Haiiii, ben geldiiim. Gece kuşlarıma selam olsuuun. Ayy hava çok sıcak yemin ediyorum gece vakti bile bölüm yazamayacak kadar sıcaklar geldi. Ağustos bizi yakıyor beee. Geceleri bile serin değil artık:/
Bölüm kısa oldu biraz, sıcaktan doğru düzgün odaklanamadım bile çünkü. Umarım seversiniz bölümü. Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Yazım yanlışlarım varsa affoluna, keyifli okumalar dilerim lokumlarım! Xx
**
"Bunları istemek için yüzüm yoktu da ne demek? Sen benim her şeyimsin, sen yeter ki iste ben senin için her şeyi yaparım güzelim. Dünyaları önüne sererim. Bana öl de, senin için ölürüm..."
O nahif sözleri benim yüreğime dokunarak, iliklerime dek işlerken, hıçkırarak ona sıkıca sarıldım.
Yüzümü omzuna gömsem de, bu kısa sürdü. Dudaklarımdan daha fazla uzaklaşmalarına izin vermeyeceğim kelimeleri dile dökebilmek için başımı gömüldüğüm noktadan ayırdım.
Boynumu geriye çekerek, yüzlerimizi aynı hizaya ulaştırıp bir kez daha bakışlarının gözlerimi esir almasına izin verdim.
"O söz de ne demek prensim, ağzınızdan yel alsın." diye fısıldayarak parmaklarımla dudaklarına dokunduğumda, dudakları aheste bir şekilde yukarıya doğru kıvrıldı. Gülümserken dudağına dayalı olan parmaklarımın uçlarını öptü.
Öpücüğüyle beni esir alan mutlak korkunun oluşturduğu tufandan adım adım sıyrıldığımı hissettim. Güvendeydim. Prensim yanımda olduğu her an ben güvendeydim.
Ağlamaktan şişen ve ıslak olduğu için birbirine yapışan kirpiklerimi kırpıştırarak gözlerimi huzurla yumdum. Dudaklarının o yumuşacık dokunuşları, bana kırılgan bir eşyaymış gibi davranması... Bitiriyordu beni.
Kuş tüyü kadar hafif öpücükleri avcumun her bir karışına arka arkaya kondurarak tenimi süslerken huzurla soluklandım. Gözyaşı dökmeye son vermiş olsam da hâlen daha hıçkırmaya devam ediyordum.
Ellerimi boynuna yavaşça dolamama yardımcı olduğunda kirpiklerimi titreştirerek araladım ve bakışlarım onun ışıldayan bal gözleriyle orta yolda çarpıştı.
"Prensim... Bizi kurtardığınız için çok teşekkür ederim, hayatımızı kurtardınız. Siz olmasaydınız-"
Dudakları ağzıma kapanarak beni susturduğunda, sözlerimin devamı havada asılıkaldı. O ıslak ve pamuk gibi yumuşak olan dudakları benimkilerle birleştiği anda üzerimde yarattığı etkinin akımına kapıldığım için gözlerim yavaşça kaydı. Göz kapaklarım gözlerimi örttü.
Elleriyle bel boşluğumu okşarken, dudaklarımı ağzının içine çekerek son derece sakin bir şekilde öptü beni.
"Taehyung ve Jungkook?!"
Tam o sırada 1. prens Jin'in yükselen sesi kulaklarımda yankılanırken, beynimde şimşekler çaktı.
Gözlerimi araladığım gibi neye uğradığımı şaşırmış bir vaziyette Taehyung'un kucağından kayarak zemine çektim kendimi.
Taehyung ayağa kalkarak zindanın aralık kapısında dikilip bize şaşkınlıkla bakan prens Jin'in önüne geçti.
"Hyung açıklayabilirim." dediğinde prens Jin, Taehyung'un omzunun ardından bana baktığında hızla gözlerimi zemine indirerek titreyen ellerimi yere sabitledim.
Yerin dibine girmek istiyordum. Lanet olsun, zindanda olduğumuz ve birilerinin gelebileceği olasılığını göz ardı edip aptal gibi öpücüğüne karşılık vermiş, kucağında oturmaya devam etmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEAR FARMER • TAEKOOK ✓
FanficPrens Kim Taehyung, çiftçi Jeon Jungkook'a gönlünü kaptırmıştı. Semetae! Ukekook! Yan ship yoonmin Mini fic, bölümler kısa kısa, çerezlik. Başlangıç tarihi: 16.05.2022 Bitiş tarihi: 22.09.2022