33

12.6K 1.6K 1.1K
                                    

Haiii, ben geldiiiim gece kuşlarıma selam olsuun. Huhh ne sıcak yaa arkadaş yanıyorum cidden. Bölüm yazmak eziyet gelmeye başlıyor artık sahiden. Ağustos'ta ne bok yiyeceğim acaba diye düşünmeye başladım. Az kaldı... Ulan gece serin olur diyorum ama yok bana klima alın arkadaşlar jsghwgd

Neyse havale geçirmeleri bir kenara bırakırsak Dear Farmer 150K okunmaya ulaşmışşş, çok mesut olduuum. Destek olan herkese minnettarım<3

Bölümü yazdığım gibi paylaşıyorum, yazım yanlışlarım varsa affoluna. Keyifli okumalar dilerim lokumlarım! Xx

**

"Affedin, saygısızlık değildi amacım. Sa-sadece şarabın içinde ze-zehir vardı ma-majesteleri." Sızlayan yanağımı tutup kesik kesik soluklarım eşliğinde mırıldandım.

"Ne?!" Şarabı elinden alındığı için öfkelenen, kafası hafif dumanlı ve sarhoş görünen prens Namjoon sıktığı dişleri arasından tısladı.

"Yemin ederim,doğruyu söylüyorum. Duydum, başka birisi bu çalışana pirinç şarabınızın içinde zehir olduğunu ve si-size getirmesini ist-istedi." Bakışlarım elindeki tepsiyle geri çekilerek çaktırmadan uzaklaşan çalışana kaydı.

"Kaçıyor..." diye mırıldandığımda, Taehyung hızla araya girdi. "Orada dur! Bir adım daha atarsan kelleni alırım!"

Çalışan, Taehyung'un gür sesiyle birlikte duraksamak zorunda kaldı. Titreyen vücudunu yavaşça döndürdü ve başını önüne eğdi.

"Derhal o masaya bıraktığın beyaz şarap kavanozunu alıp iç!" dedi Taehyung işaret parmağıyla pirinç şarabını göstererek, yanakları kıpkırmızı kesilmişti ve sinirden çenesi kaskatı gerilmişti.

Çalışan bunu duyduğu anda tepsiyle birlikte dizleri üstüne düştü ve başını tepsinin üstüne yerleştirecek şekilde yere kapandı.

"Affedin majesteleri, yapmazsam canımı alacaklardı, korktum..."

"Sen nasıl prense içinde zehir olduğunu bildiğin bir şarap ikram edersin? Bu ne cürret? Sen kendi hayatınla prensin hayatını bir mi tutuyorsun?!"

Taehyung gittikçe öfkelenirken titreyen dudaklarımı birbirine bastırıp sessizce orada bekledim.

Prens Namjoon o sırada sessizliğini bozdu ve masadaki şarabı kaptığı gibi zemine çöken çalışanın yanına hiddetle yürüdü. "Benim sarayımda benim çalışanım beni sırtımdan bıçaklıyor?!"

"Majesteleri ölümcül bir hata işledim, alın canımı..." dedi ağlaya ağlaya başını yerden kaldırmadan.

Prens Namjoon çalışanın ensesinden çekerek doğrulmasını kaldırdı. Ve ardından kavanozu çalışanın ağzına dayayarak içmesini sağladı.

Saçlarından çekerek başını geriye yatırıp kavanozun içindeki şarabı ona içirirken Taehyung bana döndü.

"İyi misin güzelim?" diye fısıldadığında elimi yanağımdan indirerek buruk bir şekilde gülümsedim ve başımı olumlu anlamda salladım.

"Ona başka biri söyledi. Gerçekten de o konuda haklıydı. Eğer bunu servis etmezse ikisinin de öldürüleceğini söyledi." diye mırıldandım.

"Peki yüzünü görebildin mi?"

Başımı iki yana salladım. "Ne yazık ki göremedim, ama bir hafta önce size suikast düzenlendi ve şimdi de prens Namjoon 'u zehirlemeye kalkıştılar. Çalışanları kandırıp kanına girebiliyorlarsa hain sizin içinizden birisi olabilir. Yüksek ihtimalle size yakın birisi sizlerin ölümünü istiyor..."

DEAR FARMER • TAEKOOK ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin