakarak oku yaydan çıkardığımda, havada rüzgarında etkisiyle ilerleyen ok hedefe köşeden de olsa çarparak devirmeyi başardığında sevinçle yerimde zıpladım.

"Başardın, işte bu. Attıkça elin daha çok alışacak." dedi muhafız Hoseok sırtımı sıvazlayarak.

"Teşekkür ederim muhafız Hoseok." diye mırıldandım. "Bu atış sayıldı değil mi?"

"Hedef yerinden ayrıldıysa, atış sayılır. Ama hedefi on ikiden vurman çok daha önemli, onu da zamanla başaracağına eminim, şimdiden çözdün atışı zaten." Muhafız Hoseok'un motive edici bu sempatik konuşmasıyla birlikte mahcup bir şekilde başımı salladım.

"Sıkı çalışacağım." diye mırıldandığımda kıkırdadı. "Jungkook, ok atışlarından sonra seninle biraz da kılıç çalışalım mı? Kılıç kullanabiliyor musun?"

Prens Namjoon araya girdiğinde, elimdeki yayı tutarak indirirken diğer elimle ensemi sıvazladım. "Şey, pek kullanabildiğim söylenemez majesteleri. diye çekinceyle mırıldandım.

Muhafız Hoseok o sırada söze atıldı. "3. prense yapılan suikastta, dilsiz suikastçıyı kılıçla çatıda kovalayıp çatıdan kılıcı atarak yaralayan kişi mi söylüyor bunu?"

Prens Namjoon kıkırdadı. Yanaklarımda sıcaklık hissederken seslice yutkundum. Beni utandırıyorlardı. O kadar da iyi değildim, sadece... Prensim söz konusu olduğu için gözüm dönmüştü. Tamamen koruma iç güdüsüyle gerçekleşen bir durumdu. Yoksa hayatım boyunca kılıç eğitimi almamıştım.

**

"Majesteleri siz kılıcınızı kullanın, ben bu sopayla savunacağım." diye mırıldandım. Asla prenslerden birine zarar verme gibi bir durumum söz konusu olamazdı. Bu riski göze alamazdım. Benden bunun bir açıklamasını beklemeden kellemi alırlardı.

Bu yüzden kılıç tutmaya hakim değilken, muhafızlardan birinin getirdiği kılıcı almayı reddetmiş, onun yerine muhafız Hoseok'un verdiği kılıcın keskin darbelerine dayanıklı olan, sağlam sopalardan birini almıştım.

DEAR FARMER • TAEKOOK ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin