34

13.3K 1.5K 807
                                    

Haiii, ben geldiiim. Gece kuşlarıma selam olsuuun <3 Bölümden softluk akıyor böyle oluk oluk :)

Yazım yanlışlarım varsa affoluna, yazdığım gibi paylaşıyorum. İyi geceler dilerim hepinize. Bol bol oy ve yorum isteriim, keyifli okumalar lokumlarım! Xx

**

Gözlerim endişeyle parlarken ağzıma kuş tüyü kadar bir öpücük daha kondurdu.

"Hyunglarım benim gibi değil, yani erkeklerden hoşlanmıyorlar, ikisininde bir sürü cariyesi var. Ama yine de deli gibi kıskanıyorum seni. "

Bu sözleri ciddi anlamda nefesimi kesti. "Prensim..." diye fısıldadığımda burnunu burnuma sürterek, "Güzelim..." diye fısıldadı tıpkı benim gibi.

Ah, bana bu şekilde seslendikçe içim eriyor gibi hissediyordum. Nefeslerimiz birbirine karışırken çekinceyle dudaklarımı araladım.

"Yanlış anlamazsanız... Sizin de var mı şeyiniz..." Kelimeler dudaklarımdan her geçen saniye biraz daha öteye çekildiği için cümlemi toparlamakta güçlük yaşadım.

"Neyim var mı güzelim? Cariyelerim mi?" diye sordu, içeriye gireli daha sadece dakikalar olmuşken sesi inanılmaz durgunlaştı. Gözlerindeki öfke tohumları adım adım yerini dinginliğe bıraktı.

Boynumu hafifçe geriye çekip yüzlerimiz arasına karışlık mesafe açarken başımı olumlu anlamda salladım. Gözlerimi gözlerinden kaçırarak ikimizin göğsü arasına düşürmüştüm. Ah hadi ama... O prensti, diğer prenslerin cariyeleri olduğu gibi onun da kuvvetle muhtemel vardı. Aptalca bir soru yöneltmiştim.

Tek eli bel boşluğumu sahiplenici bir tutuşla kavramışken, diğer eli başımın arkasındaki kapıdan çekilerek çeneme uzandı.

Nemli parmaklarının dokunuşunu tenimde hissettiğimde gözlerimi kırpıştırdım. Çenemden yavaşça çekerek hafifçe önüme eğdiğim başımı kaldırmamı sağladı.

Yuvalarında döndürdüğüm gözlerim ise bu sayede onun çakmak gibi parlayan gözleriyle buluşmak durumunda kaldı.

"Cariyelerim değil, bir tane bile cariyem yok. Ve hiç olmadı." dedi boğuk sesi, ağır ağır.

İçime su serpildiğini hissettim. Tanrım, buna bu kadar mutlu olabileceğimi asla düşünmemiştim. "En başından beri istemedim çünkü kadınlara ilgi duymadığımın farkındaydım. Kral ve prens hyunglarım ne zaman cariye seçmemi söyleseler de onları reddettim."

İçime mutluluk filizleri sepildi. Dudaklarıma sevincimi gizleyemeyeceğim bir gülücük yapışırken dudaklarıma sulu bir öpücük kondurdu.

"Çok mu mutlu oldun sen?" Elleriyle yüzümü avuçlayarak dudaklarıma sıcak solukları eşliğinde fısıldadığında ıslak dudaklarımı birbirine bastırarak onu onayladığıma dair homurtular çıkarttım.

"Ah cidden yiyeceğim. Şu güzelliğin beni eritip bitiriyor." dedi ve yüzümü komple kaplayan tek eli tenimden geri çekildi. Parmaklarını bükerek onları yumruk haline getirdiğinde dudaklarına yaklaştırdı ve yumruk yaptığı parmak boğumlarını ısırdı.

"Aa prensim ısırmayın eliniz acır." dedim hafif çattığım kaşlarım eşliğinde, ardından uzanıp parmaklarını ağzından çekerek elini indirmesini sağladım.

"Jeon ben... Ben seni hak edecek ne yaptım?" diye sorduğunda seslice yutkundum.

Asıl bu soruyu benim sormam gerekiyordu. Onu ilk tanıştığım gün gözümü kırpmadan vurmuştum. Gerçekten prens olduğuna inanmamış ve ona deli muamelesi yapmıştım. Ve gerçek prens olduğunu öğrenince de deli gibi mahcup hissetmiş, beni öldürmesini beklemiştim. Gerçi hâlen daha o anları düşündükçe mahcup hissetmeye devam ediyordum.

DEAR FARMER • TAEKOOK ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin